Asrın felaketinin ardından kalan dramlar!

Asrın felaketinin ardından kalan dramlar!
Engin ÖZTÜRK- Nurullah ERGÜN- ÖZEL HABERMerkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan ve 10 ili etkileyen depremlerde yıkılan ve 101 kişinin cansız bedenine ulaşılan Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi’nde...

Engin ÖZTÜRK- Nurullah ERGÜN- ÖZEL HABER

Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan ve 10 ili etkileyen depremlerde yıkılan ve 101 kişinin cansız bedenine ulaşılan Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi’nde bulunan Yoldaş Apartmanı’nın enkazından aile dramları çıkıyor.

AİLE REİSİ VE ASKERLİĞİNİ BİTİRMİŞ EVLATLARINI YİTİRDİLER

Yoldaş Apartmanının 8. kat 30 numaralı dairesinde ikamet eden Cengiz ailesi, aile reisleri ve 22 yaşında askerliğini yeni bitirmiş evlatlarını yitirirken, ailenin maddi yükünü çeken evin büyük erkeğinin de bir kolunun kopmasıyla ciddi sarsıldı. 

MUTLULUK SADECE RESİMLERDE KALDI

Depremden hemen birkaç gün önce bir araya gelen ve mutluluk anlarını çektikleri aile fotoğraflarıyla ölümsüzleştiren aile, şimdi her şeye rağmen yaşamlarını sürdürdükleri geçici konakları olan öğrenci evindeki tek odalarında sık sık birbirlerine sarılarak manevi destek olmaya, yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Ailenin tek avuntuları ise o mutlu birlikteliğin olduğu günlerde çekilen resimler. 

ZORLUKLARI GÖĞÜSLEYEREK AİLENİN BAŞINA GEÇTİ

Bütün bu zorlukları göğüsleyen ve ailenin başına geçen anne 68 yaşındaki Makbule Cengiz yaşadığı korku dolu anları ve yitirdiği eşi ve çocuğunun ardından ailesini bir arada tutmaya çalışıyor. Her gece birbirine sarılarak uyumaya çalışan aile psikolojik desteğe de büyük ihtiyaç duyuyor. 6 Şubat 2023 saat 04,17’yi gözyaşları içerisinde anlatan anne Cengiz, “Biz eşim çocuklar hepimiz uykudaydık. Yerin sallandığını hissettim. Gözümü açtığımda kızım antrede idi. Bağırdı anne çabuk kalk deprem oluyor. Uyandığımda o kadar şiddetli sarsıntı vardı ki ayağa kalkamıyordum. Deprem durdu, biz kalktık eşim ve çocuklarım hepsi kapılardaydı, ayaktaydılar. Aşağı tam inecektik, eşim dedi deprem durmuş, biraz bekleriz öyle gideriz. Sonra kolu kesilen oğlum dedi baba hepiniz inin bizde geleceğiz. İndik onlar da arkamızdan gelecekti. Ben indim kızım ve oğlum kurtuldu, ben enkazın altında kaldım. 4 saat enkaz altında kaldım. Beni çıkardıklarında dediler ki saat 7:30. Yıkıma binanın kapı dışında yakalandım” dedi.

“YAŞADIĞIM ŞEYİN RÜYA OLMASI İÇİN DUA ETTİM”

Yaşadığı şeyin bir rüya olması için dua ettiğini belirten Makbule Cengiz, “Binanın tam dışına çıkmıştım ki bina çöktü. Ben zannettim ki benim yan tarafım üstüme çöktü. Beni çıkardıklarında fark ettim ki bizim bina çökmüş. 8. Katta biz oturuyorduk.

Yerle bir oldu bina. 9 katlı idi ama 2 katlı gibi görünüyordu. Çok ufalmıştı. Toz toprak olmuştu. Ben zannettim ki rüyadır, uykudayım, rüyadır geçer. Yaşadığı şeyin bir rüya olması için dua ettim” diye konuştu.

