DEM’in Diyarbakır adayından ‘ithal bürokratlara’: Geldiğiniz yere gidin!

DEM’in Diyarbakır adayından ‘ithal bürokratlara’: Geldiğiniz yere gidin!
DEM Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Doğan Hatun, kayyım döneminde belediyede daire müdürü, yönetici olarak görevlendirilen ve il dışından getirilen bürokratlara seslendi: Sizinle çalışmayacağız, geldiğiniz yere gidin!

AMİDA HABER- Seçimlere sadece 12 gün kaldı. Diyarbakır’da seçim çalışmalarında son çeyreğe girildi. DEM Parti’nin Diyarbakır Büyükşehir Eş Başkan Adayı Doğan Hatun, gündüz seçim çalışmalarının yoğunluğundan dolayı gece 21.00’da konuğumuz oldu. Kentteki her seçmene temas ettiklerini söyleyen Hatun ile DEM’in Diyarbakır hedefini, kayyımlardan devralacakları belediyede ne yapacaklarını konuştuk.

Seçime az bir zaman kaldı, nasıl gidiyor çalışmalar?

Ülke genelinde ciddi bir seçim atmosferi yok aslında. Sadece bizim kentimizde değil, ülke genelinde de böyle. Sadece biraz İstanbul’da İmamoğlu ile Murat Kurum arasında bir çekişme geçiyor ama bu da ülkenin bütününe sirayet etmiyor maalesef. Biz ağırlığımızı kırsal ilçelere ve köylere verdik, oralara gittiğimizde oradaki insanlarda bir heyecan var. Bizi karşılamaları çok coşkulu oluyor. Ama genel anlamda biraz siyasete karşı bir ümitsizlik var. En başat sorun maalesef ekonomik kriz. Ekonomik krizin insanlar üzerinde yarattığı buhran maalesef ülke genelini demoralize ediyor.

dogan-hatun.jpg

Ziyaretlerde insanlar iş mi itiyor, politik sorunlarla ilgili talepler mi öne çıkıyor?

Şunu söyleyeyim, belki evinde çorbası bile pişmiyor, ama bunu bize söylemiyor. Şu cümleyi kullanıyor. “31 Mart'tan sonra konuşacağız, siz şimdilik bu kenti bu kayyumlardan kurtarın, irademizi geri alın biz başka bir şey istemiyoruz. Ama bu ekonomik krizi, yoksulluk hikayesini 31 Mart'tan sonra konuşacağız” diyorlar.

2019 seçimlerinde Selçuk Mızraklı yüzde 63 oyla seçilmişti. Sizin hedefiniz ne?

Serra başkanla (Eş Başkan Adayı Serra Bucak) bunu konuşuyoruz. “Önümüze bir hedef koyalım. Kendi seçim propagandamızı da enerjimizi de ona göre planlayalım” diye. Serra Başkan diyor “yüzde 70'i aşmamız lazım”. Ben de diyorum “yüzde 68'de kalırız.” Serra başkan ısrarla “yok yüzde70 alalım” diyor. Ara ara böyle küçük espriler yapıyoruz ama hedefimiz büyük elbette ki. Selçuk başkanın gerisine düşmememiz gerekiyor, bunun farkındayız. Ben düşmeyeceğimize de inanıyorum açık söyleyeyim. Kayyuma karşı bu kentte muazzam bir öfke var.

dogan-hatun3.jpg

2019’da 17 ilçenin 3’ünü AK Parti aldı, bu seçimlerde ilçelerdeki tablo nasıl olur?

Elbette ki gönlümüz bir bütününü alarak, 17'de 17 yapmak. Ama realite maalesef böyle değil. Mesela Çüngüş, Çermik uzun yıllardır hiç kazanamadığımız bir yer. İlk defa oraya da yoğun bir emek sarf ediyoruz. Dikkatinizi çekerse şehir merkezinden çok kırsal ilçelerimizin tamamına partimiz üst noktada bir seferberlik ilan etmiş ve böyle bir tempoyla çalışıyoruz. Şehir merkezinde akşamları daha çok çalışıyoruz. Mahallelerde halk buluşmaları, ev gezmeleri, ansızın kapıyı çalıp içeri girme vesaire bu şekilde yoğun bir tempoyla çalışıyoruz.

