Diyarbakır’daki eğitim kurumları kepenk kapatma kararı aldı
AMİDA HABER – Diyarbakır’da faaliyet gösteren 166 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin temsilcileri, haklarındaki iddialar ve yaşadıkları ekonomik zorluklara tepki olarak bir günlük eğitimi durdurma kararı aldı.
Diyarbakır’daki Rehabilitasyon Merkezlerinden acil çözüm çağrısı
Diyarbakır'da yaklaşık 20 yıldır 25 bin özel gereksinimli bireyin ve ailelerinin özel eğitimini 4.500 personel ile veren özel eğitim kurumlarının temscilcileri Diclekent 90'lar kafe önünde toplandı. Ardından yürüyüşe geçen kitle Kayapınar ilçesi Diclekent Villaları önünde ortak basın açıklaması yaptı.
166 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin yaptığı ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Öncelikle, Bolu’daki otel yangınında yaşamını yitiren 79 kişiye Allah’tan rahmet, ailelerine sabır; yaralananlara acil şifalar diliyoruz. Ülkemizde gözyaşının acının ve hukuksuzluğun son bulduğu günlerin yakın olmasını umuyoruz.
Bizler Diyarbakır ilimizde faaliyet gösteren 166 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin temsilcileri olarak, yaklaşık 25 bin özel gereksinimli bireyin ve ailelerinin özel eğitimini üstlenmiş 4.500 personel ile kamunun büyük bir yükünü üstlenmiş kuruluşlarız. Türkiye genelinde bu sayı 3300 kurum, yaklaşık 550.000 öğrenci ve 60.000 personel ile kocaman bir aileyiz.
Devlet yalnızca eğitim masrafını karşılıyor
Kurumlarımız, öğrencilerin hastane işlemleri, raporlaştırma süreçleri, servis giderleri gibi eğitim dışındaki tüm masrafları tamamen kendi kaynaklarıyla karşılamakta; devlet ise yalnızca kurum içindeki eğitim masraflarını karşılamaktadır.
20 yılı aşkın bir süredir eğitim ve destek hizmetleri sunan kurumlarımız, engelli bireylerin ve ailelerinin hayatında büyük bir fark yaratmaktadır. Ayrıca, devletin maliyetlerini azaltarak kamu kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlamaktadır. Ancak mevcut koşullar altında, bu hizmeti sürdürmek giderek imkânsız hale gelmektedir. Bu sorunun çözümü, yalnızca kurumların değil; öğrencilerin, ailelerin ve personellerin de mağduriyetini giderecektir.
Acilen mevzuat düzenlemeleri yapılmalı
2005 yılında bir öğrenci için ödenen aylık özel eğitim ödemesi bir asgari ücret miktarı kadar iken, 2024 yılında bir öğrenci için ödenen tutar asgari ücretin üçte birine tekabül etmektedir. Yani oransal olarak 70% erimiştir. Bu durum kurumlarımızı ağır bir ekonomik tablo ile karşı karşıya bırakmıştır. Personel, akaryakıt, kira, kırtasiye, eğitim materyali, ısınma, elektrik, gıda vb. kalemlerde öngörülemeyen artışlar olmuştur. Sadece kamunun aktardığı kaynakla hizmeti sürdürme zorunluluğumuz dikkate alındığında çok ivedi olarak gerekli mevzuat düzenlemeleri ile bir öğrenci için ödenen tutar asgari ücretin en az 50% sine sabitlenmelidir. Ancak bu şekilde kurumların maddi yönden geleceği öngörülebilir düzeye getirilmiş olacaktır.
Resmi okullarda ya da özel okullarda öğrencilerin devamsızlığı ödenek kaybına neden olmazken, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde öğrencinin herhangi bir sebeple eğitime gelememesi durumunda, o gün için hiçbir ödenek yatırılmamaktadır.
Ödenek kesintileri bizi zor durumda bırakıyor
Öğrenci gelmese bile kurumlar açık, personeller hazır ve servisler güzergâhlarında çalışmaya devam etmektedir. Ancak buna rağmen ödenek kesintileri, kurumları finansal olarak zor durumda bırakmaktadır.
Ödeneklerin yetersizliği nedeniyle personellere hak ettikleri maaşların ödenememesi, iş barışını bozmaktadır. Ayrıca öğrenciler de eğitim sürekliliğinin sağlanamaması nedeniyle mağdur olmaktadır.
Bunlara yönetmelik ve mevzuattaki boşluklardan dolayı oluşan pratik zorluklar da eklendiğinde sektörün sürdürülebilirliği gittikçe zorlaşmaktadır.
