Yeni Eğitim Öğretim Yıllı Başlarken

Arslan ÖZDEMİR

Bütün olumsuzluklara rağmen herkesin üzerine düşeni yerine getireceği inancıyla başarının gerçekleşeceğine inanıyorum. Başarı, başarıyı elde etmek isteyenin çabasıyla gerçekleşir. Başarılı bir Eğitim- Öğretim yılı dileğiyle…

2023-2024 Eğitim-Öğretim yıllı her zaman olduğu gibi yine sorunlarla başlıyor.

Öğretmen sayısının yetersizliği(acil olarak en az 150-200 bin öğretmen ataması yapılması gerekir),birçok okulda alt yapının yeterince hazır olmaması, ailelerin ekonomik yetersizliklerinden dolayı çocuklarına istenilen eğitim ortamını oluşturamamaları, yaşanan toplumsal olaylar, ekonomik sorunlar, kontenjanından fazla öğrenci yerleştirilen okullar, eğitim öğretimin nasıl işleyeceğine yönelik standartlar da belirlenmiş değil, öğrenciler için ağır müfredat, ana dilde eğitim, fiziki açıdan yetersiz okullar, zamlar, enflasyon… Bütün bu sorunlar eğitim ve öğretimde istenilen başarının gerçekleşmesine engel olmaktadır.

6 Şubat ve sonrasında gerçekleşen, 50 binin üzerinde insanın hayatını kaybeden depremlerin ardından depremden etkilenen 11 ilde hayat hâlâ normale dönmedi. Deprem bölgesindeki eğitim sağlıklı, düzenli ve homojen biçimde sürdürülebilecek durumda değildir.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in tozpembe söylemleri ile alandaki gerçekler taban tabana çelişmektedir. MEB’in deprem bölgelerinde övündüğü tablo adeta yapılacaklar listesinin aksini göstermektedir. Depremin vurduğu illerdeki bilgi ve gözlemler, gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.

Öğretmenler bölgede hasarsız ev bulmakta zorlanmakta, kiralık ev sayısının yetersiz olması sebebiyle yüksek kiralar talep edilmektedir. Öğretmenlere halen kalacak konteyner ve konaklayacak yer çoğunlukla ayarlanmamıştır. Yeni atama ve tayin yoluyla deprem bölgesine gelen ve halen deprem bölgesinde çalışmakta olan binlerce öğretmen konuyla ilgili mağduriyet yaşamaktadır.

Çağdaş yaşamın gereği olarak en büyük yatırım eğitime yapılmalıdır. Uzun vadede ülkeler için en karlı yatırım eğitime yapılan yatırımdır. Oysa Türkiye’de eğitime yapılan yatırım Dünyada en düşük yatırım yapan ülkeler arasındadır. Bu nedenle her yıl okulların birçoğu alt yapı yetersizliği ile açılmaktadır. Özellikle taşımalı eğitimin yapıldığı okullarda alt yapı yetersizliğinden ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Birçok okulda yemekhane olmadığı için öğrenciler ya yerde ya da sağlıklı olmayan ortamlarda yemek yemek zorunda kalmaktadır.

Ayrıca taşımalı okullarda öğrenci servis sorunu bir türlü çözülemiyor. Servisler kontenjanının çok çok üzerinde öğrenci alıyorlar.

Hala okulların olmadığı köyler, bir sınıfta 30-40 kişinin eğitim gördüğü okulların bulunduğu şehirler, hala öğretmeni olmayan okullar, atama bekleyen binlerce öğretmen, öğrenci sayısı az olduğu için kapatılması düşünülen köy okulları vardır.

Bütün bu olumsuzluklar içerisinde, çocuğun başarıya ulaşabilmesi için yük daha çok ailelerin, öğrencilerin ve öğretmenlerin omuzuna yüklenmektedir. Bu durumda hiçbir mazerete sığınmaksızın eğitimde başarının elde edilmesi için fedakârlıklardan kaçınılmamalıdır.

Anne-Babaların çocuklarına yaklaşımlarında ve çocuklarından beklentilerinde gerçekçi olmaları, baskıdan uzak, demokratik bir aile ortamında çocuklarını değerlendirmeleri, Çocuklarını iyi tanıyıp, kendi beklentileri ile çocuklarının zekâ, yetenek ve kişiliklerinin birbiri ile örtüştüğü bir beklenti içerisine girmeleri, her durumda çocuklarını sevdiklerini ve çocuklarının onlar için değerli olduğunu belirtmeleri gerekir. Çünkü sevgi çocuğu başarıya götürmede en temel araçlardan biridir.

Çocukların da bütün olumsuzluklara rağmen, hiçbir mazeret uydurmadan veya mazerete bakmadan kendi düzeylerine uygun başarıyı gerçekleştirmek için çaba sarf etmeleri gerekir. Öğrencinin her koşulda başarılı olacağına inanması ve bu inancı doğrultusunda çabasını sürdürmesi gerekir. Eğitimin gerçekten onlar için önemli ve amaçlarına ulaşmada bir araç olduğunu unutmamaları gerekir. Bu gün yaşamda başarılı olan birçok insanın bu olumsuz koşulların içinden çıktığını unutmamalıdırlar.

Öğretmenler, bireysel beklentilerden uzak, insana sevgi ve saygı anlayışı ile demokratik, çağdaş bir eğitim ortamı oluşturma çabası içerisinde çalışması gerekir. İnsan eğitmenin sorumluluğuyla, eğitimli, çağdaş bir toplum oluşturmanın onların eserinin olacağını unutmamalıdırlar. Yaşadıkları sorunların bahanesiyle eğitimci olma davranışından uzaklaşmamalıdırlar. Unutulmamalıdır ki çocuklar onların yaşadıkları sorunların nedeni değil ki sonucu olsunlar. Böyle bir eğitimci davranışı toplumu sorunsuz bir toplum yapmaya götürür.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.