Diyarbakır Barosu: Anayasadan ‘Türklük’ tanımı çıkarılmalıdır
AMİDA HABER - Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Adli Yardım Binası’nda düzenlediği basın toplantısı ile “Türkiye’de Kürt Meselesi Bağlamında, Toplumsal Barış İçin Hukuki Gereklilikler ve Öneriler” başlıklı raporu açıkladı. 60 sayfalık raporda, yeni anayasada değişmesi gereken maddeler ile yapılacak düzenlemeler ile ilgili öneriler tek tek yer aldı. Anayasa’nın başlangıç maddelerinde yer alan “Türklük” vurgusuna dikkat çekilen raporda “Gerek Anayasa’nın birçok maddesinde, gerekse çeşitli yasalarda yer alan ‘Türk milleti’ ifadesi ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları’ ifadesiyle değiştirilmelidir” denildi.
42’inci madde
Anadilde eğitimi engelleyen 42’inci madde ile ilgili değişiklik önerisi ise şu şekilde yer aldı: “Bütün öğrencilere etnik, kültürel, dinsel kimliklerine bakılmaksızın eğitimde fırsat eşitliği sağlanması adına, eğitim hakkını düzenleyen Anayasa maddesi, anadilde eğitimi yasaklayan ifadelerden arındırılmalıdır. Yeni düzenlemeyle anadilde eğitim hakkı, anayasal güvence altına alınmalıdır.”
Erdoğan da ‘yeşil ışık’ yaktı: Diyalogdan kaçınmayız!
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, 66’ıncı maddedeki “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesine de dikkat çekerek şunları söyledi: “Dışlanan, kendisini öteki hissedecek, temel düzenlemelerden biri 66’ıncı maddedir. Bu maddenin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üzerinden düzenlenmesi gerekiyor.”
Siyasi partilerin kapatılması
Eren, Siyasi Partiler Kanunu’nun 68 ve 69’uncu maddelerindeki siyasi partilerin kapatılması ile ilgili düzenlemeler ile ilgili önerilerini de şu şekilde sıraladı: “Türkiye’de halen siyasi partiler kapatılıp haklarında davalar açılmaktadır. 69/5, 69/7 ve 69/8 kaldırılmalıdır. Siyasi partilerin kapatılması uygulamasına son verilmeli; bunun yerine, partinin geçici süreyle hazine yardımından men edilmesi veya geçici süreyle seçimlere girmekten men edilmesi gibi daha hafif cezalar öngörülmelidir. Aykırı fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği Anayasa Mahkemesince tespit edilen siyasi partiler hakkında, fiilin ağırlığına göre, kararın kesinleşmesinden sonra devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması kararı verilebilir.”
Altan Tan: Kürt meselesini çözmezse sırada Türkiye var!
Nahit Eren, yargı kararlarının devletin Kürt sorununa bakış açısına göre dönemsel olarak değiştiğine vurgu yaparak şunları söyledi: “Anayasal güvencelere rağmen halen yargı kararları uygulanmasında sorun var. Türkiye’de Kürt meselesine devletin dönemsel bakış açısı, yargı kararlarına yansımaktadır. Devletin güvenlikçi politikası ile yaklaştığı dönemde yargı pratiği sertleşmektedir. Yargının tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi ile kararlar alması önerisinde bulunuyoruz. AİHM kararlarını ve AYM kararlarının uygulanmadığını hatırlatıyoruz.”
‘Çekinceler kaldırılsın’
Türkiye’nin çekince koyduğu Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki bazı maddeleri hatırlatan Nahit Eren, “Bu çekincelerin kaldırması gerektiğine inanıyoruz. Bu çekincelerin özünde eğitim hakkı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesine dair Türkiye tarafından kabul edilmeyen maddeler olduğunu hatırlatmak isteriz. Türkiye maalesef bütün hukuk, demokrasi ve insan hakları alanındaki gelişmeleri, sözleşmeleri Kürt meselesine bakış açısı ile şekillendirmektedir” dedi.
‘Yol temizliğine ihtiyaç var’
Yeni anayasa için yol temizliğine ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Nahit Eren, hazırladıkları 60 sayfalık raporu bütün siyasi partilere göndereceklerin kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.