Sektörün Türkiye genelinde yaşadığı bu gibi benzer problemlere rağmen biz Diyarbakır’daki kurum temsilcileri olarak kurumlarımızı bugüne taşırken ayrıca bir çok farklı zorluk ve keyfi uygulama ile karşı karşıya kalmaktayız daha önceki basın açıklamamamızda bu durumu izah etmemize rağmen problemlerimiz halen devam etmekte milli eğitim müdürlüğü idarecilerinin keyfi uygulamaları Çifte standartları hiçbir ilde olmayan çapraz denetim ve usulsüz cezalar bizleri ayrıca bu işi yapmaktan artık bıktırma sürecine getirmiştir. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bizler bu hukuk tanımayan il ve ilçe milli eğitim idarecilerinden şikayetçiyiz.
Diyarbakır’da Milli Eğitim’e tepki: Karara uyulmuyor
Kurumlarımıza keyfi hukuksuz ve hiçbir ilde olmayan Çifte standart ve keyfi uygulamalarının sonucu olarak onlarca ceza yazılmıştır ve bu cezaların mahkemeye verilenlerinin tamamı mahkemeler tarafından iptal edilmiştir. Buna rağmen idareciler ve istismarcı çevreler yönetmeliğe göre bir sonraki cezada kurumun kapatılacağını bildiğinden dolayı bu durumu bir tehdit olarak kullanmakta, denetimlerde bir standart oluşturmayıp keyfi ve değişken uygulamalarla ekmek teknemizi sürekli kapatmakla tehdit etmektedirler.
Ağır cezalara maruz kalıyoruz
Milli eğitim idarecilerinin yaklaşımı çalışma usulümüzde hiçbir fark olmamasına rağmen diğer illere kıyasla kurumları ağır cezalara, hukuksuz yaptırımlara ve hatta kapatma cezalarına maruz bırakma üzerinedir. Sektörümüzün karşı karşıya kaldığı çifte standartlar, keyfi uygulamalar ve yerel yöneticilerin kişisel ihtirasları, ve kendi içindeki hesaplaşmaları kurumlarımızı giderek daha zor bir duruma sokmaktadır.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün sergilediği keyfi ve adaletsiz tutumlar, yalnızca kurumlarımızı değil, öğrencilerimizi, ailelerini ve binlerce çalışanımızı derinden etkilemektedir. Diyarbakır’da birçok rehabilitasyon merkezimiz, bu baskılar nedeniyle kapanmış veya kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, yalnızca eğitim hizmetine erişimi engellemekle kalmamakta, aynı zamanda binlerce çalışanın işini kaybetmesine ve ailelerinin mağduriyetine yol açmaktadır.
Bize karşı adil olmayan yaklaşım var
Rehabilitasyon sektörü, diğer eğitim kurumlarıyla aynı düzeyde desteklenmeyi hak ederken, ne yazık ki çifte standartlar ve haksız rekabet koşullarıyla karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu yaklaşım, hem bölge ekonomisini olumsuz etkilemekte hem de toplumun en hassas kesimlerinin eğitim hakkını gasp etmektedir. Sektörümüz, Diyarbakır gibi kadim bir şehirde, toplumsal kalkınmanın önemli bir taşıyıcısı iken, böylesine adaletsiz bir yaklaşımla karşılaşmayı asla hak etmemektedir.
Çalışanlarımız, her gün büyük bir özveriyle hizmet vermekte, eğitim alan öğrencilerimize ve ailelerine umut olmaktadır. Ancak bu çalışanlarımızın emeği, yaşanan çifte standartlar nedeniyle hiçe sayılmaktadır. Bizler, çalışanlarımızın alın terine ve haklarına sahip çıkmaya kararlıyız.
Rehabilitasyon hizmeti toplumsal bir hizmettir
Bu noktada, tüm yetkililerden adaletli, eşitlik temelli ve hakkaniyetli bir yaklaşım bekliyoruz. Bu mücadelede yalnız olmadığımızı biliyoruz; hizmet sunduğumuz öğrencilerimizin, ailelerinin ve kamuoyunun desteği bizlere güç vermektedir. Eğitim ve rehabilitasyon hizmeti, yalnızca sektörel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir.
Bu hizmetin devamlılığı için siz değerli kamuoyunu yanımızda görmek, birlikte daha güçlü bir ses olmak istiyoruz. İnancımız odur ki, toplumsal vicdanın sesi her zaman hakkaniyetin yanında olacaktır. Bu çağrımıza kulak verilmesini, sektörde yaşanan adaletsizliklerin bir an önce giderilmesini umut ediyor ve talep ediyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.