“BAĞIRMA SESLERİ İMDAT SESLERİ GELİYORDU”

“Bağırma sesleri geliyordu, teyze diyenler vardı. İmdat beni kurtarın diyenler vardı. Baya çok ses geliyordu ama uzaktan geliyordu” diyen Cengiz sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

“Benim arkamda bir çocuk vefat etmişti herhalde. Su borusu patlamıştı, su onun üzerine gelince benim üzerimdeki tozlar kalktı ama betonlar kaldı. Küçücük bir ışık gibi görüyordum. Bağırmaya çalıştım, Allah razı olsun beni kurtardıklarında dediler saat 7 buçuk. Tam 3 buçuk saatim geçmişti orada. Etrafıma baktım, benim binam değil sandım. Baktım ki benim binam yıkılmış. Eşim içerisinde vefat etmişti, oğlum 22 yaşında Murat, geçen sene askerden gelmişti o da vefat etti. Benim 30 yaşındaki oğlumun kolu kesildi. 2, 3 gün hastanede idi, kolu kesilmez sandık. İçinde iç kanama varmış. Kesti doktorlar. Bana bu oğlumun derdi her iki vefat olayından daha ağır geliyor” diye ifade etti. 

“SESİMİ DUYURMAK İSTİYORUM”

Sesini duyurmak istediğini kaydeden Makbule Cengiz, “Sesimi duyurmak istiyorum. Bana yardım etsinler. En çok da yaralı oğluma yardım istiyorum. 4-5 gün çadırda parktaydık. Millet gelip gidiyordu. Birinin evine gittik, oğlumu oraya getirdik enfeksiyon kapmasın diye. Bir tanıdığın eviydi, öğrenci evi gibi. Ölüm hücreleri zarar görmesin diye, enfeksiyon kapmasın diye ‘burada kalın’ dediler. Dedim kolunu kaybettik bari onu kaybetmeyelim. Geçici olarak bir hafta 10 gündür buradayız. Ne evim var, sizin evinizde ne varsa benim evimde de o vardı. Ev yok eşya yok, en çok oğluma yardım istiyorum. Allah herkesten razı olsun, bütün dünyaya sesleniyorum, bize el atsınlar. Dünya malında gözüm yok, isteğim budur. Kızımın oğlumun geçici de olsa çalışmasını istiyorum. Ama en çok da oğlum Osman’ın kolu için yardım istiyorum. Bir iş insanı olsun,  hayırsever olsun. Oğlumun enfeksiyon riski devam ediyor. Çadır ve konteyner gibi yerlerde oğlumun kalması riskli. Kolunu kestiler, bacağından büyük bir parça alıp koluna takmışlar. Hem yara hem kol yok. Nede yatak var üstünde yatsın diye. Yani çadırlarda yaşayamaz o enfeksiyon kapar. Eşim gitti, Murat’ım gitti. 22 yaşındaydı. Daha geçen sene askerden geldi” dedi.

“UMUDUMU KESMEDİM, BİR IŞIK BEKLİYORUM”

Manevi olarak yıkık durumda olduklarını maddi olarak da yetersiz kaldıklarını anlatan Anne Cengiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “Bu saatten sonra hiç olmazsa kalan aile üyelerini bir araya toplamak istiyorum. Aramızda otursun. Zaten kol, geçici koldur. Hiç olmazsa bir.. Kafam allak bullak olmuş ne diyeceğimi bilmiyorum. Suriyelilere, bütün dünyaya yardım ediyorlar, bana da yardım etsin. Bana da el atsın. Bütün çocuklarım askerlik görevlerini yaptılar. İşsizler, Osman hadi yerdedir. Bu saatten sonra kalkıp ne iş yapacak. Cumhurbaşkanına sesleniyorum, Suriyelilere, bütün dünyaya yardım ettiğin gibi benim aileme de yardım et. Bütün yardımseverlere sesleniyorum. Bana el atsınlar yardım etsinler. Oğluma yardım etsinler. Umudumu kesmedim, Bir ışık bekliyorum” şeklinde konuştu.

