STK'lardan festival tepkisi: Gün eğlenme günü değil!
Diyarbakır'da, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 14-22 Ekim'de gerçekleştirilecek festivalin
İsrailve Filistin arasındaki çatışmaların sürdüğü bir süreçte düzenlenecek olmasına tepki gösteren kentteki İslami
STK'lar, yaptıkları basın açıklamasıyla yetkililere festivalin iptal edilmesi çağrısında bulundu.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nde düzenlenen ortak basın açıklamasını platform adına Ayder Başkanı Doç Dr Fikret Özçelik, okudu.
Kassam Tugayları'nın, 7 Ekim Cumartesi günü kutlu bir direniş başlattığını hatırlatan Özçelik, direnişte şimdiye kadar benzeri olmayan bir kahramanlık destanının yazılmakta olduğunu söyledi.
Özçelik, "Mel’un kavim ve korsan terör devleti israilin aşılamaz denilen savunma sistemi delinmiştir. Öyle bir delik açıldı ki ışığı Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı aydınlatmış ve bu kutsallarımızın özgürlüğüne yönelik umutlar artmıştır. Her şeyden önce Hamas’ın başlattığı bu kutlu direnişi selamlıyor, direnişin yanında yer aldığımızı ilan ediyor ve başarıya ulaşması için Allah’tan niyazda bulunuyoruz." dedi.
İşgalci rejimin, insanlık ve uluslararası hukuk dışı uygulamalarının birçok kez herkes tarafından müşahede edildiğini söyleyen Özçelik, "israilin, daha önce iki-üç esir için binlerce Filistinliyi bıraktığını, küçük bir eylem karşısında kadın, çocuk ve yaşlı demeden yüzlerce kişiyi şehit ettiklerini ve binlerce kişiyi evsiz bıraktığını hatırlıyoruz. Son direnişte ise şimdiye kadar gelen bilgilere göre israil tarafından öldürülenlerin sayısı Filistinlilerden az değildir. Terör devleti 1948 tarihinden korsan olarak kurulduğundan beri ilk defa bu kadar hakir düşmüş ve çaresiz kalmıştır. Hal böyle olunca korsan terör devleti, insanlık dışı uygulamalarına ve vahşetine başvuracak ve sınır tanımayacaktır. Nitekim böyle de oldu. Gazze, adeta dünyanın gözü önünde yok olmaktadır. Yaşlı, kadın, çocuk demeden siviller kıyımdan geçilmekte; uluslararası hukuka göre yasaklı olan silahlar kullanılmaktadır." diye konuştu.
İslam dünyasının, Gazze'deki direniş karşısında gururlandığını ancak işgalcilerin yaşattığı durumun da bütün vicdan sahiplerini yaralayıp hüzne boğduğunu söyleyen Özçelik, Müslümanlar başta olmak üzere insanlığın, matem ve hüzün içerisinde Gazze’deki vahşeti izlediğini belirtti.
"GÜN, EĞLENMEK GÜNÜ DEĞİL, FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZLE DAYANIŞMA İÇERİSİNDE OLMA GÜNÜDÜR"
Bu durumdan etkilenmemenin mümkün olmadığını ifade eden Özçelik, "Gazze’de her dakikada, her saatte evler yıkılırken, çocukların masum cesetleri enkazlar altına çıkarılırken, hastaneler yaralılarla doluyken, Mescid-i Aksa konusunda çok hassas olan Diyarbakır’ımızda ve Selahaddin-i Eyyubi torunlarının şehrinde eğlence-müzik gibi etkinliklerinin yapılması asla kabul edilemez. Zira hem inancımızda hem de örf ve geleneklerimizde taziyenin olduğu yerde düğün, müzik ve eğlenceli etkinlikler yapılmamalıdır. Çünkü gün, eğlenmek günü değil, Filistinli kardeşlerimizle dayanışma içerisinde olma günüdür." diye konuştu.
"BU ŞEHRİ YOZ BİR KÜLTÜRÜN EĞLENCE SAHASINA ÇEVİRMEK KABUL EDİLEMEZ"
Bununla birlikte Diyarbakır'ın hem İslam tarihinde hem de İslam coğrafyasında kadim bir kültürel geleneğe, aziz bir mirasa sahip olduğuna dikkat çeken Özçelik, "Peygamberler, Sahabe şehri olması vasfıyla çok değerli bir medeniyetin eşsiz bir parçası ve temsili anlamlarını da içermektedir. Sıradan bir şehir, sonradan oluşmuş bir kent değildir. Peygamberlerin yaşadığı, şahitlik ettiği, Rabbimizin vahyinin indiği bu aziz şehrin kendine ait eşsiz bir kültürü, kendi kültürel dokusu vardır. Sahabiler eliyle fethedilmiş bu aziz beldede, İslam aleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilen Ulu Camii gibi bir sembol, sahabilerin kanıyla sulanmış bu arzda onların mübarek naaşları varken bu şehri yoz bir kültürün eğlence sahasına çevirmek kabul edilemez." diye ekledi.
