Doç. Dr. Coşkun: DEM’i bekleyen en büyük tehdit boykot
AMİDA HABER- 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde DEM Parti Meral Danış Beştaş’ı aday gösterdi. 2019 seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen Kürt seçmenin, 31 Mart seçimlerinde Meral Danış Beştaş’a yüzde yüz destek verip vermeyeceği merak konusu. Kulislerde, 1 Nisan sonrası AK Parti ile DEM Parti arasında yeni bir sürecin başlayacağı konuşulsa da, seçimlerden sonra belediyelere kayyım atanıp atanmayacağı ve siyasi dengelerin nasıl değişeceğini uzmanına sorduk. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Vahap Coşkun sorularımızı yanıtladı.
İstanbul için, Başak Demirtaş’ın da adaylık yönünde talebi oldu, sonra DEM Parti ile yaptığı görüşmelerden sonra adaylıktan çekildiğini açıkladı. DEM Parti tercihini Meral Beştaş’tan yana kullandı. İstanbul’da ne olacak?
İstanbul'da DEM’in aday belirleme sürecini iyi yönetmediğini düşünüyorum. Hem adaylara hem de seçmenlere haksızlık yapıldı, ismi geçen adaylara ve seçmenlere haksızlık yapıldı. Başak Demirtaş'ın ismi önce ortaya atıldı. Bu seçmende bir heyecan ve hareketlilik yarattı ve genel kanaat DEM’in İstanbul’da en çok oyu Başak Demirtaş ile alacağı yönünde oluştu. Ama sonra Başak Demirtaş'ın adaylığı geri çekildi. Meral Danış Beştaş aday olarak gösterildi. Bu gelgitler seçmende hem bir rahatsızlığa hem de bir kafa karışıklığına sebebiyet verdi. Benim kanaatim DEM seçmenin bu seçimde bir kısmının sandık başına gitmekten imtina edeceği, bir kısmının ise kendi partisine değil, Ekrem İmamoğlu'na oy vereceği yönündedir.
Ne kadarlık bir kaymadan söz ediyorsunuz?
Yapılan bazı araştırmalar yüzde 40, yüzde 50 oranında DEM seçmeninin Ekrem İmamoğlu'na oy verme eğilimi taşıdığını gösteriyor. Başak Demirtaş'ın çekilmesi, Meral Danış Beştaş’ın aday gösterilmesi nihai tahlilde Ekrem İmamoğlu lehine bir durum ortaya çıkartmış gözüküyor.
DEM Parti’nin aday çıkarmasına karşın, AK Parti’nin tavrı ne olacak?
Bence AK Parti’nin tavrı şu, AK Parti DEM'in İstanbul'da İmamoğlu'nu desteklediğini düşünüyor. Bu çok açık, çok net, bunu ifadelerinde de söylüyorlar. Dolayısıyla AK Parti İstanbul'da seçimi kazanırsa, DEM'in bağımsız duruşundan dolayı kazandığını düşünmeyecektir. Aksine, DEM’in CHP ile iş birliği yapmasına rağmen kazandığını düşünecek. Çünkü DEM'in 22 ilçede aday göstermemesi, adı geçen Başak Demirtaş'ın adaylıktan çekilmesi, CHP ile bazı yerlerde iş birliğine gitmesi vesaire bütün bunları AK Parti, CHP ile DEM arasındaki iş birliğinin devamı olarak okuyor.
“1 Nisan sonrası Kürtlerin kaderini İstanbul seçimleri belirleyecek” yorumları yapılıyor. 1 Nisan sabahı Kürtleri ne bekliyor?
“İstanbul'da AK Partinin kazanması halinde bir yumuşama olur” yorumları var. Bence olgusal bir yeri yok, bu yorum olgulara dayanmıyor. Daha ziyade bunu söyleyenlerin, temennilerini yansıtan bir ifade gibi geliyor bana. Kürt meselesinde bir adım atılması, Kürt meselesinde tekrardan demokratik mekanizmaların işlerlik kazanması, İstanbul'da belediyenin hangi parti tarafından kazanılacağına bağlı değil. Bu meselede çok daha farklı dinamikler var. Meselenin bir Irak tarafı var, bir Suriye boyutu var. Burada herhangi bir ilerleme kaydedilmez ise hükümetin şu an sürdürmekte olduğu siyaseti değiştirmesi zor oluyor. Asıl belirleyici olacak olan dinamik, Suriye'deki dinamikler. Yoksa İstanbul'da tek başına bir seçimin kazanılması ve kaybedilmesi AK Parti'nin ya da devletin, Kürt meselesindeki stratejisini değiştirmesini sağlamaz.
Peki bölgede nasıl bir tablo ortaya çıkacak?
DEM Parti, bölgedeki adaylarını ön seçim ile belirledi. Bu süreç son derece sancılı geçti. Parti içerisinde bütünleşmeyi, parti içerisinde rekabeti artırmayı hedeflerken, parti içerisinde birtakım kırgınlıkların meydana gelmesine sebebiyet verdi. Bazı yerlerde hiçbir şekilde, yapılan seçimlerin dikkate alınmaması taban ile zıt bir siyaset izlenmesi, bölgede DEM seçmeninde birtakım rahatsızlıklar yarattı. DEM’in seçmeni bölgede başka bir partiye gitmez. Ama DEM için tehlike, bu seçmenin izlenen siyasetten duyduğu rahatsızlığı sandığa gitmeyerek göstermesidir.
Sandığa gitmeme eğilimi çıkarsa, seçim sonuçlarını ne kadar etkiler?
Onu araştırmalar gösterecek. İnsanların kararlarını vereceği dönemler son dönemlerdir. Seçimin son 1-2 haftasıdır. Dolayısıyla seçimler yaklaştıkça bu konuda yapılacak araştırmalar daha sağlıklı veriler sunar. Ama genel olarak bu siyasetten rahatsızlık duyan belirli bir seçmen kitlesinin sandıktan imtina etmeyle ilgili bir eğilim göstereceğine dair işaretler var. Dolayısıyla DEM açısından, bence en önemli tehditlerden bir tanesi bu. Seçmeni, bu yönde bir motive etme ihtiyacı var. Ama henüz sahaya bu anlamda, DEM'in çabasını gösteren bir performans yok.
Yukarıdaki sorunun tekrarı gibi olacak. Ama en çok merak edilen konuların başında geliyor. Daha net sorayım. DEM’li belediyelere kayyım atanır mı?
Türkiye siyasetin değişmesi ile ilgili bir durum. Geçenlerde DEM Parti'den bazı isimler artık kayyım sürecinin bittiğini herhangi bir şekilde kayyım atanmasının mümkün olmadığını ifade ettiler. Buna mukabil AK Parti cenahında ise, PKK’nin yaptığı bazı eylemlerle devleti kayyım atamaya zorladığına yönelik açıklamalar geldi. Evet şimdi hepimiz şunu çok net biliyoruz ki kayyum uygulaması hukuki bir uygulama değil. Bu tamamen siyaseten verilmiş bir karar. Bu 1 Nisan’dan sonra değişir mi? Yeni bir siyaset ortaya çıkar mı? Onu kestirmek zor. Kayyım olmayacaktır veya olacaktır şeklinde net bir ifade kullanmanın, bugün itibariyle mümkün olmadığını düşünüyorum. (Haber: İlyas Akengin)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.