Diyarbakır surları, Çin seddine rakip mi?

AMİDA HABER - Mezopotamya’nın kadim coğrafyasında, binlerce yıl öncesine dayanan bir yapı hâlâ dimdik ayakta duruyor: Diyarbakır Surları. Yaklaşık 5.5 kilometre uzunluğundaki bu görkemli yapı, sadece bir savunma hattı değil; aynı zamanda taşlara kazınmış bir medeniyet arşivi. Surların ilk temelleri M.Ö. 3000’li yıllarda atılmış; bugünkü görünümünü ise Bizans İmparatoru II. Constantius döneminde, M.S. 349 yılında kazanmış.
Her taş bir alfabe, her burç bir tarih
Diyarbakır Surları, sadece askeri amaçla inşa edilmedi. Aynı zamanda kentin çok dilli, çok kültürlü tarihine tanıklık eden bir açık hava müzesi gibi. 82 burçla donatılmış surlar, üzerlerinde Süryanice, Grekçe, Ermenice ve Arapça yazıtlar, mitolojik figürler, kabartmalar ve benzersiz motifler taşıyor. Bu eşsiz detaylar, sadece Diyarbakır’ın değil, insanlığın ortak belleğinde yer tutuyor.
Çin Seddi: Uzun ama eksik bir hafıza
Uzunluğu yaklaşık 21 bin kilometreyi bulan Çin Seddi, fiziksel büyüklük açısından rakipsiz olsa da, zaman içinde büyük bölümü tahrip olmuş durumda. Bugün ayakta kalan kısımların çoğu Ming Hanedanlığı dönemine ait restorasyon bölümleri. Çin Seddi, imparatorluk sınırlarını korumak amacıyla inşa edilirken, Diyarbakır Surları bir kentin ruhunu ve hafızasını temsil ediyor
Diyarbakır Surları ile Çin Seddi arasındaki farklar yalnızca uzunlukla sınırlı değil. Diyarbakır Surları, yaklaşık 5.5 kilometre uzunluğunda olup M.Ö. 3000’lerden M.S. 4. yüzyıla kadar uzanan çok katmanlı bir geçmişe sahiptir. İnşasında siyah bazalt taşı kullanılmış olan bu yapı, hem savunma amacı hem de kültürel kimlik taşıyıcısı olarak inşa edilmiştir. Buna karşılık Çin Seddi, yaklaşık 21 bin kilometrelik uzunluğuyla dikkat çekerken; büyük kısmı zamanla yıkılmış ya da aşınmış, ayakta kalan bölümleri ise çoğunlukla Ming Hanedanlığı döneminde restore edilmiştir. Çin Seddi, imparatorluk sınırlarını korumaya yönelik bir yapı olarak planlanmış, toprak, taş ve tuğla gibi çeşitli malzemelerle inşa edilmiştir. Diyarbakır Surları 2015 yılında, Çin Seddi ise 1987 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıştır. Bugün Diyarbakır Surları büyük ölçüde korunmuşken, Çin Seddi’nin önemli bölümleri zamanla yok olmuştur.
UNESCO tescilli miras
2015 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, sadece Türkiye’nin değil, insanlık tarihinin ortak değerleri arasında yer alıyor. Bu yapı, çokkültürlü yaşamın, kent hafızasının ve direncin sembolü olarak Diyarbakır’dan dünyaya mesaj vermeye devam ediyor.
Diyarbakır surları yerinde duruyor
Diyarbakır surları, sadece bazalt taşlardan oluşan bir yapı değil. Her bir taşı, bu kentin direnişini, çoğulculuğunu, inançlarını ve birlikte yaşam tecrübesini anlatıyor. Ayakta kalmasının ardında yalnızca mimari değil, halkın sahiplendiği bir tarih ve kimlik yatıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.