98 yıl önce idam edilmişlerdi: Kürt lider ve arkadaşları bugün anılıyor

98 yıl önce idam edilmişlerdi: Kürt lider ve arkadaşları bugün anılıyor
Kürt lider Şeyh Said ve 47 dava arkadaşı 98 yıl önce bugün Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda idam edildi. Şeyh Said için düzenlenen anma etkinliğinde konuşan Kasım Fırat, 98 yıldır sır gibi saklanan dedesinin mezar yerinin açıklanmasını istedi.

AMİDA HABER- Kürt lider Şeyh Said 98 yıl önce bugün Diyarbakır’da 47 arkadaşı ile birlikte idam edildi. Şeyh Said ve 47 arkadaşı için anma etkinliği düzenlendi. Şeyh Saîd Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği üyeleri tarafından yapılan anmaya Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri, Diyarbakır Barosu üyeleri katıldı.

Diyarbakır'da Şeyh Sait ve arkadaşları için anma

Dağkapı meydanında yapılan anma etkinliğinde konuşan Şeyh Said Derneği Başkanı Kasım Fırat, Şeyh Sait ve dava arkadaşlarının 98 yıl önce bugün şahadete ulaştıklarını söyledi.

Şeyh Sait ve arkadaşlarının mezarı nerede?

İstiklal Mahkemesi’nin adil olmayan bir yargılama ile idam kararı verdiğine dikkat çeken Kasım Fırat, “1925 Direnişinin üzerinden 98 yıl geçmesine rağmen olayın tarihsel ve toplumsal gerçekliği tüm yönleriyle açıklığa kavuşmuş değil. Şeyh Said ve Dava Arkadaşları hakkındaki idam kararları usulünce yapılan bir yargılama sonucunda verilmedikleri gibi cenazeleri de ailelerine teslim edilmeyerek hem haklı direnişleri ve hem de adlarının yaşatılmasının önüne geçilmek istendi” ifadelerini kullandı.

Şeyh Said'in torunu Kasım Fırat

kasim-firat.jpg

İstiklal Mahkemelerinin kararıyla mahkum olanlara af

Fırat konuşmasını şöyle sürdürdü, “Şeyh Said ve Dava Arkadaşlarından önce Cibranlı Halit Bey, Yusuf Ziya Bey ve dava arkadaşlarından başlayarak Kürtlerin cenazelerini vermemeye, defnedildikleri yerleri gizlemeye, mezarlarını tahrip etmeye başladılar. Şeyh Said ve Dava Arkadaşları Cibranlı Halit Bey Seyid Abdulkadir, Şeyid Abdulkadirin Oğlu ve arkadaşları, Seyit Rıza, Saidê Kurdî ve daha sayamadığımız çok sayıda Kürt değerlerinin mezar yerleri bilinmemektedir. İdam edilmelerinden sonra 1938 yılında çıkarılan 3527 sayılı kanun ile İstiklal Mahkemelerinin kararlarıyla mahkûm olanların cezaları af edilmiş, cezaları infaz edilenlerin ise itibarları iade edilmiştir. İtibarın iade edilmesi bile şehadet yıldönümüne denk getirilmiştir. Bu kanunun yayımı özel olarak 29 Haziran tarihine denk getirilmiştir” dedi.

‘Bu karar hiçbir kulla açıklanmaz’

Dedesinin mezar yerinin açıklanmamasına tepki gösteren Kasım Fırat, “Kürt milletinin bu onurlu önderlerine bir mezar yerinin bile fazla görülmesi sadece ailelerini değil tüm toplumu tahkir etme amacını taşımaktadır. Bu politik karar hiçbir dini, hukuki, ahlaki ve insani kuralla açıklanamaz. Bu tutum sadece ölüye duyulan öfke ile açıklanamaz. Aynı zamanda toplum hafızasız bırakılmak istenmektedir.

Hükümete çağrı: Mezar yerinin açıklanmasını istiyoruz

Buradan çağrımız başta Şeyh Said ve Dava Arkadaşları olmak üzere Seyid Abdulkadir Cibranlı Halit Bey, Seyit Rıza, Saidê Kurdî ve diğer tüm şehitlerimizin usulünce defin hakkı ve mezar yerlerini istiyoruz.