Bir röportajınızda belediyenin önünü yıkayacağım demiştiniz. Gerçekten su ile yıkayacak mısınız?

Evet gerçekten yıkayacağım. Ama yıkamaktaki kastım, kayyım zihniyetidir. Çüngüş’teki ziyaretimizde bir esnaf bana süpürge hediye etti. O amcayı da kırmayacağız, o süpürge ile sembolik bir şekilde yıkayacağız.

Diyarbakır iki dönemdir kayyumla yönetiliyor. Birçok daire müdürü, üst yöneticiler, kadrolar dışarıdan getirildi. Siz ve Serra Hanım iş başına geldiğinde, bu daire müdürleri ile ilgili nasıl bir yol izleyeceksiniz?

dogan-hatun2-001.jpg

Belediyenin bürokratları hepsi birer kadrolu memur, işten çıkartma gibi bir lüksümüz söz konusu değil. Ama biz şunu söylüyoruz. Neticede kayyım, Kürt halkının iradesine atanmış bir şeydir. Bu kentte binlerce suç işlemişler, görevlerini kötüye kullanmışlar ve yolsuzluklara bulaşmışlar. Biz bunları somut olarak tespit edip mahkeme önünde süreçlerini değerlendireceğiz. Bizim yönetim kadememizde hiçbir şekilde olmayacaklar. Kendilerine şöyle bir öneride bulunabilirim: Geldiğiniz yere geri gidin, biz sizinle çalışmayacağız. Ama onurlu bireyse, kendi imkanlarıyla belediyeye girmişse, çalışıyorsa, bu halka karşı bir suç işlememişse, görevini kötüye kullanmamışsa, yolsuzlukta ismi yoksa, niye çalışmasın. Biz birey olarak hiçbirini de tanımayız. Yani bir kinimiz, öfkemiz de yok.

Tam bu noktada şunu sorayım. Kayyum geldiğinde, yüzlerce kişi işten çıkarıldı. Siz görevi devraldığınızda, işten çıkarılan insanlarla ilgili nasıl bir formül bulacaksınız?

Belediye bütçesinin yüzde 35'i personel maaşına ayrılabiliyor. KHK ile atılıp, kazanıp işe başlatılmayan yüzlerce arkadaşımız var. Onların önünde hiçbir engel yok. Geldiğimiz gibi startımızı vereceğiz. İşe alacağız, tazminatları neyse hepsini de bir bir ödeyeceğiz. KHK ile atılan ve geri gelmeyen arkadaşlar için nasıl çalışabilirler, alternatifi arayacağız. Neticede, hepsi yıllarca bu kentte değer üreten, kendi kültürü, toplumu için hizmet eden insanlar ve muazzam emekleri de var. Bu arkadaşlara karşı bir şey üretmemek, başta o arkadaşların kendisine, sonra kendi partimize ve bu topluma karşı benim nezdimde bir suçtur.

Dengeyi nasıl kuracaksınız, mesela kayyımda o işten çıkarılanların yerini yeni kadrolarla doldurdu. Siz onları çıkarıp, onları mı alacaksınız?

Kaç personel var, nerede çalışıyor, resmi kadrosu var mıdır, sözleşmelidir, taşeron işçi midir? Tam anlamıyla bir ARGE’miz yok, var aslında ama bu son süreçle ilgili komisyonlar çalışıyor. Bunun bir hazırlığı var. Elbette ki, işçi, emekçiye karşı bir refleksimiz söz konusu bile olamaz. Görevi kötüye kullanılmamışsa, bu topluma karşı suç işlememişse, yolsuzluğa bulaşmamışsa… Mahkemeyi kazanan, işe iadesi olan arkadaşlarımız da var. Kayyımların keyfiyetine göre hiçbir şekilde işe başlatılmıyor ve intikam alma güdüsü ile ve onları sömürü düzeninin içerisinde bırakıp perişan eden bir sistem var. Geldiğimiz gibi hepsini işe başlatacağız. Bedeli ne olursa olsun.

