Diyarbakır Kulp'ta köylüler HES için yürüdü

AMİDA HABER- Açıklama öncesi Sindê mahallesinden yola çıkan kitle, Sindê köprüsüne kadar yürüyüş düzenlendi.
Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Başkanı Ahmet İnan, Zorê Çayı ve etrafındaki yaşamı yok edecek projenin, doğaya geri dönüşü mümkün olmayan zararlar vereceğini söyledi.
"Zorlama bir karar verilmiştir"
ÇED raporunun bir bütün olarak sakat olduğunu vurgulayan İnan, şöyle konuştu:
"Daha önce mahkeme kararıyla iptal edilmesine rağmen, şirketin 2009/7 sayılı genelge kapsamında komple sakat olan ve revizeye imkan vermeyen ÇED raporunu hukuksuzca revize etmesiyle, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde yeniden dava süreci başlamıştı. İkinci davada yapılan keşfin ardından oluşturulan bilirkişi raporunda; ilgili baraj projesinin su kaynaklarını, üretimi ve yaban hayatı yok edeceği çok net bir şekilde belirtilmişti. Fakat bu bilirkişi heyeti şaibeli bir şekilde değiştirilerek, bu sefer sermaye lehine taraflı ve bilimsel temelden uzak bir bilir kişi raporu oluşturuldu. Doğanın ve yaşamın aleyhine zorlama bir karar verilmiştir."
Bu kararı Danıştay 4. Daire Başkanlığı’nda temyiz ettiklerini söyleyen İnan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dicle Havzasının kirletilmemiş ender doğal alanlarından biri olan Sason çileğinin, balının, cevizinin üretildiği ve doğal hayvancılığın yapıldığı Zorê Vadisi’nde, suyun; beton duvarlar arasına hapsedilerek yaşamın yok edilmesi bir eko kırımdır. Bu eko kırım projesi hayata geçerse bin dönüm mutlak tarım arazisi, 4 bin dönüm orman alanı yok olacak ve birçok köy boşaltılacaktır. Zaten bu havzanın etrafı Farqîn barajı ve başka birçok barajla kuşatılmıştır. Yani Zorê çayı ve etrafı, bu havzadaki yaban hayatın ve su ekosisteminin tek sığınma alanıdır. Burada yaşamı, talancılara peşkeş çektirtmeyeceğimizi ve yaşam alanlarımızı terk etmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”
"Talan edilmesine izin vermeyeceğiz"
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren’ de şunları söyledi:
“Onların tek amacı doğamızı talan etmek değil, aynı zamanda tarihimizi, dilimizi, kültürümüzü ve yaşam alanlarımızı talan ediyorlar. Bizleri buradan göç ettirmek istiyorlar. Bir kaç şirket Zengin olsun diye topraklarımızdan vazgeçmeyiz. Sonuna kadar direniriz. Bir yandan barış istiyorlar diğer yandan Kürdistan'ın doğasına saldırıyorlar. Eğer gerçekte barış istiyorsanız önce Kürdistan doğasını talan etmeyi bırakacaksınız. Biz doğamızı, yaşamımız ve kültürümüzü savunmak için dün direndik bugün de direniyoruz, yarın da direneceğiz. Şirketlerin kendi menfaatleri için yaşamımızın talan edilmesine izin vermeyeceğiz”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.