DEM Parti: Kürdün hukuku kurucu metinlerin dışına itiliyor
Kaynak:MA
AMİDA HABER - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’ne dair Meclis Genel Kurulu’nda konuştu.
Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan 2026 Bütçe görüşmeleri açılışında konuşuyor https://t.co/CtAke2CA1n
— DEM Parti (@DEMGenelMerkezi) December 8, 2025
‘Mesele ‘terör’ parantezine sıkıştırıldı’
Bakırhan’ın açıklamasını satır başlıkları şu şekilde: “1923 sonrası başlayan Kürt isyanları ve bu isyanlar karşısında gelişen bastırmalarla bir yüz yılı geride bıraktık. Kürt meselesini konuşurken önce şunu tespit etmemiz gerekiyor: Bu ülkeyi bir asırdır yönetenlerin en temel hatası, Kürt meselesini yanlış teşhis etmesidir. Teşhisi yanlış olunca Kürt sorununu ortadan kaldırma yolları da hep hatalı oldu. Kürt meselesinde yıllardır hep düğüm üstüne düğüm atılıyor. Bu düğüm adeta Gordion düğümüne dönüştü. Yıllar boyunca bu mesele ‘terör’ parantezine sıkıştırıldı. ‘Geri kalmışlık’ denildi. ‘Kandırılmış, aldatılmış bir avuç insan’ dendi. Oysa Kürt meselesi az gelişmişlik sorunu değildir. Kürt meselesi, kandırılmış ya da aldatılmış bir topluluğun problemi de değildir. Kürt meselesi terör sorunu hiç değildir. Eşit yurttaşlık meselesidir.

‘Kürt meselesi tarihsel bir olgudur’
Demokratik haklar meselesidir. Bir varlık meselesidir. Ama en önemlisi; Kürt meselesi, bir hukuk meselesidir. Kürt'ün hukukunu tanıma üniter devlet içinde pekâlâ mümkündür. Üniter devlet demek ne devletin inkârı ne de Kürt'ün inkarıdır. Kürtlerin eşit yurttaşlar olarak hakkını savunması üniter devlet için bir risk değil, aksine güvencedir. Kürt meselesi, günlük siyasetin gürültüsüne kurban edilecek bir başlık değil, canların yitirildiği, ocakların söndüğü tarihsel bir olgudur. Kürt meselesi yıllarca düğüm aklıyla yönetildi ve sonuç hep hüsran oldu. Artık barış siyasetini çözüm aklıyla kuralım.

‘Hukuk kısmı unutuluyor’
Tarihe hangi ufuktan bakarsanız, yol haritanız da ona göre şekillenir. Devletin baktığı tarih ufkunda, bazı hakikatler maalesef görmezden gelindi. 1921 Anayasası'nı hazırlayan komisyonun sözcüsü İsmail Suphi Soysallı, Birinci Meclis tutanaklarında yerelliği önceleyen adımlar öneriyordu. Benzer şekilde Mustafa Kemal meselesinde de hakkaniyetin terazisini kurmak gerekiyor. 1920-21-22’deki Mustafa Kemal tarihin tozlu raflarına gönderilirken, 1923 sonrasının Atatürk’ü resmi anlatının baş köşesinde tutuluyor. 1921 Anayasası'nı kaleme alırken yerel demokrasiyi kabul eden Mustafa Kemal'i tarihten silmemek gerek. Bu hakikati silen resmi anlatıyı artık bir tarafa bırakmalıyız. Gerçeğe odaklanmalıyız.
1921'in yerelliği önceleyen o kurucu ufku, bugün ‘unutulmuş bir imkân’ olarak karşımızda duruyor. Tam 106 yıl önce Erzurum Kongresi'nin sonuç bildirgesinde Türk-Kürt ortaklığına atfen şu yazılır: ‘Saadet ve felakette tam ortaklığı kabul eder ve gelecek hakkında aynı amacı hedef alır.’ Yani daha kuruluş aşamasında ortak vatan fikri ile hukuk fikri yan yana duruyor, sonra hukuk kısmı unutuluyor. Cumhuriyet, Kürtlerin omuz verdiği bir kurtuluşun ardından ilan ediliyor ama Kürdün hukuku kurucu metinlerin dışına itiliyor.”

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.