Yapıcıoğlu: Öcalan tüm Kürtleri temsil etmiyor, İmralı’ya gitmem

AMİDA HABER - HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, İstanbul'da Zeytinburnu Belediyesi'nin sosyal tesislerinde gerçekleşen toplantıda, gündeme dair birçok konuda açıklamalarda bulundu. TBMM'de, PKK'nin silah bırakma ve fesih kararı sonrası kurulan 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' üyelerinden olan Yapıcıoğlu, İmralı'ya gidip Abdullah Öcalan ile görüşme konusunda, ‘Ben gitmem’ dedi.

TBMM'de kurulan komisyondan bir heyetin İmralı'ya gidip Abdullah Öcalan ile görüşmesi konusundaki soruya yanıt veren Yapıcıoğlu, böyle bir görüşmeden yana olmadıklarını belirtti. Yapıcıoğlu, Abdullah Öcalan'ın tüm Kürtlerin temsilcisi olmadığını söyleyerek, "Öcalan, sadece kendi kurmuş olduğu örgütün temsilcisi olabilir" dedi.

İsrail’in Doha saldırısının detayları: 4 ülke kullanıldı

Yapıcıoğlu: Ben gitmem

Üyesi olduğu Meclis komisyonunun heyet oluşturup İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan ile görüşmesi yönünde karar alması durumunda da "gitmem" diyen Yapıcıoğlu, şunları söyledi:

"Dediğim gibi gidip gitmemiz konusunda muhtemelen komisyon başkanı, komisyon üyelerinin görüşlerine başvuracak ve muhtemelen ileride bir oylama yapılacak. Sonuç itibarıyla bu konuda çağrılan kişilerin kimler olacağına dair Meclis Başkanlığı karar alırken bile tüm siyasi partilerin görüşlerini aldı.

‘Gerekli olmadığını düşünüyoruz’

Bu da yerini alacaktır. Yani biz gerekli olmadığını düşünüyoruz. Ama DEM Parti'nin ısrarını ben anlayabiliyorum. Çünkü başından beri şöyle bir tavır var... Kendilerini bütün bir Kürt halkının temsilcisi olarak pozisyon alma konusunda bir çabaları var. Bu çok yanlış bir adım olur.

‘Öcalan tüm Kürtlerin temsilcisi değildir’

Abdullah Öcalan tüm Kürtlerin temsilcisi değildir. Öcalan, kendi örgütünün ve kendisini öyle kabul edenlerin temsilcisi olabilir. Bunların dışında milyonlarca Kürt var. Şu anda TBMM’de hemen her partiye oy veren Kürt vardır. Yani bu kadar farklı siyasi partilere oy veren, onları kendi temsilcisi gören milyonlarca insandan oluşan bir topluluktan bahsediyoruz. Bir partinin tek başına 'ben hepsinin temsilcisiyim' pozisyonunda olması, kendini öyle görmemesi lazım. Bu tür siyasi hamleler, o pozisyonu elde etme çabasının bir tezahürü olarak değerlendirilebilir.”