DEĞİŞEN DÜNYADA PEYGAMBER AHLAKI VE EHLİ BEYTİN GÖREVİ!!!
DEĞİŞEN DÜNYADA PEYGAMBER AHLAKI VE EHLİ BEYTİN GÖREVİ!!!
“İSLAMİYETİN BİRLİK VE BERABERLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN DERNEK OLARAK GEREKLİ REÇETEMİZ”
İslam aleminin daha güçlü hale gelmesi için bütün İslam mezhepleri birbirlerinin değerlerine dil uzatmadan kardeşçe birlik ve beraberlik içerisinde olmalarını temenni ediyorum. Bugün İslam Dünyasın’da özlenen huzur ve barışın yolu Resulullah’ın torunları Seyyid ve Şeriflerden geçer.
Hazreti Resulullah (SAV) in ümmetine emanet ettiği Ehli beytine gerektiği gibi sahip çıkılırsa bu problemleri’de beraberinde aşmış olacağız. İslam coğrafyasında yaşanan olaylar ve katliamların tablosuna bakıldığında Afganistan, Pakistan Irak, Suriye, Libya, Somali, Sudan, Fas, Tunus, Yemen, Mısır hepsi de kan revan içerisindeler; Bu durumda olan daha birçok İslam ülkeleri de vardır.
Manası sevgi ve barış olan kardeşliği hakkı,adaleti ve merhameti öğütleyen İslam dinini ve onun yolu ve esaslarını gösteren yüce rehber Kur’an-ı Kerim’i yanlış yorumlayan yada cehaletlerinden dolayı yanlış istikametlere götürenler ve gaflet içerisinde olanlar yüzünden İslam dünyası asırlardır huzur, barış ve esenliğe muhtaç hale gelmiştir.
PEKİ NE YAPMAK LAZIMDIR?
Yüce Allah’ın anayasası Kur’an-ı Kerim-i ve İslam peygamberi Hz.Muhammed Mustafa nın (s.a.v.) Ehli beyti ile ilgili buyurduğu sahih hadislerini dosdoğru yorumlamak ve mübarek ehli beytine seyyidlerimize sahip çıkmak lazımdır;
NASILMI SAHİP ÇIKACAĞIZ?
CUMA HUTBELERİNDE MUTLAK SURETLE RASULULLAH’IN EHLİ BEYTİNİ TORUNLARINI MÜSLÜMANLARA ANLATACAĞIZ; ANLATMADIĞINIZ MÜDETÇE İSLAMİYETİN BİRLİK VE BERABERLİĞİNİ SAĞLAYAMAYIZ.
ÖZELLİKLE DIYANET İŞLERİ BAŞKANI VE YETKİLİLERİNE SESLENİYORUM
Sizler Cuma Hutbelerinde ve Beşvakit namazda camii cemaatine Ehli beyti Seyyidleri Anlatmadığınız Müdetçe İslamiyetin ve ülkemizin Birlik ve Beraberliğini Sağlayamazsınız!
Müslümanların da ehl-i Beyt-i sevmeden onların sevgisi olmadan onları tanımadan yapılan ibadetler görülen ilim ve irfan Yüce Allah katında ne kadar geçerli olabilir?
Yüce Allah,Hz. Peygambere itaati farz kıldığı gibi, risaletine karşılık bütün mü’minlere O’nun Ehl-i Beytini sevmelerini de farz kılmıştır.
Bu emir, Kur’an ve Sünnet ile sabittir.
Hakikati idrak etmek için şu birkaç ayet bile yeterlidir:”(Ey Rasulum) De ki: “Ben bu yaptığım tebliğ görevine karşılık sizden Ehl-i beytimi sevmenizden başka bir ücret istemiyorum” Şura, 23).
“Ey Ehl-i Beyt! Allah sizi her türlü fenalıktan günah, azab,necis ve murdar şeylerden beri kılmak ve sizi tertemiz yapmak ister” (Ahzab, 33).
“Eğer Allah’a ve hak ile batılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün (Bedir Savaşı’nda) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız,bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Resulüne, onun akrabalarına (ehl-i Beytine), yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir” (Enfal, 41).
Ehl-i Beyt, “Hamse-i Âl-i Âbâ”dır. Rasulullah’ın (sav) kendisi başta olmak üzere âbâsı altıdaki Hz,Fatıma,İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’dir
(r. anhum). Bu, farklı bir seçilmişliktir.