8 yılda ortaya çıkan tahribatla ilgili bir komisyon mu kurmayı planlıyorsunuz? Nasıl ilerleyeceksiniz?

Ben TMMOB İl Koordinasyon Kurulu sekreteriydim. Bizim de kayyım izleme komisyonumuz vardı. Ben de o komisyonun yürütmesindeydim. Kayyım ilk geldiği günden günümüze kadar, kayyım atanan bütün il ve ilçelerin, bir arşivini tutuyorduk. Bizim bir arşivimiz var. Bu kente taşınmazların başka kurum kuruluşlara, başka kişilere peşkeş çekilmesinden tutun, 30 yıllık, 25 yıllık, 49 yıllık kiralamalara kadar, arazilerin satılmalarına kadar, ihalelerin yolsuzluklarına kadar hepsinin arşiv kayıtları var bizde. Bunun bir hazırlığı var. Geldiğimizde ilk yapacağımız şey bir İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş talebinde bulunacağız. Hukuk komisyonumuzu işleteceğiz. İdari komisyonumuzu işleteceğiz, görevin kötüye kullanımı vesaire, hepsini hukuk komisyonları ve idari komisyonlar bu süreci götürecek. Bununla ilgili hazırlıklarımız tamam.

Size göre Diyarbakır'ın en öncelikli sorunu nedir?

buyuksehir.jpg

Ben Diyarbakır Kulp İlçesi’nde doğdum, 1985’te. 1993’te köy yakmalarından sonra 7-8 yaşındayken Diyarbakır'a geldim ve Diyarbakır'a ilk geldiğim gün kayboldum. O dönem Lice Yatılısı’nda okuyorduk. Araç getirdi bizi Dağkapı Meydanına bıraktı gitti. İz bilmez, kimseyi tanımaz öyle akşama kadar kaldık. 30 yıldır hiç aklımdan çıkmayan bir şey. Bir çocuğun bir şehirde kaybolması. 30 yıldır hiç içimden çıkmayan bir şey. Şunu söylüyorum, bu kentte hiçbir çocuk kaybolmayacak. Kim, nereye çekerse çeksin. Hiç önemli değil. Bunun tanımı ideolojiktir de, bunu tanımı felsefiktir de, bunun tanımı bilimdir de. Ne derseniz deyin. Ama bu kentte bir daha hiçbir çocuk kaybolmayacak.

İstihdamla alakalı bir projeniz var mı?

Var tabii ki. Onlarca tarım kooperatifleri, hayvan kooperatifleri, taşıma, nakliye kooperatifleri ve birbiriyle güdümlü çalışan kooperatifler. Bugün, kentte bir porsiyon yemek 200 TL'nin altında değil. İnsanlar yoksullaştı, dışarıda bir misafiri bile ağırlayamayacak bir duruma geldik. Ki bizim kentimiz Türkiye'nin 81 ilinde en çok misafirperverliğiyle övünen bir kenttir. Misafir ağırlayamaz duruma gelmiştir.

Halk ekmek ya da halk lokantaları var mı projede?

Bir halk ekmek elbette ki var. Yerel yönetimde bizdeyken Sarmaşık Derneğimiz vardı. İsmin çok önemi yok, ama sistemimiz vardı. Bir elin verdiğini diğer elin görmediği bir sistemdi. Bununla ilgili belediyenin sosyal politikaları bünyesinde onlarca tesis açılabilir. Bugün kentte inanılmaz bir uçurum farkı var. Yoksulu artık çok yoksul, ortası yok. Orta sınıf veya üst sınıf diyebileceğimiz alanın uçurumu çok fazla oldu. Zengini çok zengin, fakiri çok fakir bir durumda. İnanılmaz bir makas açılışı var. Bu kentin yoksullarına biraz fazla pozitif ayrımcılık yapacağız bu çok net. Bu şu demek olmasın zengin insanlara karşı bir refleksimiz olacak, ama bu kentin yoksul kalan, işsiz kalan, kendi geçimini sağlamayan insanları için çok çalışacağız.