Şeyh Said ve idam edilen dava arkadaşları

seyh-sait-ve-arkadaslari.jpg

'Her koşulda savunmaya devam edeceğiz'

Biz bu minvalde Şeyh Said ve Dava Arkadaşları Derneği ile Diyarbakır Barosu olarak 11. 04. 2022 yılında T. C. İçişleri Bakanlığına mezar yerlerinin bildirilmesine ilişkin olarak dava açtık. Ancak İçişleri Bakanlığı davamıza istinaden bilgi ve belge sunmaktan kaçınarak arşiv kayıtlarının olmadığını iddia etmiştir. Biz inkâr ve kaçınma halini kınıyor ve davamızı her koşulda ve her yerde savunacağımızı belirtiyoruz.

Şeyh Said’in son sözleri

Şehadetlerinin 98. Yıldönümünde Şeyh Said’in; “Değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Mücadelem, İnancım ve Milletim içindir. Yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahcup etmesinler.” Sözlerini sürekli hatırda tutarak Şeyh Said ve arkadaşlarının şahsında hak, adalet, onur ve özgürlük uğruna hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, uğruna canlarını verdikleri ideallerini gerçekleştirmek kararlılığında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz” denildi.

Şeyh Said isyanının geçmişi

Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin, Kürtlere yönelik baskı ve yok sayma uygulamalarına karşı 13 Şubat 1925’te Diyarbakır Piran’da (Dicle ilçesi) başkaldıran Şeyh Said ve 47 arkadaşı 29 Haziran 1925’te Türk Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. Mahkeme Şeyh Sait ve dava arkadaşları için idam kararı verdi. Şeyh Sait ve arkadaşları aynı gün Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda idam edildi.

Kürt liderler: Şeyh Said, Seyit Rıza, Gazi Muhammed ve Mele Mustafa

kurt-liderler.jpg

Peki Şeyh Said ayaklanması nasıl başladı

1865 yılında Erzurum’un Hınıs ilçesinin Kolhisar köyünde dünyaya gelen Şeyh Said, Nakşibendi Tarikatı’nın önemli şeyhlerindendir. Dini eğitimini Hınıs’ta tamamladı. Türkiye Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Kürtlere verilen sözlerin tutulmaması, yeni devletin Kürt inkarı üzerine bina edilmeye çalışılmasına karşı çıkan Şeyh Said 1923’te Albay Cibranlı Xalid Beg yönetimindeki “Kürt İstiklal (Azadi) Cemiyeti” ile ilişki kurdu.

Kürt hareketin güçlendirilmesi kararı

1923 yazının sonunda Yusuf Ziya Hınıs'a Şeyh Said'in yanına gitti. Yapılan görüşmede, Kürt ayaklanmasının örgütlenmesi yolunda anlaşmaya varıldı.1923-1924 kışında Kürt önderleri, Palu da yaptıkları toplantıda, Kürt hareketinin gizli çalışmalarının güçlendirilmesini kararlaştılar. Bu haberin Ankara’ya ulaşmasının ardından bizzat Mustafa Kemal'in emriyle, Yusuf Ziya ile Cibranlı Xalid Beg yakalanarak askeri mahkemede yargılanmak üzere Bitlis'e gönderince, Şeyh Said Kürt istiklal cemiyeti başkanlığına seçildi.

Şeyh Said’in Dicle’ye gelişi

Asıl amaçları, ayaklanmanın başlangıç tarihi 21 Mart 1925 (Newroz da) idi. 5 Şubat 1925 de Şeyh Said, yüz silahlı ve bir grup ileri gelenle birlikte Hani'den çıktı. Piran'a (Dicle) gelerek kardeşi Abdurrahim'in misafiri oldu. Aynı gece Abdurrahim’in evine gelen jandarmalar Şeyh Said'ten, evde bulunan 10 Kürd'ün kendilerine teslim edilmesini istedi. Bunun üzerine Şeyh Said, “buraya beraber geldik ve onlar arkadaşımızdırlar. Sizden ricam, ben burada olduğum sürece onlara herhangi bir kötülük etmemenizdir. Ben buradan çıktıktan sonra istediğinizi yapmakta serbestsiniz” diye cevap verdi.

Şeyh Said ayaklanması nerede başladı?