Nitekim Ehl-i Beyt’i canı gibi seven Rasulullah’ın (sav) mübarek hanımı Ümmü Seleme anamız da, âbâ altına girmek istediğinde Hz. Peygamber ona şunu buyurur:”
Sen hayır üzeresin” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 25339 , 25383; İbn Cerir, Tefsir, c. 22 / s. 6, 7, 8).
Bu yüce zevat, İslam’ın direkleridir, kaideleridir.
Bu yüce zevat ve değerler,Arap, Acem,Türk,Kürt, Laz,Çerkez,Boşnak vs tüm Müslümanların sevecekleri ve kendilerine sığınacakları Allah’ın rahmet ocaklarıdır.
Müslümanlar ne zaman İslam’ın bu ana direklerine sırtlarını döndüler, uzak düştüler; o zaman fitneler aldı başını gitti. Ne zaman bunlarla bir oldular, bunların nefesiyle yeşerdiler; o demde bereketlendiler, şahlandılar.
Hz. Peygamberin, ümmetinin kendilerine yapıştıklarında asla sapmayacaklarını beyan buyurduğu iki emanetten biri Allah’ın kitabı Kur’an-ı Mübin, diğer ise Ehl-i Beyt’tir (Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26). Bu iki emanete dair naslar ve rivayetler sahihtir, sağlamdır.
Zehebi’nin sukut ettiği, “biri Allah’ın kitabı Kur’an, diğeri Sünnetimdir” (Hâkim, 1 / 93) şeklindeki zayıf rivayetteki “Sünnet” de Ehl-i Beyt’ten asla ayrı düşünülemez.
Bu manada Ehl-i Beyt, hem canlı sünnettir, hem de Rasulullah’ın, diğer sahabilere yazmalarını yasakladığı halde, Hz. Ali’ye bizzat yazmasını emretmesi sebebiyle Sünnet’in yazılı kaynağı ve teminatıdır. Ehl-i Beyt, bizzat Ehl-i Sünnettir, sünnetin kendisidir, hikmet, hakikat ve takvanın örnek halidir.
Ehl-i Beyt’ten kopuk ve ona karşı bir duruş; ne Ehl-i Sünnet olunabilir, ne de Ehl-i takva!
Ehl-i Beyt’in seçilmişliği bizzat Yüce Allah ve O’nun Rasulu’nun beyanlarıyla sabittir.
Naslar, sadece Ehl-i Beyt’in seçilmişliğini ortaya koymuyor; aynı zamanda bizzat onları sevmeyi ve onlarla beraber olmayı mü’min olanlara farz kılıyor. Müslümanlar, henüz Rasulullah’ın dar-ı bekaya rıhletinin akabinde bu ilahi emre tabi olmak hususunda zaafiyet göstermeye başladı. Bu zaafiyet, Hz. Peygamberin “Ben ilmin şehri, Ali ise kapısıdır” diye nitelediği velayetin şahı Hz. Ali ile savaşmaya ve ardından da Rasulullah’ın öpüp kokladığı cennet gençlerinin efendisi İmam Hüseyin’i aile efradıyla Kerbela’da şehit etme mezalimine kadar vardı.
Ehl-i Beyt nefesiyle İslam olan Yüce Türk milleti, onlara saygı, sevgi, hürmet ve itaatte kusur etmediği dönemlerde izzet ve ikbal buldu. Onlara sırt dönüp kılıç çektiği devirlerde ise,zillet ve helake doğru sürüklendi.
Ehl-i Beyt ve evlatları, ümmet-i Muhammed için hem bir imtihan, hem de teminattır. Türk milleti ve İslam alemi, dün olduğu gibi bugün de Eh-l-i Beyt imtihanındadır. Fitnelerin ayyuka çıktığı ve ahir zaman alametlerinin zuhur ettiği dünyanın şu son kertesinde Türk milleti ve İslam aleminin bir ve beraber olacakları yegane adres Ehl-i Beyt’tir. Ehl-i Beyt, hepimizin ortak paydası, yegane adresi ve birlik mayamızdır.
