Prof. Dr. Ekinci: Kürt kadınları doğurganlıklarına zarar vermesin!

AMİDA HABER - Türkiye’de yıllardır tartışma konusu olan “vajinal” ve “sezaryen” doğum meselesine futbolcular da dahil olunca, kıyamet koptu. Fenerbahçe maçında, Sivasspor oyuncuları, “Normal olan normal doğum” pankartı taşıdı, kadınlar ayaklandı. Hem “normal doğum” tabirine hem de erkeklerin doğum sürecine müdahil olmasına tepkiler büyüdü. Tartışmanın en önemli taraflarından olan jinekologlar en değerli sözü söyledi: “Doğumun nasıl olacağı ile ilgili kararı, kadın ve gebeliğin takibini yapan doktor verir!”
Biz de bu konuyu, Diyarbakır’da yıllardır tüp bebek tedavisi Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenap Ekinci ile konuştuk.
Sezaryen ve vajinal doğum arasında nasıl bir fark var?
Normal doğum, doğum haftasını tamamlamış bebeğin doğum kanalından geçerek dünyaya gelmesidir. Sezaryen ise anne karnının kesilerek rahimden bebeğin alınmasıdır. Normal doğum fizyolojik, sezaryen cerrahi bir işlemdir.
Vajinal doğum neden bu kadar önemseniyor, anne ve bebek için faydası nedir?
Normal doğum sırasında bebeğin akciğerleri açılır, bağışıklık sistemi gelişir. Bebek, fizyolojik olarak gerçekleşir gerçekleşmez de bebek annesinin kucağına veriliyor. Annesi o bebeği görüyor. Anneyle bebek arasında duygusal bağ kurulur. Süt hemen gelir, ilk süt bağışıklık açısından çok değerlidir. Antikorlarımız o dönemde gelişiyor. Normal doğum bu nedenle tercih edilmelidir.
Sezaryen doğumla doğan bebeklerin sayısı azımsanmayacak derecede yüksek. Bu durumda sezaryen doğumlu doğan bebekler ile anne arasında bir bağ kurulmuyor mu?
Kurulur ama zorlaşır. Anesteziyle anne karnı yarılıyor. Anne kendine geliyor mu, gelmiyor mu? Bu hani anestezinin çeşidine bağlı olarak lokal anestezi mi, genel anestezi mi? Bir cerrahi işlem gerçekleşiyor. O ağrılardan ve operasyondan dolayı süt geç başlıyor. Çocuk o süte ulaşamıyor. Anestezi etkisi, ağrı, süt geç gelmesi gibi nedenlerle bu süreç aksar. Mama kullanımına daha çok başvurulur. Cerrahi işlem olması nedeniyle doğal bağlanma süreci gecikir. Sezaryen cerrahi bir operasyondur, normal bir doğum şekli değildir, müdahalelidir.
Hangi durumlarda sezaryen doğum öneriyorsunuz?
İnsanların dilden dile dolaşan bir ağrı fobisi var. Gerçekten de normal doğum ağrılı bir süreçtir. Normal yapabileceğiniz bir doğumun sezaryende endikasyonları vardır. Ters gelen bebek, amniyon sıvısı azalması, annenin doğum yapamayacak durumda olması, tüp bebek gibi kıymetli gebeliklerde sezaryen gerekebilir. Veyahut 40 yaşında evlenmiş bir insanın ilk ve son bebeği, onu riske atmak istemiyor olabilir. Geç evlilik yaşı, planlanan evlilik ve bebek oluşumunda da bu tür tercihler söz konusudur. Onları da makul karşılıyorum. İkinci bir bebek talebi söz konusu değildir. Bebeğini riske atmak istemiyor ve bu ağrılı süreci yaşamak istemiyor. Dolayısıyla planlı bir şekilde hekimler sezaryen doğumu tasarlıyor. Bizim karşı olduğumuz, Sağlık Bakanı önerdiği şey hiçbir sorunu olmayan, genç yaşta çocuğu olacak, insan sırf ağrı korkusuyla ben sezaryenle doğurtmak istiyorum diyerek bunu planlattırması. Biz gereksiz sezaryenlere karşıyız, doğru bulmuyoruz.
Peki buna karar verecek devlet mi hekimler mi yoksa kadının kendisi mi?
Hekim ve hasta birlikte karar verir. Ancak gerekçesiz sezaryen yasaklanmalıdır. Tıbbi endikasyon yoksa planlı sezaryen yapılmamalıdır.
Sizin de dediğimiz gibi vajinal doğum çok sancılı geçiyor, kadın bundan korkuyor. Bir kadını vajinal doğuma nasıl teşvik edeceksiniz?
Türkiye'de normal doğum sürecini yürüten bir prosedür yok. Türkiye’de doğum terapisi yok. Hastalar komplikasyonlarla, yan etkilerle karşılaşmak istemiyor. Sezaryen doğum sonrası yapışıklıklar meydana gelebiliyor. Komplikasyonlar yan etkiler oluşabiliyor. Ama bu hem devletin yaptırımlarının olması lazım hem hekimin tercih etmesi lazım hem de normal doğuma verilen ek ödemenin fazla olması gerekiyor. Bu sistem kurulmalı. Eğitimli ebeler, doğum terapistleri olmalı. Doğuma hazırlık egzersizleri yapılmalı. Normal doğuma teşvik için maddi destek sağlanmalı.
