Diyarbakır İl Sağlık Platformu’ndan “asbest” uyarısı!
Diyarbakır İl Sağlık Platformu ve Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) İl Kordinasyon Kurulu (İKK), Türk Tabipler Birliği (TTB) Diyarbakır Şubesi’nde Maraş merkezli depremler ardından yaşanan yıkımlar nedeniyle oluşabilecek asbest tehlikesine dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Diyarbakır İl Sağlık Platformu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Diyarbakır Tabipler Odası (DTO), TMMOB İKK ve Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri katıldı. Açıklamayı DTO Diyarbakır Sekreteri Fırat Akengin okudu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı hasar tespit çalışmalarında en son verilere göre kentte 35 yıkık yapı, 60 acil yıkılması gereken yapı, 4 bin 200 ağır hasarlı yapı ve 3 bin 200 orta hisarlı yapı olduğunu aktaran Akengin, “Yapıların yıkılması ve molozlarının kaldırılması sırasında toplum sağlığını etkileyecek birçok sorun açığa çıkmaktadır. Yıkılmış ve yıkılması gereken binaların yaşı düşünüldüğünde birçoğunun asbestin üretim ve kullanımının yasaklandığı tarih olan 01.01.2005 öncesinde inşa edildikleri anlaşılmaktadır. Haliyle eski binaların yapımı sırasında kullanılan beton ve çimento gibi inşaat malzemesi içeriğinde asbest bulunmaktadır. Yeni binalar için ise binanın birçok bölümünde yalıtım, ısıtma ve soğutma sistemleri, izolasyon ve kaplama malzemeleri gibi asbest içeren ürün ve malzemeler bulunabilmektedir” dedi.
Asbet uyarısı
Tehlike arz eden asbest hakkında da bilgi veren Akengin, “Asbest; uzun ince lifler ve lif demetleri şeklini alan, doğal olarak oluşan bir grup mineral için kullanılır. Bu mineraller biyolojik olarak parçalanamaz, büyük bir gerilme direncine sahiptir, ısıyı zayıf bir şekilde iletir ve yağmur suyu gibi hava koşullarına karşı nispeten dirençlidir. Bu özelliklerinden dolayı asbest, tüm dünyada, özellikle kazanlar ve ısıtma kazanları dahil olmak üzere yapı ve yalıtım malzemelerinde yaygın olarak kullanılmakta olduğunu asbest içeren malzemenin hasar görmesi, havaya karışan ve kolaylıkla solunabilen küçük asbest liflerinin salınmasına neden olabilir. Akut olarak toksik olmasa da asbest lifleri akciğerlerde uzun süre kalabilir ve asbestoz, akciğer kanseri, plevral kalınlaşma ve mezotelyoma gibi ciddi akciğer hastalıklarına neden olabilir. Bu hastalıklar, 10-50 yıl gibi uzun latent dönemlere sahiptir ve tüm asbest türleri ile ilişkilidir” diye konuştu.
‘Risk değerlendirmesinin yapılması gerekli’
Deprem sonrası hasar gören ve yıkılan binaların enkazlarının kaldırılması sırasında asbest içeren yapı ve yalıtım malzemelerinin toplanması, parçalanması ve bertaraf edilmesi ihtiyacının doğacağını söyleyen Akengin, “Bu işin çoğu geçici işçiler, gönüllüler ve asbestin tehlikelerinin farkında olmayan ve asbest içeren materyali tanımlayamayan yerel sakinler tarafından yapılmaktadır. Gözlemlediğimiz kadarıyla işçilere ilk etapta uygun kişisel koruyucu ekipman sağlanmamaktadır. Bu da uzun vadeli sağlık sorunlarına sebebiyet vermektedir. Temizleme işlemlerinin bir sonucu olarak, yerel çevrede molozların döküldüğü hafriyat sahasına yakın yerlerde yaşayanlar için tehlike oluşturacak şekilde asbest içeren atık birikimi olabilir uyarısından sonra yaşanabilecek toplumsal sağlık sorunlarını en aza indirgeyebilmek için öncelikle asbest içeren malzemelerin yerlerinin belirlenip risk değerlendirmesinin yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Alınacak önlemler sıralandı
Akengin alınabilecek önlemleri ise şu şekilde sıraladı: "Temizlik işine katılan kişiler riskler ve en iyi uygulamalar hakkında yeterince bilgilendirilmeli, solunabilir asbest salınımı ıslatılarak en aza indirilmeli, kişilerin asbest ile teması en aza indirilmeli, Asbest içeren malzemeler diğer atık ürünlerden ayrılmalı, güvenli bir şekilde depolanmalı ve atılmadan önce uygun şekilde etiketlendiğinden emin olunmalı, Atığın onaylanmış bir şekilde bertaraf edildiğinden emin olunmalıdır.”
‘İşçilerin korunması için doğru bilgilendirme yapılmalı’
“Yıkım ve molozların kaldırılması sırasında çalışan işçilerin korunması için doğru bilgilendirme yapılmalı ve yeterli kişisel koruyucu donanım sağlanmalı” diyen Akengin, “Asgari bir önlem olarak işçilere eldiven, gözlük, tek kullanımlık giysi veya yedek giysi (işçilerin kirli giysileri eve götürmemesi için) ve tek kullanımlık toz maskeleri sağlanmalıdır. Kirlenmiş giysiler ve koruyucu ekipman, diğer asbest içeren malzemelerle aynı şekilde imha edilmelidir. İşçiler için yıkanma tesisleri sağlanmalıdır. Asbest liflerinin şantiye dışına yayılma riskini en aza indirmek için yemek yemeden, içmeden veya önce ve eve dönmeden önce yıkanmaları gerektiğinin farkında olduklarından emin olunmalıdır.” uyarısında bulundu. Asbest içeren malzemelerin imha aşamasında yapılması gerekenleri de aktaran Akengin, son olarak, "Bina enkazı yığınlarının olduğu alanlara ve yıkım alanlarına ve atık alanlarına erişim kısıtlanmalı, özellikle çocuklar uzak tutulmalıdır. Deprem ile birlikte toplum sağlığını etkileyen ve kötüleştiren birçok soruna ek olarak asbestin yaratacağı sorunların da eklenmemesi için ilgili kurumların bütün bu hususlara dikkat etmesi ve bu konun muhatabı emek meslek örgütlerinin, bilim insanlarının görüş ve önerileri dikkate alınması gerekmektedir” sözleriyle çağrıda bulundu. (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.