Buhurdanlık ve Lalıstan
AMİDA HABER- Metin Aydın’ın daha önce Hercümerç isimli eserini okuduğumda aklıma ilk gelen kelime “ Çığlık!” olmuştu. Norveçli ressam Edvard Munch’un The scrcam (Çığlık) isimli tablosu. Metin Aydın’da; bir buhurdanlık gibi fokurdanma, bir şeyler yapmanın sancılarını gözlemleyebiliyor insan. Kelimelerle arasının oldukça iyi olması; nüktedanlığı, olaylara bakışı ve okuması keyif verici. Gündelik konuşmalarının eserlerinden geri kalır bir yanı yoktur benim için. Okuyan, sorgulayan, düşünen; baraj gölü gibi gittikçe dolan ve birikimini boşaltma ihtiyacı duyan birini görüyoruz karşımızda.
Elimden en az gelen şey şiir yazmaktır. Ruh yapım ne kadar yatkın olsa da şiir başlı başına bir istidat… Hâle ve hissiyata mutabık ve tercüman bir şiir okumak kadar insana mutluluk verebilecek, rahatlatacak ne olabilir ki? Metin Aydın, karınca kararınca buna hizmet etmeye çalışıyor… Okumayı, düşünmeyi hayatının merkezine almış; bu okuma aşkı, ruhunu, düşüncelerini, duygularını kibarlaştırmış ve hissedilir bir incelik katmıştır. Şiirlerinde sevgiye dair sayısız vurgu görmek mümkün. Yüreğinde sevgi taşıyan, sevgiye bu kadar yer veren bir insandan “fenalık” geleceğine inanmam… Zaman zaman, içinde bulunduğu zamandaki muasırları tarafından anlaşılmadığından muzdarip gibidir. Gelecek nesillere hitap eder gibi! Kötülük ve iyilik, iki nehir gibidir şiirlerinde. Kötülüğe ah, iyiliğe terğib (özendirme), teşvik ve hasret vurgusu vardır. Kötülüğe karşı duruşunu, bakışını yüreklere dokunarak ifade ediyor… Şiirlerinde ufka pupa yelken açmış enginlik ve derinliğe rastlıyoruz. Derinlerde öyle bir his hâsıl eder ki kelimelerin kifayetsizliğinden bîzar kalır insan! Şiir geleneğine, literatürüne vakıf biri olmadığım,sadece bir okuyucu olduğum için, bazı ifadelerin neden, nasıl kullanıldığını bil(e)miyorum. Şairin tüm ifadelerini anlamak için biraz tarih, mitoloji, sosyoloji ve onun müktesebatına sahip olmak gerekiyor. Bazı ifadelerin perdesini aralayabilmek imkan sınırlarını zorlar mahiyettedir. Aydın; silahı kelime olan, yanlışa, kötüye savaş açan bir savaşçı handiyse. Bildiklerini, hislerini kendine saklamak istemeyen, bencilce davranmayan, bunun için neredeyse gırtlağını kanatırcasına çırpınan bir mücadele insanı görürüz adeta.
Fikirlerin çarpışmasından gerçekler zuhur eder anlayışıyla coşkun bir sel gibi akar da akar... Bir mefkûresi vardır... Bunun için yanmak vardır, durmak yoktur ve bu sebeple “dağılmalı meydanlara” şiirinde "durmak ölmektir" der. Şair Metin Aydın, mücadelesinin bir bedel olduğuna inanır ve bunu ışığa koşan pervanelerin yanmasıyla anlatmaya çalışır. Şiirinde, anlaşılmamanın ıstırabını görüyoruz. Bu ıstıraba dizelerinde şahit oluyoruz ama şairin pes etmeye niyeti yoktur, "durmanın ölmek olduğunu" bilerek. Yoluna kararlılıkla devam edeceğini görebiliyor insan. Tevazusuna şahit olduğum şair; “diklenmeden dik durmayı” şiar edinmiş bir şair olduğunu söyleyebilirim. Merhamet, iyilik, saf-i kalplilik, duruluk, masumiyet sıkça şiirlerinde kanaviçe gibi ördüğü mevzular.
***
Kanımca, söz emanettir, mesuliyettir. Bu meyanda, yazarken (özellikle şairler) kalpleri, ruhları, safi zihinleri bulandırmaktan kaçınmaları da gerekir. Ruhlarda ve zihinlerde tahribat yapmama konusunda hassas olunmalı… Şiirleriyle topluma hizmeti şiar edinmeli… İyi ve güzel duygular uyandırmalı, ışık olmalı, umut olmalı okurlarına… Yazar ve çevirmen Mustafa Aydoğan tarafından Kürtçeye çevrilen (Lalistan, 2023, Lîs Yayınevi, ) Metin Aydın şiirlerinin derinliği, sevgisi, insanlık ve iyilik adına bir çığlık olması temennisiyle... Yolu aydın olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.