Bazı çocuk hekimleri vajinal doğumda çocukların daha fazla sağlık riskleri ile karşı karşıya kaldıklarını söylüyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Çocuk doğarken baş arasında kafa yapısı arasında sütürler var. Bunlar kıkırdak yapılıdır. Ve çoğu zaman kafa vajinal kanalda sıkışıyor. Ondan da bazı cihazlar kullanılıyor. O da bazen sakatlıklara neden olabiliyor. O kanalda sıkışabiliyor. Orada da kalp atım düşebiliyor. Bu bir güven meselesidir ve bu bir tecrübedir ve eğitimdir. Risk, deneyimsiz kişilerle yapılan doğumlarda artar. Avrupa’da bu oranlar çok düşük çünkü sistem oturmuş. Bizde personel, sistem ve eğitim eksikliği var.
Peki acı çekmek istememek bir kadının hakkı neden değil?
Bir kadının doğurganlığı evrensel hakkıdır. Çünkü siz başka bir insan dünyaya getiriyorsunuz. Bir kadın başka bir varlık dünyaya getiriyor. O kişi de bir birey oluyor ve topluma katılıyor. Bu toplumun geleceğine yön veriyor. Bu dünyayı değiştiriyor, dünyaya etki ediyor. Siz dünyaya etki edecek bir varlık dünyaya getiriyorsunuz. Ve o varlık normal yolla doğurtma göreviniz var. Bir kadın beden hakkıdır. O hakkı istediği şekilde kullanabilir. Ama sonuçta o doğurduğu kişi onun kölesi değildir. Onun üzerinde her türlü tasarrufa sahip bir varlık değildir. Tabii kadının bir beden hakkı olarak da görmek mümkündür. Ama yani doğurganlık sadece kadına ait olan bir hak değildir. Bir de o bebeğin babası da var. O bebeğin en uygun şartlarda, en sağlıklı biçimde doğmasının talep eden bir de baba var. Sadece kadın olarak düşünmemek lazım. Doğum olayı sadece kadınla ilgili bir hak değildir. Bir aile hakkıdır.
Sezaryenle doğan çocuklar şu anda tehlike altında mı?
Tehlike değil ama sezaryen sonrası tekrar doğum zorlaşabilir. Vücut estetiği bozulabilir. Bu da tercih meselesidir. Bu biraz da geç yaşta evlilik sorunudur. Planlanan yani kariyer nedeniyle veyahut başka nedenlerle geç yaşta evlenmeyi tercih eden insanlarda gelişen bir taleptir. Bu talebi de ben normal karşılıyorum. Mesela biz tüm bebeklerimizi mecbur sezeryanle doğuruyoruz. Onu riske atacak bir şans şansımız yok. Çoğu zaman annenin konforunu düşünmeyiz. Bizim için önemli o değerli bebeği doğurtmaktır. Ama gereksiz sezaryenler önlenmelidir.
Vajinal doğum sonrası kadınlarda rahim sarkması ve idrar kaçırma çok oluyor? Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Doğum kanalı zorlamasıyla beraber vajinal yırtıklar, idrar kesesi sarkması olabiliyor. Bu komplikasyonlar var ama bunu düşürmenin yolu eğitimdir. Eğitimli ebelerin olması lazım. Burada bir güvensizlik var. Hekimler doğuma girmiyor. Ebelerin de tecrübeli olması lazım. Normal eğitimli kişiler tarafından yapmadı mı idrar sarkmasına neden olabiliyor. Siz zorladığınız zaman anne karnını hem belini, kemiklerine zarar vermiş oluyorsunuz. Onun da nedeni doğum pratiklerinin yapılmaması. Doğum pratikleri yapıldığı zaman zaten o çapı açıyorsunuz. Onu genişletiyorsunuz. Siz ıkınabildiğiniz zaman birinizin karnınıza bastırmasına gerek kalmıyor. Hazırlıklı maça çıkıyorsunuz. Antrenmansız çıktığınız zaman sakatlanırsınız. Doğru hazırlık ve tecrübeli ekiplerle bu komplikasyonlar en aza indirilebilir.
Hekim ve hasta bu süreçte karşı karşıya gelebilir mi?
Gerekçesiz sezaryen ya da gerekçesiz normal doğum yapılırsa davalar açılabilir. Ama tıbbi gerekçeler varsa hekimin sorumluluğu olmaz.
Temel önerileriniz nelerdir?
Hekimler normal doğuma teşvik edilmeli. Normal doğumda ek ödeme artırılmalı. Doğum terapileri yaygınlaştırılmalı. Doğum eğitimi zorunlu hale gelmeli. Doğum sertifikası sistemi kurulmalı. Avrupa’daki gibi doğuma hazırlık egzersizleri yapılmalı. Eşle birlikte terapiye katılım sağlanmalı.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Kürt kadınları geleneklerine dönmeli. Doğurganlıklarına zarar vermemeliler. Doğum doğal bir süreçtir, eğitim ve destekle sağlıklı şekilde gerçekleşebilir.
Şunu sormadan bitirmek istemiyorum. Ben “vajinal doğum” siz “normal doğum” dediniz. Özel bir nedeni var mı?
Vajinal doğum tıbbi bir terim. Herkesin anlayabilmesi için “normal doğum” terimini kullanmayı tercih ediyoruz. Başka bir nedeni yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.