Diyarbakır’ın Kaldırımlarına Yazılan Beyitler Üzerine!
Kaynak:Haber Merkezi
AMİDA HABER- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı 15 Mayıs “Kürtçe Dil Bayramı” vesilesiyle dile ilişkin farkındalık yaratmak için Sur ilçesindeki Gazi caddesinde Kürt şairlerin beyitlerini kaldırım taşlarına işlemiş. Konu ile ilgili bir haber çalışmayı “..tartışmalı icraat” diye şu şekilde vermiş;
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Dil Koruma ve Geliştirme Müdürlüğü, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı münasebetiyle Sur ilçesinde kentin en kadim caddelerinden olan Gazi Caddesi’ndeki kaldırımlara her 25 metrede bir Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Haci Qadirê Koyî, Melayê Xasî ve Siyapûş gibi Klasik Kürt Edebiyatının önemli şairlerinin beyitleri işledi (https://konumtv.com/diyarbakir-buyuksehir-belediyesinin-kurtce-calismasi/)
Bunun üzerine, haberin başlığındaki “kriz”den de anlaşıldığı kadarıyla, olumsuz tepkiler ortaya çıkmış olacak ki Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı yanına çalışanları da alıp bir basın toplantısı düzenleyerek eleştirilere cevap vermiş. Özetle Kürt alimlerinin eserlerinin kültürel miras olduğu ve bunların hatırlanması için böyle bir çalışma yaptıklarını ifade etmişler (https://amidahaber.com/diyarbakir/diyarbakirda-kurtce-beyit-krizi-belediye-aciklama-yapti-213939h)
Haberin altındaki yorumlardan tepkilerin yönteme ilişkin olduğu anlaşılıyor. Yani beyitlerin kaldırıma yazılmaları, bir yönüyle “ayak altına” yazılmış olmaları!
Büyükşehir Kültür ve Sosyal İşler Dairesinin Klasik Kürt Edebiyatının önemli isimlerini şiirleri ile, beyitleri ile bugüne taşımak istemeleri, bugünkü kuşaklarla, gençlerle buluşturmak, hatırlanmalarını sağlamak istemeleri ve bu şekilde toplumsal hafızaya katkıda bulunmak istemeleri iyi ve yerinde bir çabadır kuşkusuz, fakat bunu sosyo-kültürel ortamı, durumu ve algıyı gözeterek; yapılan işin nereye varabileceğini düşünerek; toplumsal farkındalık ve hatta toplumun eğitim durumu ve okuma yazma seviyesi de göz önünde bulundurarak; sivil toplum örgütlerinin, akademinin görüşlerini alarak yapmak gerekir. Yani yolu-yordamınca işi yapmak, kaş yapayım derken göz çıkartmamak gerekir. Niyet iyi olmasına rağmen, belli ki yöntem de bir sorun var!
Bu bağlamda yani, kaldırım taşları ve hafıza, şiir ile ilgili 2 tane bildiğim örneği paylaşmak isterim. Belki faydası olur bundan sonraki çalışmalar için. Her iki örnek de toplumsal farkındalığın ve eğitim durumunun ve okuma yazma seviyesinin bize göre hayli yüksek olduğu bir yerden, Almanya’dan..