Büyükşehir binasından Amed ismi kaldırıldı, tabelayı takacak mısınız?

Amed vardı kaldırdılar. Biz de geri getireceğiz. Yani onlar kaldırırlar, biz getiririz. Bu kentin tarihinde yer edinmiş bir isimdir Amed ve toplumun bütünü bunu istiyor. Toplumun istediği bir şeyin, benim istememe gibi bir şeyim söz konusu olabilir mi? Halka karşı suç işlerim.

dogan-hatun1-001.jpg

Amed demişken Amedspor’u sorayım. Serra Hanım'la birlikte maça gittiniz, adaylar protokolde oturur, siz amigoluk yaptınız. Amedspor’a destek verecek misiniz?

Maça gittik, sete çıkma gibi bir durumumuz yoktu. Gençlerle birlikte yoğun tezahürattan kaynaklı çıktık oraya. Çok mutlu olduk. Elbette ki Amedspor’u sahipleneceğiz. Dün nasıl sahiplendi isek, bundan sonra da sahipleneceğiz. Netice Amedspor bu kentin takımıdır. Sadece Amedspor değil onlarca spor taban birlikleri de var. Altyapı sorunlar var. Gücümüz doğrultusunda, onlara ayrılan bütçenin bir bütünün son kuruşuna kadar doğru bir şekilde, hakkı olan yere teslim edeceğiz ve kendi ilişkilerimize göre de her zaman yanlarında olacağız.

Kayyımı çok eleştirdiniz ama 3 dönem Diyarbakır’ı HDP’li belediyeler yönetti. Kayyımlar “onların yapamadığını biz 8 yılda yaptık” diyor, doğru mu?

Bu kente bir çivi bile çakmamışlar. Kendi fotoğraflarını asmak için bir çivi bile çakmadılar. Söylesinler bize, bu projeyi yaptık. Kayyım, bozulan bir kaldırımı tamir edemedi, bozulan bir yolun çukurunu bile dolduramadı. Bırakın yeni bir proje üretmeyi.

Ama Surlar restore edildi…

Sur’da çatışmalı bir süreç yaşandı. Onlarca tescili yapı yıkıldı. 6 mahalle 6 yıl boyunca yasaklandı. 6 yıl boyunca sürekli yıktılar, yok ettiler. Biz 2019'da kentteki sivil toplum örgütleri, Sur Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ile küçük bir sokağın sadece küçücük bir dokunuşla nasıl yeniden hayatta kalabileceğini gösterdik. Konuyla ilgili daha sonra Ali Paşa, Lale Bey, daha sonra geriye kalan kısımlarını birlikte proje çıkarttırdık. Projemiz onaylandı. Valilik bütçeyi vermedi, bizi de bu bütçeye ortak edin dediler. Biz bu kenti yok etmeye çalışan hiç kimse ile ortak çalışma gibi bir hedefimiz yok dedik ve olmayınca da ne yapabiliriz arayışına girdiler. Dönemin Valisi Münir Karaloğlu, Sur'la ilgili ilk restorasyon projesini açıkladı. Restorasyon sürecini hepsini izledim. Gerçekten çok iyi restorasyon yaptılar biz oradaydık. Anbean her taşı yerine göre takip ettik. Hakkını yemeyelim, bir kez daha söylüyorum. Sur Projesi ve restorasyon süreci ihalesi alan bir firma profesyonel bir iş yaptılar. Biz de takipçisi olduk. Ama bu kayyımın projesi değildi. Valilik projesiydi. Elbette ki belediyenin de kontrol hikayesi var, ama biz de kontrol ediyorduk. (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.