Tarihi çağrıya destek: Taraflar samimi, çok umutluyum

AMİDA HABER - Abdullah Öcalan’ın 47 yıl önce Diyarbakır’da kurduğu örgüte yaptığı ‘silah bırakma’ çağrısı hem Türkiye’de hem de dünya kamuoyunda yankı buldu. Çağrıya, yanıt veren PKK, silah bırakma uyacağını açıkladı. 1990’lı yıllarda devlet bakanlığı yapan şimdiki Ak Parti İstanbul Milletvekili Salim Ensarioğlu Amida Haber’e son gelişmeleri değerlendirdi, önemli açıklamalarda bulundu.
Öcalan’ın çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz. Size göre hangi aşamadayız. Bu defa iş çözülecek mi?
Bu süreci diğerlerinden çok farklı görüyorum. Diyalogdan zarar gelmez, diyalogdan ölüm gelmez, diyalog her zaman eksiği ile fazlası ile doğrudur. Kelimeler farklı olabilir, düzeltilebilir, sözcükler farklı olabilir. Amaç samimi olmaktır. Sayın Cumhurbaşkanıyla 10 gün önce görüştüm.
Bu meseleyi mi konuştunuz?
Konumuzun yüzde 50'si bölgesel meselelerdi. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızı samimi gördüm. Kendisine teşekkür ediyorum. Çünkü üçüncü defadır bunu deniyor. Hiçbir oy kaygısı gütmeden bu meseleye yaklaşıyor. Daha öncede bildiğiniz gibi bu meselenin çözümü için elini değil, gövdesini taşın altına koydu. Buradan Sayın Devlet Bahçeli'ye çok çok teşekkür ederim. O da siyasete bakmadan, partisinin düşüncesine bakmadan bir devlet anlayışı içinde bir çağrıda bulundu ve bu kapıyı açtı. Öcalan'a da teşekkür ediyorum. PKK'ya, bu kadar sıkıntıya rağmen büyük bir cesaretle 'örgüt toplansın kendini fesih etsin’ dedi. Bu kelime benim için çok çok önemli. Öcalan’ın konuşmasından hemen sonra PKK’de bir açıklama yaptı. Mantıklıdır, diyalog kurulur, konuşulur, eksiği, fazlasıyla. Ben bunun neticeye gideceğine inanıyorum ve tarihi bir olaydır. Hele bu Ortadoğu'nun kaynadığı bir dönemde çok çok önemlidir.
Abdullah Öcalan’a ev hapsi konuşuluyor. Siz daha önce de önermiştiniz…
Ben bunu kendime bir paya çıkarmak için söylemiyorum ama ‘Abdullah Öcalan'ın televizyona konuşması gerektiğini ve ev hapsine alınması gerektiğini’ 2014'te söylemiştim. O zaman hedefe konuldum, her yerden saldırı oldu bana. Herkes 'bölücü’ demişti. Doğru olan budur. Çünkü bu örgütün kurucusu odur. Yani tabiri caizse bu örgütü açan Öcalan’dır. Kapatacak olanda o olmalı. Şu anda onu yapıyor. Şuan bütün yapılar Öcalan’ın açıklamasına destek olduklarını ilettiler. Bu saatten sonra kimse Öcalan’a rağmen farklı bir şey yapamaz.
Geçmiş deneyimlerin yarattığı umutsuzluk halen var. Siz umutlu musunuz?
Ben çok mutluyum çünkü bu defa taraflar çok samimi. Bu işin başarıyla taçlanacağına inanıyorum. Burada sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi var. Bu çok kıymetli. Yine aynı şekilde sayın Bahçeli'nin de. Cumhurbaşkanımız meseleye oy kaygısıyla bakmıyor. Sayın Bahçeli'nin bu işin içinde olması çok önemli. Bizde bir tabir var, ‘Savaşan barışı bilir’. Çünkü bu mesele nedeniyle birçok eve ateş düşmüştü, acı yaşanmıştı. Bu acıyı yaşayanlar meselenin çözümünü istiyor. Sayın Cumhurbaşkanı devletin başıdır o acıyı biliyor. Sayın Bahçeli de kendi tabanını çok güzel dahil etti. Yani Kürt, Türk, Türk, Kürt'ü ırktan dolayı vurmadı. Ama Bahçeli'nin hitap ettiği kesim bu olayı çok karşı olan kesimdi. Onun işin içinde olması bu olayı daha da perçinleştirdi.
Süreç belirli bir yere geldi. Ama tarafların hala bir birine mesafeli davrandıklarını görüyoruz. Bunun nedeni nedir?
