Diyarbakır’ın bilekte taşınan geleneği: Hasır bilezik

AMİDA HABER - Diyarbakır hasır bileziğinin kökeni, 1600’lü yıllarda kentte kuyumculuğun geliştiği döneme dayanıyor. Ermeni ve Süryani ustaların maharetli ellerinde doğan bu sanat, yalnızca takı değil aynı zamanda kültürel bir hafızanın ürünü. Kentin ustaları, Mevlâna Türbesi’nin gümüş kapısı gibi önemli eserlerde de iz bırakmıştı.
El emeğinin inceliği
Hasır bilezikler, 18, 22 ve 24 ayar altın tellerin 90 mikron kalınlığında çekilerek sık dokunmasıyla hazırlanıyor. Kaynaksız ve iç içe geçen yapısıyla dikkat çeken bileziklerde motifler genellikle “güneş” ve “gül” figürlerinden oluşuyor. Her bilezik 180–200 parçadan meydana geliyor ve bir ustanın sabırla işlediği bu sanat eseri ortalama bir günde tamamlanıyor.
Coğrafi işaret tescili
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın 31 Mart 2021’de yaptığı başvuru, 13 Haziran 2023’te Türk Patent Kurumu tarafından kabul edilerek tescillendi. “Mahreç işareti” statüsüyle koruma altına alınan Diyarbakır hasır bileziği için Sur’daki Tarihi Kuyumcular Çarşısı’nda lansman düzenlendi.
Diyarbakır’dan dünyaya
Hasır bilezik, sadece Diyarbakır’da düğünlerin vazgeçilmezi olmakla kalmıyor; aynı zamanda uluslararası pazarlarda da büyük ilgi görüyor. Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere, Dubai, Hollanda ve Amerika’ya ihraç edilen bilezikler, kentin el sanatlarını dünya vitrinine taşıyor.
Kimliğin sembolü
Motiflerinde Mezopotamya kültürünün izlerini taşıyan Diyarbakır hasır bileziği, bir takının ötesinde kentin kimliğini simgeliyor. Gelinlerin vazgeçilmezi olan bu zarif bilezikler, Diyarbakır’da kuşaktan kuşağa aktarılan altın bir değer olarak varlığını sürdürüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.