ADETA DÜNYASI BAŞINA YIKILDI

Depremden dakikalar önce Yoldaş apartmanının yan tarafındaki binada ikamet eden ablası ve yeğenlerinin son durumlarını görmek üzere evden ayrılan evin küçük oğlu Mehmet Cengiz, ablası ve ailesinin iyi olduğunu öğrenip geri döndüğünde dünyası başına yıkıldı. Annesi, babası, iki ağabeyi ve kız kardeşinin yaşadığı 9 katlı bina gözlerinin önünde yerle bir olurken, o anları, “Dondum kaldım, kıyamet koptu zannettim” diyerek özetleyen Mehmet Cengiz, bozulan psikolojisiyle bir yandan ailesinin her türlü işine koştururken diğer yandan ailesinin tek maddi kaynağı olarak verilen görevi yerine getirmeye çalışacak. Kaymakamlığın geçici olarak istihdam ettiği Cengiz, geride kalan ailenin yükünü sırtlamak zorunda.

“HEPİMİZ O KORKUNÇ SALLANTI İLE UYANDIK”

Yaşadığı anlarla ilgili olarak Cengiz şunları söyledi; “Yoldaş apartmanının 8’nci katında oturuyorduk. Deprem anında hepimiz uyuyorduk ve o korkunç sallantı ile uyandık. Babam, annem, abim, kardeşim ve ablam hepimiz evdeydik. O an hepimiz yan yana gelip oturup sallantının durmasını bekledik. Durduğu gibi ben aşağı indim ablama yetişmek için, çünkü; çocukları küçük olduğu için ben ona yetişmeye çalıştım. Bizimkilere de aşağıya inin dedim.

“KIYAMET KOPTU ZANNETTİM”

Aşağı indiğimde bizim binanın alt bölümünde atölye var, zeminde. Duvarların hepsinin yıkıldığını gördüm, hepsi aşağıdaydı. Ağabeyimi aradım duvarların yıkıldığını söyledim, aşağı inin dedim. Tamam dediler, ablamın yanına yetiştim. Birkaç dakika geçti. Binaya doğru geldiğim gibi bina o sırada aşağı indi. 9 katlı bina gözlerimin içinde içerisinde babam annem kardeşim abim varken yerle bir oldu. O toz dumanın içerisinde dondum kaldım, kıyamet koptu zannettim. Babam ve erkek kardeşim vefat etti. Ağabeyimi 12 saat sonra çıkardılar. Kolunu kestiler. Annemin de göğüs kemiğinde kırık var. 3,4 saat sonra çıkardılar enkazdan”

“HASTENEDE, CAMİDE, PARKTA KALDIK”

Bir süre hastanede, halk eğitim merkezinde ve parkta kaldıklarını anlatan Mehmet Cengiz, devletten kendilerine başta barınma olmak üzere yaşamlarını sürdürmeleri için yardımda bulunmasını istedi. Cengiz, “Camilerde, abimin evinde kaldık. Denetimde orası az hasarlı olduğu için hepimiz oraya gittik. 10 gün kadar orada kaldık. Bizim bir akraba bu evi bize önerdi bir süre burada kalacağız. Şuan buradayız, yardım bekliyoruz. Kaymakamlık bana 6 aylık bir süre için iş verdiler. İşkur üzerinden. Ona gideceğim. Bir iki hafta kendini toparlayıp gel dediler. Yetmiyor bize, ağabeyim zaten artık çalışamaz. Birilerinin çalışması lazım, ablamın da çalışması lazım. Çünkü yetmiyor bize. Ben, annem, ağabeyim, ablam, kardeşim 5 kişiyiz. Bu ev geçici bir ev, öğrenci evi ve bu evin sadece bir odasını geçici kullanıyoruz. 

“DEVLETİMİZDEN BİZE EL UZATMALARINI BEKLİYORUZ”

Ağabeyimin durumundan dolayı çadır ve konteyner kentte de kalmayız. En kotu bir ev olsa, oraya yerleşmemiz lazım. Oraya temiz bir yatak ve protez kol yardımını istiyoruz devletten. Aldığım maaş kiraya yetmez. Kiralara bakarsan hepsi bayağı yükseldi. Ben asgari ücret alıp hem aileye bakıp hem kira ödemem mümkün değil, kaldı ki işim de geçici. Ağabeyime protez için yardım bekliyorum. Yerleşebileceğimiz bir ev olsun istiyoruz. Yani başta devletimizden hayırsever insanlarımızdan bize el uzatmalarını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.