Özgür Özel: Kürt sorununu biz çözeceğiz...
Kaynak:Halk TV
AMİDA HABER - CHP lideri Özgür Özel, kayyım atamalarına sert tepki gösterdiği konuşmasında, Devlet Bahçeli’nin yeniden Abdullah Öcalan çağrısı yapmasının amacının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tekrardan seçtirmek olduğunu iddia etti. Özel, “Kürt sorunu vardır, çözümü Meclis’tir. Ancak kırmızı çizgimdir; şehit ailelerinin yüzüne bakamayacağımız hiçbir şey yapmadan bu sorunu çözeceğiz” dedi.
Özgür Özel’in konuşmasından satır başları:
Birinci çıkararak ve ilk seçimlerde sonra buraya geldiğimde de partimizi iktidar yaparak geleceğim demiştim. Bugün o sözü tutmanın onurunu yaşıyorum. Bugün o sözü tutmanın onurunu ve gururunu yaşıyorum. İlk söz tutuldu. Onun gibi girilen ilk yerel seçimlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin birinci partisi. Sözlerimizi teker teker tutmaya, teker teker başarmaya, kararlılıkla, inançla, öz güvenle ilerlemeye ve bu büyük sözü tutup partimizin yaşayan genel başkanlarına en büyük vefayı, rahmetli genel başkanlarına en büyük vefayı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini iktidar yaparak göstermeye kararlıyız arkadaşlar.
Esenyurt'a kayyım atanması
Bir yıl geçti. Bir yılın sonunda, bir yılı değerlendiren bir kamp yapmak üzere Antalya'ya gidiyorduk. Ancak o sırada Esenyurt halkının seçilmiş belediye başkanına darbe girişimi başlayınca kampı iptal ettik. Bütün grubumuzu İstanbul'a çağırdık. Başında ve sonunda birer Merkez Yönetim Kurulu toplantısı, iki gün, günün, sabahın erken saatlerinden günün ilerleyen saatlerine kadar grup toplantıları, yine tam gün bir Parti Meclisi toplantısıyla bütün meseleleri enine boyuna ele aldık. Şimdi hem tespitlerimizi hem yaşananlara nasıl baktığımızı hem de konuşmamın sonunda önemli bir çağrıyı yapmayı görebiliyorum. Öncelikle şunu söyleyelim: Altı büyük, hiçbir partiye aidiyeti olmayan, abonelik sistemiyle çalışan firmanın ortalama anketleriyle hep birimiz teker teker inceledik kampta.
'Mevcut anayasaya uymayanlarla anayasa yapılmaz'
Kurullarımızdan aldığımız yetkiyle dedik. Hepinizin ortak iradesini söyleyerek dedik. "Mevcut anayasaya uymayanla anayasa yapılmaz, anayasa konuşulmaz." Dedik ki, Vera, babası Tayfun Kahraman partimizin üyesidir ve Gezi tutuklularının hepsi ailelerine kavuşmadan, AİHM kararları uygulanmadan, AYM, Anayasa Mahkemesi'ni kapatmak bile konuşuluyor, kararlarına harfiyen uyulmadan, birinci kademe Anayasa Mahkemesi'yle kafa tutuyor. AKP'liler de o kavgada taraf tutuyor. Bu tip işler asla ve asla olmadan. KHK deyip atmışsınız, attığınız KHK'lı mahkemeye gitmiş, mahkemeyi kazanmış. Hatta hakim, savcı bakmış, "Soruşturmaya gerek yok." demiş, takipsizlik vermiş. Onlar haklarına kavuşmadan. Yani tam bir anayasal uyum olmadan, "Bu kapıyı bir daha bu maksatla çalmayın." dedik. O kapı orada kapandı. Ama niyet, ama niyet anayasa değiştirmek. Bir yandan gündemi ele almak. Çünkü ne konuşuluyor sokakta? Özgür Özel ne konuşuyor? CHP grubu ne konuşuyor? İl başkanları ne konuşuyor? İlçe başkanları ne konuşuyor? Biz asgari ücrete zam diyoruz. Dört kez verecektiler, ikinciyi bile vermediler. 17.000 liralık asgari ücretin alım gücü düşmüş 10.000 liraya şu anda, verildiği güne göre. Biz emekli konuşuyoruz. Biz sendikal mücadelelere destek veriyoruz. Biz yoksulluk konuşuyoruz. Umutsuzluğu umuda çevirmeye çalışıyoruz. "Aman!" dediler. "Bütün anketlerde bunlar yukarıda. CHP'nin gündeminde, halkın gündeminde. CHP birinci, biz geride. Gündemi ele alalım. Anayasa sisi hem gündemi ele alacak hem de Tayyip Bey'in gönlüne göre yeni bir anayasa yapacak."