İlk örnek Almanya’dan diğer Avrupa ülkelerine de yayılmış bir hafıza çalışması. Stolpersteine adı verilen ve “Tökezleme Taşları” olarak Türkçeye çevrilen bu hafıza çalışması “eylemi”. Pirinç plakalardan oluşan bu taşların üzerinde Nazi rejimi mağdurlarının adı-soyadı, doğum ve ölüm tarihi yer almaktadır. Plakalar mağdur/ların son bulundukları/alındıkları adreslerindeki binalarının önündeki kaldırıma gömülmektedirler. Böylece kaldırımda yürürken aniden karşınıza diğerlerinden farklı bir taş çıkar ve dikkatinizi çeker. Burada amaç o anda o taşa ayağı değen kişiye bir dönem –çoğunluğu Yahudi olan –Nazi mağdurlarını ve rejimin yaptıklarını hatırlatmaktır. Köln’lü sanatçı Gunter Demnig tarafından 1992 yılında korsan olarak başlatılan bu eylem zaman içinde bir toplumsal hatırlama hareketine dönüşür ve tüm Avrupa’ya yayılır. 2013 yılı itibariyle de Nazi rejimden etkilenen Almanya, Avusturya, Macaristan, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Rusya, Hırvatistan, Fransa, Polonya, İtalya, Slovenya, Ukrayna, İsveç, Norveç gibi Avrupa ülkelerindeki çeşitli şehirlerde bu taşların sayısı 43.500e ulaşır. Bugün Avrupa’nın çeşitli şehirlerinin kaldırımlarında aniden karşınıza kaldırım taşından farklı bir taş taş çıkar, metal olması dikkatinizi çeker, durup bakarsınız ve orada bir zamanlar bir(iler)inin yaşadığını ve Nazi rejiminin yaptıklarını hatırlarsınız.(Görsel 2) Daha fazla bilgi için bkz. https://www.stolpersteine.eu/
İkinci örnek şiir ve şehir ile ilgili. Yine Almanya’dan bir şehir. 2025 Avrupa Kültür Başkenti adaylarından Hildesheim’den. 100 bini biraz aşan nüfusu olan fakat “kent” olmanın tüm altyapısına sahip bir şehir. İşte bu şehirde toplumla şiiri buluşturmak için bir çalışma yapılıyor yıllardır. Ünlü-ünsüz şairlere ait şiirler (bütün şiir) şehrin değişik yerlerine “yapıştırılmaktadır”. Otobüs durakları, kilise duvarları ve billboardlar. Kaldırımlarda rastlamadım fakat yoğunluğun olduğu AVM girişlerinde bu şiirler yer almakta. Önünde durup şiiri okuyanları görmek her zaman mümkün. (Görsel 3 ve 4).
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin çalışması her iki örnekten birazına fakat ikisine de denk düşmemektedir. Ve iki yönden de uygun olmamıştır kanımca;
Birincisi Ehmedê Xanê, Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Seydayê Xasî sadece birer şair değildirler, aynı zamanda dönemin birer “alim”idirler;
İkincisi şiirleri, diwanları, beyitleri tasavvufla, inançla, felsefe ile yoğrulmuştur, yüzyıllarca medreselerde ders olarak okutulmuşlardır.
Amacım söz konusu isimleri ve eserlerini “kutsallaştırmak” değil, fakat toplumsal hafıza bunları bu şekilde okumaktadır. Eserlerini okuyan, eserleri üzerinde çalışma yapan, anlamaya çalışanların dediği de budur, toplumsal ve kültürel algı da budur. Unutulmamalıdır ki, sigara kağıdını üzerinde Arapça yazılar var diye öpüp yüksek bir yere koyan; ve Kürtçe gazeteleri kahvaltı sofrası niyetine kullanmamaya özen gösteren bir sosyo-kültürel hafızaya sahip bu toplum. Kaldırımların sürekli bozulduğundan/değiştirildiğinden; kaç kişinin bunların farkında olacağından; farkında olanlardan kaç kişinin bunları okuyabileceğinden bahsetmiyorum bile.
Dolayısıyla da toplumsal hafızanın ve sosyo-kültürel algıyı –bilmeden de olsa- görmezden gelerek onların “beyit”lerini kaldırımlarda “ayak altına” koymak yerine, bir yorumda denildiği gibi park yerlerine, şehrin önemli noktalarında sergilemek ve böylece hatırlatmak, yeni kuşağa aktarmak ve farkındalık yaratmaya çalışmak kanımca amaca yönelik daha uygun bir yol olurdu.
Dil bayramı çerçevesinde veya genel olarak Kürtçeye ilişkin farkındalık yaratılmak ve Kürt Edebiyatının önemli isimleri hatırlanmak ve bugünkü kuşaklara hatırlatılmak isteniliyorsa yapılacak daha güzel ve verimli çalışmalar mutlaka vardır.
Bu vesileyle bir noktayı daha belirtmekte fayda var diye düşünüyorum. Toplumu, kültürü, dili, hafızayı ilgilendiren bir çalışma yapıldığında konu ile ilgili bir ön araştırmanın yapılması/yaptırılması, yukarıda verdiğim iki örnek gibi dünyadaki örneklerinin incelenmesi, konuyla ilgili bilgi sahibi, yazan-çizen-araştıran kişilerin görüşüne başvurulması gerekir ki bu örnekte olduğu gibi olumsuz tepkilerle karşılaşılmasın ve amaç da hasıl olsun.
Doç. Dr. Necat Keskin
Mardin Artuklu Üniversitesi
Öğretim Üyesi
Not: Görsel 1 şu kaynaktan alınmıştır: https://konumtv.com/diyarbakir-buyuksehir-belediyesinin-kurtce-calismasi/; Diğer görseller ise bana aittir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.