Bakırhan’dan Cumhuriyet yazısı: Kürtler nesnesi haline getirildi

AMİDA HABER- DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet’in 102. yılı dolayısıyla kaleme aldığı yazıda Cumhuriyet ve demokrasi arasındaki tarihsel gerilime dikkat çekti. “Cumhuriyet’in demokratikleştirilmesi zorunludur” diyen Bakırhan, Kürt meselesinin bu gerilimin en acı sonucu olduğunu vurguladı.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili’ne 6 yıl 4 ay hapis cezası

‘Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki gerilim sürüyor’

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet’in 102. kuruluş yıldönümü dolayısıyla T24’te yayımlanan yazısında, Türkiye’de Cumhuriyet’in demokratik temellerle yeniden buluşması gerektiğini savundu.

Bakırhan, Cumhuriyet’in sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda demokrasiyle birlikte yaşatılması gereken bir değer olduğunu belirtti. Osmanlı’nın “utangaç modernleşmesinden” Cumhuriyet’le “radikal bir dönüşüme” geçildiğini ifade eden Bakırhan, ancak bu dönüşümün demokrasiyi inşa etmekte yetersiz kaldığını dile getirdi.

‘Devlet demokrasiyi bir tedbir gibi gördü’

Bakırhan, temel sorunun devletin kendini toplumun üstünde konumlandıran zihniyetinde yattığını söyledi.

“Devlet, kendi bekasını tehdit altında hissettiği her an, demokrasiyi askıya alınabilecek bir tedbir olarak gördü. Bu yanlıştı ve bu yanlışın tezahürü en çok Kürt meselesinde hayat buldu” ifadelerini kullandı.

Tarihsel dönüm noktaları

Bakırhan, Cumhuriyet tarihindeki kritik dönemeçlere de değindi. 4 Mart 1925’teki Takrir-i Sükun Kanunu, 17 Eylül 1961’deki idamlar, 24 Ocak 1980 ekonomik kararları, 20 Aralık 1982’deki başörtüsü yasağı, 1 Mayıs 2007’deki 367 kararı ve 20 Temmuz 2016’daki OHAL sürecini hatırlatan Bakırhan, bu dönemlerde devletin demokratik adımlar yerine otoriter yönelimleri tercih ettiğini savundu.

‘Kürt meselesi en acı sonuçlardan biri’

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girilirken Kürt meselesinin hâlâ çözülmemiş olmasını, Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki tarihsel kopukluğun en somut sonucu olarak değerlendiren Bakırhan, şunları yazdı:

“102 yıllık Cumhuriyet serüveninde Kürt meselesi, bu gerilimin en acı sonucudur. Bugün önümüzde Barış ve Demokratik Toplum Süreci gibi tarihi bir fırsat var. Demokratik Cumhuriyet, devletin bekasının da en güçlü teminatıdır.”

‘Atatürk’ün Kürt telgrafları eşit yurttaşlık için bir imkân’

Bakırhan, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da Ahmet İzzet Paşa, Halide Edip ve Cemilpaşazade Kasım Bey’e gönderdiği telgrafları hatırlatarak, bu belgelerde Kürtlerin özgür gelişimini destekleyen ifadelerin yer aldığını belirtti.

“Bu tarihsel söylem, eşit yurttaşlık için bir imkân olarak değerlendirilmeli. Cumhuriyet’in demokratikleştirilmesi, tarihle olan ilişkimizi de demokratikleştirir” dedi.

‘Cumhuriyeti bir halay gibi düşünelim’

Bakırhan, yazısını Sırrı Süreyya Önder’in bir anekdotuyla bitirdi: “Cumhuriyeti bir halay gibi ele almalıyız. Herkesin adımını, sesini, rengini katıp, kimseyi dışarıda bırakmadan yan yana olabilmek… Ancak böyle bir Cumhuriyet, gerçek bir Demokratik Cumhuriyet olabilir.”

Bakırhan, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılındaki en büyük hedefin demokrasiyle Cumhuriyet’i barıştırmak olduğunu vurgulayarak, “Halklar, ortak yaşam sözleşmesini birlikte yazabilecek güce sahip” dedi.