Rasulullah’ın ikazı üzere; Ehl-i Beyt, Nuh’un gemisi gibidir, binen kurtulur, sırt çeviren helak olur (Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No: 2636-2638) Hadis-i şeriflerin beyanı ve müjdeleri bu yöndedir. Öyleyse Allah’ın razı olduğu insan ve toplum olmamız için, yol ve erkan, Allah ve Rasulü’nun emir ve tavsiye ettiği bu ilahi birlik ve güzellik adresinde yeniden buluşarak ve bilişerek derlenmektir.
Hakk’a kulak veren, Nuh’un gemisine biner, kurtulur. Gerisi helaktır, sapmaktır, fesad ehline, nifak ehline ve Haçlı’ya uşak olmaktır. Ehl-i beyt’in sevgisi yavan ekmek gibidir,Yavan ekmeği nasıl yersin? O ekmek kaymaklı ballı olsa daha da lezzetli olur ! Ehl-i Beyt sevgisi de kaymakla bal gibidir. Allah’u Teâllâ Ehl-i Beyt’e apayrı bir tat ve lezzet vermiştir ama anlayana, bulana,ve bilene…Bugün tarikatların, cemaâtlerin, Medreselerin, ilahiyat fakültelerin Ehl-i Beyt’ten haberleri yoktur, ve olmadığını da görüyoruz, Ehl-i Beyt kimdir ? nerededir,nasıldır, ne yapar,ne eder açmı susuzmu işi aşı varmı ? Kimse bilmiyor,
tanımıyor,Bu kutlu soydan haberi olmayan ve tanımakta istemeyen çok cemaàtler,kişi ve kişiler vardır. Hz.Peygamber Efendimiz S.A.V. Şöyle buyurmuştur: “Benden sonra Ehl-i Beytim’le imtihan olunacaksınız.” (Taberani) “Bugünkü halimize bir bakalım, biz bu imtihanın neresindeyiz,Allah aşkına..Söyleyin.? Resulullah (s.a.v)vefat etikten sonra ümmetine emanet ettiği güzide torunlarına ve kıyamete kadar devam eden zürriyetlerine Seyyid ve Şeriflere sahip çıkılmadı.
Katledildiler, yerlerinden ve yuvalarından sürüldüler. Halen de İslam ülkelerinin çoğunda bu kutlu soya karşı saygı ve hürmet yoktur. Tanımıyorlar ve tanımak ta istemiyorlar sunni dünyasında ehlibeyt denilince şii, caferi, bektaşi ve alevi zannediyorlar O’ki ehlibeyt peygamber efendimizin torunları demektir.
Biz dernek olarak sunni itikadı üzereyiz, lakin ayırım yapmıyoruz daima İslamiyet'in ve ülkemizin birlik ve beraberliğimizin savunucusuyuz.. Sizlere soruyorum? Ehli Beyt’in ana vatanı Mekke ve Medine’de kaç aile Seyyid ve Şerif yaşadığını biliyor musunuz? Maalesef çok komik bir rakam 30 aile yaşıyor Çünkü Emeviler ve daha sonrası Vahhabi rejimi onları oradan kovmuşlardır.Dünyadaki Peygamber (s.a.v)efendimizin soyu seyyidlerin yarısından fazlası Türkiye'de yaşıyorlar.
Dernek olarak biz Seyyidleri ve Şerifleri kayıt altına alarak onları bir aile çatısı altında tutup birlik ve beraberliğimizi pekiştiriyoruz.Tabi ki hakiki Seyyidleri Derneğimiz çatısı altında topluyoruz çünkü her şeyin aslı olduğu gibi sahtesi de mevcuttur. Yani sahte seyyidler de vardır Osmanlı bunun için Nakibul Eşraflık diye bir kurum kurmuştur, bu kurum hakiki Seyyidleri kayıt altına alıp sahte olanlardan ayırıp halkın kandırılmasının önüne geçmiştir bu şekilde sahte Seyyidliğin İslama, Ümmeti Muhammed'e zarar vermesinin önüne geçmeye çalışmıştır.
Maalesef bugünde böyle bir sorun mevcuttur sahte Seyyidlik İslama ve insanlığa zarar vermektedir… Kısacası Müslümanların birlik ve beraberliğin sağlanmasının yolu Hz Resulullahın Ehli beytine, sahip çıkmakla ve onları sevmekle olur. Evladı Resul olan Seyyid ve Şeriflerimize sahip çıkacağız onlarla birlik ve beraberliğimizi pekiştirerek Peygamber efendimizin Livai Hamd sancağının altında toplanacağız inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.