47 yıldır bu olaylar bize çok şey kaybettirdi. Biraz daha geri gidersek bu olayların başlangıcı 100 küsur yıl önceye dayanır. Kürt meselesi ikinci asra girdi, 100 yılı devirdi. Ama çatışmaların en çok olduğu bu 47 yıl. Buna da biraz sabretmek lazım. Bu süreçte sözlerimize, kelimelerimize dikkat etmeliyiz. Diyaloglar her şeyi çözer. Çünkü sözler kurşun değildir. Onlar insani ve beşerî görüşlerdir.
Neye dikkat edilmeli, önerileriniz var mı?
Özellikle bölgedeki bürokratlar bu saatten sonra vatandaşı ayırt etmeden hizmet etmeli ve herkese Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi bakmalıdır. Vatandaş kendi ülkesinde kendini fişlenmiş gibi kabul etmesin. Herkesin kendini gözden geçirmesi lazım. Bu vatan hepimizindir. İzmir’de Ağrı'da bizimdir. Eksikliklerimizi demokrasi içerisinde çözmemiz lazım. Sadece Kürt meselesi değil, bütün meselelerimizi demokrasi içinde çözmeliyiz. Özgürlükler, adalet ve demokrasi sorunu diyalog ile çözülür. Demokrasi geldiği zaman bu Kürde de Türke de yarar. Bu yalnız Kürt'ler için geçerli değil. Biz bunu hazmetmeliyiz. Önce devlet yetkilileri bunu hazmetmeli.
Peki, nereden başlanacak? Kayyımlar, cezaevleri ya da Kürtçe’nin önündeki engeller…
Bunların hepsi tartışılır, konuşulur süreç içinde hepsi olabilir. Bölgede sayın Cumhurbaşkanımızın yatırımları olmuştur. TRT Kürtçe önemli bir kazanımdır. Çok güzel adımlar atmış. Ama bir İtalya'nın Sicilya'sı gibi geri kalmış bir bölge olarak buraya ekonomik olarak daha fazla katkıda bulunmak lazım. Burayı hızlı kalkındırmak lazım. İyi bürokratlar gelmeli. Üretilen malın taşınması için otobanlar buraya kadar gelir, yetişir. Uluslararası hava alanları yapılır. Tren yolu, üretilen malın da hızlı gitmesi için ki burası daha cazip olsun ki iş adamı buraya gelsin, yatırım yapsın. GAP projemiz biterse 1 milyon 700 bin hektar arazi suya kavuşacak. Ilısu ve Silvan barajıyla 2 milyonu geçiyor. Bunu çok hızlı bitirmek lazım. Burası bittiği zaman ortalama 5 milyona yakın genç için iş imkanı ortaya çıkar. Çiftçi üretici olur. Üretim yılda iki defa yapılır. Bu bölgeyi çok hızlı kalkındırabilir. Bunun yanında elektrik ve sağlık.
Bunlar ekonomi ile ilgili sorunlar… Peki siyasi sorunların çözümünde ne yapılmalı?
Devletin içinde o çalışmanın nasıl yapıldığını bilemem. Ben kalkıp, ahkam kesemem. Ben siyasetçi olarak yatırımı konuşurum, eğitimi konuşurum. Barışı ayakta alkışlarım. Ama onu nasıl yaparlar? Devletin yetkilileri konuşmuştur mutlaka. Şu anda bir fikir yürütmek istemiyorum. Ne zaman bir Sayın Cumhurbaşkanı bir toplantıda… Gizli - açık toplantılar olduğu zaman düşüncelerimizi söyleriz. Ama yetkililer bugüne kadar emek vermiş. Liderler, devletin yetkilileri ben kalkıp onlardan önce bir şey söyleyemem. Saygısızlık olur. Çok mutluyum. Yıllarca çektik. Kardeşliğimizin devam etmesi için yapılan bu adımı herkese teşekkür ediyorum. İçim içime sığmıyor.
Mehmet Salim Ensarioğlu kimdir?
1955 yılında Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde doğdu. Lise mezunudur. İnşaat müteahhitliği, Madencilik, çiftçilik yaptı. 3 dönem Diyarbakır milletvekilliği seçildi. Devlet Bakanlığı yaptı. Evli ve 11 çocuk babasıdır. Genel seçimlerde İYİ Parti’den İstanbul Milletvekili seçilen Ensarioğlu, “Şeyh Said değerimizdir” dediği için siyasi linçe maruz kalmış, partisinden istifa etmişti. Aylarca bağımsız kalan Ensarioğlu, geçtiğimiz günlerde AK Parti’ye katılmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.