"İSLAMİ DEĞERLERE AYKIRI TÜM ÇABALARIN KARŞISINDAYIZ"
Özçelik, şöyle devam etti:
"Diyarbakır’ın asli kimliğini, Mekke-i Mükerreme’nin fethinden 9 sene, Resulullah’ın vefatından 7 sene sonra İslam’la şereflenen hakiki tarihini unutturmak; İslam şehirlerinin nadide bir parçası olduğunu İslam medeniyetinin eşsiz bir halkası olarak mübarek bir zincire tutunduğunu unutturmak için bugüne kadar çok şeyler yapıldı. Diyarbakır seküler ve ulusçular eliyle kendi asli kimliğinden, barındırdığı medeniyet değerlerinden, İslam şehirleri arasında konumlandığı rolden uzaklaştırılmak istendi. Etnik ulusçular eliyle bu aziz şehrin tarihsel gerçekliği, seküler hale getirilmek isteniyor. Biz Diyarbakır’da faaliyet gösteren İslami camiaların öncelikli hedefi de her zaman bu toprakların İslami kimliğinin esas olduğunu vurgulamak, bunu öncelemek, unutturmamak ve bu temelde faaliyet yürütmek olmuştur. Şehrimizin Mekke ve Medine, Kudüs ve Şam, Bağdat ve Buhara ile kardeş olduğunu, aynı kültürel iklimde yeşeren bir medeniyetin devamı olduğunu bizler hiç unutmadık. Bu asli kimliğin hamuru İslam'dır! Bu nedenle İslami değerlere aykırı tüm çabaların karşısında olduğumuzun bir kez daha altını çizmek istiyoruz."
"KAMU KAYNAKLARI ŞEHRİMİZİN GERÇEK KİMLİĞİNE YAKIŞIR ŞEKİLDE KULLANILSIN"
Sur Kültür Yolu Festivali’nin iptal edilmesini talep ettiklerini ve bu taleplerinden ısrarcı olduklarını vurgulayan Özçelik, "Bunun yanı sıra festivalin mahiyetinin, taşıdığı anlamın aziz şehrimizin kültürel kimliği ile hiçbir ilgisi olmayan bir takım etkinlikler ihtiva etmesini; bize dayatılan kültürün eğlence anlayışına kamu imkanlarıyla zemin hazırlanmasını kabul etmiyoruz! Bu aziz şehrin tarihsel ve manevi kimliği ile taban tabana zıt faaliyetlerin çürümeye ve yozlaşmaya hizmet edeceğini, kamu kaynaklarının böyle değersiz şeyler için değil şehrimizin gerçek kimliğine yakışır şekilde kullanılmasını talep ediyoruz." şeklinde konuştu.
"MÜZİK VE EĞLENCEYE AYRILAN BÜTÇEYLE DİYARBAKIR ADINA GAZZE’DE HASTANE VEYA OKUL YAPILSIN"
Özçelik, açıklamasının sonunda şunları kaydetti:
"Müzik ve eğlence eşliğinde ortaya çıkacak fotoğrafın, şehrimize, insanlarımıza ve Türkiye’mizin 100. Yılına asla yakışmayacaktır. Çünkü tarih bu fotoğrafları ve Gazze’de katledilen masum çocuklarının fotoğraflarını aynı günde olduğunu kayıt edecektir. Bunun hesabını ne torunlarımıza ne de kıyamette Allah’a verebiliriz. Hal böyle olunca başta Sayın Kültür ve Turizm Bakanımızı ve Sayın Valimizi bu etkinlikleri acilen iptal etmelerini talep ediyoruz.
Ayrıca ülkemiz ekonomik olarak çok zor bir süreçte geçtiği hepimizin malumudur. Tasarruf tedbirlerinin birçok alanda ve projelerde uygulandığı şu günlerde, toplumun maneviyatına ve kültürüne tamamen aykırı olan bu gibi etkinlikler için uygulanmaması da ayrı bir garabettir. Önerimiz, müzik ve eğlenceye ayıran bütçenin Diyarbakır adına Gazze’de hastane veya okulun yapılmasıdır. Biz STK’lar olarak AFAD ve Kızılay’ın öncülüğünde yardım kuruluşlarımızla beraber buna öncülük etmeye ve katkı sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.