Bunun üzerine halkla askeri birlik arasında çatışma çıktı. Askerlerden bazıları hayatını kaybetti, diğerleri de esir edildiler. Şeyh Said, Kürtlerin genel bir ayaklanmaya hazır olmadıklarını biliyor ancak Piran da meydana gelen olayı yerinde sınırlı tutmak için Genç'e gitti.

Şeyh Said ve arkadaşları Genç İlçesi’ni ele geçirdi

Fakat kardeşi Şeyh Tahir’in 10 Şubat'ta Lice postanesine el koyarak iki yüz adamla beraber Genç'e gelip el koyduğu bütün para ve belgeleri Şeyh Said'e teslim etmesi ayaklanmanın fiilen vaktinden önce başlamasına yol açtı. 14 Şubat'ta Şeyh Said, sayıları on bine varan beraberindekilerle Genç'e el koydu. Ayaklanma kısa sürede dört vilayeti kapsayan geniş bir alana yayıldı.

Lice ve Hani’ye el konuldu

20 Şubat 1925 de Hanili Salih Bey kuvvetleri kendisine katılarak Lice ve Hani'ye el koydu. 28 Şubat ta Şeyh Şemsettin'e bağlı kuvvetlerden büyük bir bölümü Diyarbakır yakınlarında kendisine katıldı. Öte yandan Şeyh Said'in kardeşi Abdurrahim, 29 Şubatta Maden nahiyesinde (Elazığ'ın ilçesi) ayaklandı. Şeyh Eyüp de beş yüz savaşçı ile Çermik'te Şeyh Abdurrahim'e katıldı ve ikisi birlikte Ergani'ye yöneldiler.

Palu Şeyh Said’in karargahı oldu

28 Şubat'ta Palu Şeyh Said'in ve o zaman yirmi bin savaşçıya ulaşan Kürt ordusunun karargahı oldu. Burada, Mardin, Ergani ve Maden de bulunan Kürt kuvvetlerinden haber alıyorlardı.

Diyarbakır’ı ele geçirmek için 11 Mart’ta harekete geçildi

Kürt kuvvetleri Diyarbakır'ı ele geçirmek için 11 Mart gecesinde savaşçılardan seçilmiş bir kuvvet Mardin kapısından şehre girmeyi başararak şeyhin destekçileri arasına katıldılar. Aynı gece yüz elli Kürt çatışmalarda yaşamını yitirdi. Şeyh Said, askerlerine geri dön emrini verdi. Şey Sait, diğer Şeyh ve aşiret reisleriyle Dara Hêni'yi terk ederek, 27 Mart'ta Çapakçur'a gitti. 6 Nisan'da askerler Çapakçur'a girince, Şeyh Said beraberindekilerle (300 atlı) Solhan'a çekilmek zorunda kaldı.

Kürt illerinde sıkıyönetim ilan edildi

Ayaklanma başladığında 23 Şubat günü Türkiye bakanlar kurulu acil bir toplantı yaparak, olağan üstü durum ilan edip, ayaklanma bölgesinde bir ay süreyle sıkıyönetim kararı aldı. Meclis de bu kararı onayladı. Genç, Muş, Ergani, Dersim, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Siverek, Siirt, Bitlis, Van ve Hakkari illeriyle Erzurum'un Hınıs ve Bingöl'ün Kığı ilçelerinde bir ay süreyle sıkıyönetim ilan edildi.

İstiklal Mahkemeleri nasıl kuruldu?

eyh-said-idam.jpg

Meclis’te 4 Mart tarihinde 58 nolu Takriri Sükun Kanunu çıkardı ve hükümete geniş salahiyetler verildi. Bu kanun yürürlüğe girer girmez dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün önerisi ile İstiklal mahkemeleri kurulmasına karar verildi. Birincisi Ankara da kuruldu. Yetkileri sınırlı ve bütün Türkiye içindi. İdam kararlarını TBMM'nin onaylanması gerekiyordu. İkincisi ise, Vilayeti Şarkıyye’ye (Kürt kentleri) bakan sınırsız yetkili mahkemeydi.