Bahçeli’ye cevap
Birbiriyle huzura kavuşamayanlar, birbirleri ile bir arada yaşayamayanlar Türkiye'nin ayrımcılığını nasıl giderecek? Ben "Eşitlik yok. Kürtler eşit hissetmiyor. Kürtler ayrımcılığa uğradığını hissediyor." dediğimde, buna laf edenlere söylüyorum. Devlet Bahçeli diyor ki: "Türkiye'nin ayrımcılığını nasıl giderecek? Ve devam ediyor. Nasıl bir arada yaşayacak? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak, bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar Türkiye Yüzyılı'nın inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır. Tecrübesi ve birikimiyle bize göre tek seçenektir." diyor. Ve konuşmasında "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?" diyor. Şimdi bütün Türkiye duysun ki neymiş yaptıkları? Bir kere söyledikleri şuymuş: Kürt sorunu yoktur. Kürk sorunu vardır. Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürk sorunu. Kürk sorunu vardır. Ne Türk ne Kürt ne Alevi ne Sünni, bunların dost kaygısı yoktur, dostluk projesi yoktur. Bunlarca dostluk sorunu, dost sorunu yoktur. Recep Tayyip Erdoğan'ın post sorunu vardır. Postunu bırakmak istememektedir. O kadar ki, o kadar ki, sırf Recep Tayyip Erdoğan geçmişte "Bal da tuz bulunmaz. Bir tek senden cumhurbaşkanı olmaz." dediği Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha aday olabilsin, bir kez daha seçilsin diye anayasa değiştirmekten, bunun için de gerekirse Abdullah Öcalan'ı bile Meclis'e getirmekten bahsetmektedir. Samimiyet budur. Sonda bu konuda önemli bir çağrıda bulunacağım. Ancak partimizin Kürt sorununun var olduğunu, çözüm adresinin Meclis olduğunu ancak toplumsal mutabakatla bunun sağlanabileceğini hiçbir partiyi, hiçbir grubu dışlamadan ve olmazsa olmaz altın standardımdır, kırmızı çizgimdir. Şehit ailelerinin, evlatlarının, eşlerinin ve gazilerimizin yüzüne bakamayacağımız hiçbir şey yapmadan bu sorunu çözeceğiz. Tabii bu sürecin, bu sürecin tuzaklarla dolu bir süreç olduğunu bilelim. İşte Esenyurt'ta yaşananlar, kurduğu hiçbir tuzaktan sonuç alamayan iktidar bu kez Türkiye'nin en büyük ilçesine kayyım atayarak karşımıza çıktı geldi.
Kayyıma tepki
İkinci parti olmuş bir partiye kayyım atayacak cesareti gösteriyorlar. Yerel seçimlerde Türkiye'nin dünyada en bilinen, en gözde kentine, dünyanın gözbebeği kentine, İstanbul'a, onun en büyük ilçesine kayyım atıyorlar. Bunu yaparken önce Esenyurt, Esenyurt üzerinden İstanbul, İstanbul üzerinden Türkiye'yi kuşatmayı, Türkiye'deki yöneticilerin seçilme hakkına değil, milletin seçme hakkına el atmaya tenezzül ediyorlar. Ve bunu maalesef FETÖ'nün yöntemleriyle, FETÖ'nün Zekeriya Öz'ünün yaptıklarının hemen hepsini hep birlikte yaparak, hepsini birden kullanmaya Zekeriya Öz bile yeltenmemişken, geliyorlar bunlara yelteniyorlar. Bakın sabaheleyin her sabah belediyeye giden birisini, belediyeye odasına gidip davet edebilecekken, bir telefonla çağırabilecekken illa gözaltı yapacaksan evden çıkışını bekleyip polis aracına davet edebilecekken, sabah 5.00'te şafak operasyonuyla, FETÖ taktikleriyle evin kapısını bir çilingir ve bir balyoz marifetiyle kırarken korkulu bir eş açıyor. O eş "Ne yapıyorsunuz?" deyince ite kaka içeri giriyorlar. "Kaldırayım, uyandırayım Ahmet'i." diyor. "Sen dur." diyorlar. "Burada bekleyeceksin." Yatak odasına polisler giriyor. Uyumakta olan kişiyi, Ahmet Özer'i, başkanımızı yatağında yorganını bizzat açarak kaldırıp gözaltına alıyorlar. Bu uygulama, bu uygulama sadece yataktaki kişinin bomba tuzakladığı düşünülüyorsa, canlı bomba ihtimali olması düşünülüyorsa yapılan, aksi takdirde yapılmayacak bir uygulama iken bu uygulamayı yapıyorlar. Eş zamanlı belediyenin kapısını kırıyorlar. Avukatlarımız yetişiyor, belediye meclis üyelerimiz aramaya tanıklık etmek istiyorlar, "Hayır!" diyorlar. Ne evde ne belediyede avukat yok. Bilgisayarlara el koyuyorlar. "İmajları yok." Sadece ve sadece Zekeriya Öz'ün bir kumpas davasında yeltendiği, onun kararının da Anayasa Mahkemesince bu yüzden bozulduğu, imaj vermemişsin, pek çok davanın aramada polis yok diye bozulduğu için titizlikle aramasında avukat bulundurulduğu FETÖ'cü süreçlerin bile ilerisinde tek başlarına arıyorlar. "PKK dergisi bulduk. Bir roman bulduk, bunu sen yazıyordun. İçinde terörle ilgili ibarelere rastladık." diyorlar. "Bilgisayarın imajını aldık. Bilgisayara yazdığın her şey elimizde." diyorsun ama bizim avukatlara imaj vermiyorlar. Bilgisayarı alıyorlar, içini, o anki halini bize vermiyorlar ve buradaki delillerle de tutuklama yapıyorlar. Bakın, elimde Ahmet Özer tutuklamasıyla ilgili TRT'nin ve Anadolu Ajansı'nın alet edildiği üç yalan ve doğrusu var. Bunu, bir, "Ahmet Özer, DEM'lidir." Cevap: Bu yalan. 10 yıldır CHP üyesidir. İki kez milletvekili adayı olarak bu odaya geldi. Çayımı içti, çayımızı içti. Bizden destek istedi, milletvekili adayımızdır. Belediye başkan adayımızdır. "DEM belirlemiştir." diyorlar. "DEM'lidir." diyorlar. 10 yıldır CHP'lidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.