General Sami Paşa’dan üç öneri

General Kemalettin Sami Paşa, Kürt meselesiyle ilgili hükümetin önünde üç temel görev bulunduğunu; birinci olarak ayaklanmaya karşı acımasız ve kanlı bir bastırma gerektiğini, ikincisi olarak, ayaklanmaya katılsın, ya da katılmasın; bütün Kürtlerin silahsızlandırılacağını, üçüncüsü de; Kürtlerin ülkenin diğer yörelerine çoğunluğu oluşturmayacak bir biçimde dağıtılması ve Türklerin Kürt yörelerine yerleştirilmesi gerektiğini açıkladı.

Şeyh Said’i yakalayanlara ödül

Hükümet, Kürtlere karşı siyasetinde genel olarak bu üç noktayı yerine getirdi. Nisan başında askeri komutanlık, yaptığı açıklamada 'Şeyh Said'i sağ yakalayanın bin altın lirayla, (8 bin kağıt lira) ölü getirenin yedi yüz altın lirayla ödüllendirileceğini; “onunla birlikte olan ya da yönetimi altında çalışanlardan kim ki onu sağ ya da ölü teslim ederse affedileceğini ve ödüllendirileceği” belirtildi.

Cibranlı Kasım neden ihanet etti?

Nisan ortalarında Cibranlı Kasım'ın ihanetiyle Genç Ovası'nda ayaklanmanın esas kuvvetlerinin etrafı sarıldı. Şeyh Said ve ayaklanmanın diğer önderleri, Murat Çayı üzerindeki köprüde yakalandılar. Şeyh Said ile beraber yakalananlar arasında Şeyh Abdullah, Şeyh Ali, Şeyh Galip, Reşit Ağa, Temur Ağa ve 26 Kürt direnişçisi vardı.

TBMM idam kararını yerine getirme yetkisi verdi

TBMM, Diyarbakır ve Ankara da ki İstiklal Mahkemelerinin görev sürelerini altı ay daha uzattı ve idam kararını yerine getirme yetkisini bu mahkemelere verdi.

Mahkeme idam kararı verdi

Diyarbakır İstiklal Mahkemesi'nin sonuçlanmasından sonra 27 Mayıs 1925'de Kemal Fevzi, Hacı Ahti, Seyid Abdulkadir'in oğlu Seyid Mehmet, Kör Abdullah Saadi ve Hacı Askeri, Diyarbakır'da idam edildiler. Diyarbakır İstiklal Mahkemesi, 29 Haziranda da Şeyh Said'in önderliğinde ayaklanmaya katılan 47 kişi hakkında idam kararı verdi. Karar aynı gün infaz edildi.

Şeyh Said’in son sözü ne oldu?

Şeyh Said idam sehpası önünde şunları söyledi:

“Dünya yaşantımın sonu geldi. Kendimi milletimin yolunda feda ettiğime hiçbir şekilde pişman değilim. İlerde torunlarımızın bizden dolayı düşman önünde utanç duymamaları bizim için yeterlidir.”

Şeyh Said boynuna ip geçirilmeden mahkeme üyelerinden Saib Bey ve Diyarbakır valisi Mürsel Bey’e dönerek “Mahşerde hesaplaşacağız” der ve ayağının altından tabure çekilerek idam edilir.

Şeyh Said ve arkadaşlarının mezarı nerede?

Şeyh Said ve arkadaşlarının mezarı nerede hala bilinmiyor. Hatta kişisel eşyaları dahi ailesine teslim edilmemiş. Dönemin İstiklal Mahkemesi Savcısı Ahmet Süreyya 25 Temmuz 1957’de Dünya gazetesine verdiği mülakatta vasiyetinin, kişisel eşyalarının ve bir miktar parasını kendisine teslim ettiğini, kendisinin de İçişleri Bakanlığına ilettiğini yazıyor.

Fakat ne emniyet kayıtlarında ne de Jandarma’nın arşivinde Şeyh Said’in kişisel eşyalarına ait bir belgenin olmadığı, mirasçılarına yetkililer tarafından 2009’da belirtilmiş.

Şeyh Said’in mezarının nerede olduğuna dair henüz resmi bir açıklama da yapılmış değil. Şeyh Said’in torunlarından Diyadin Fırat, Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edildikten sonra Dağkapı mevkiindeki Yenişehir sineması ve Askeri gazino arasında bir mevkide olabileceğini söylüyor.

Daha sonraki yıllarda bu mevkiiye askeri lojmanların yapılmış olması mezar yerinin neresi olduğunun belirlenmesini de zorlaştırıyor. (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.