Sezgin Tanrıkulu: Kulp’ta maden talanına izin vermeyeceğiz

AMİDA HABER- CHP Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, Kulp’ta yapılmak istenen maden faaliyetine sert tepki gösterdi. “Talan zihniyetine karşı doğayı, köylüyü, hukuku birlikte savunacağız” diyen Tanrıkulu, projede hukukun devre dışı bırakıldığını, halkın iradesinin yok sayıldığını vurguladı.
“Bütün bölgede talan faaliyeti var”
Maden meselesinin sadece Diyarbakır'ın değil, tüm Türkiye'nin gündeminde olduğunu aktaran Tanrıkulu sözlerini şöyle sürdürdü:
Tabii burada şimdi gündeme gelmesinin nedenini hepimiz çok iyi biliyoruz. Sonuçta bir süreç var. Güvenlikle ilgili problemler şu anda yok. O nedenle sadece Diyarbakır değil, bütün bölgede neredeyse bir talan faaliyeti var. Mevcut durumdan istifade etmek isteyen, hukuk gözetmeyen, halkla istişare etmeyen bir talan zihniyeti var; bunu madencilik bakımından özellikle söylüyorum. Burayı talan etmeye, talan edip buradan gitmeye niyetlenmiş şirketlerin karşısında, rantçıların karşısında birlikte duracağız.
“İzin vermeyeceğiz”
Yapılan bütün bu işlerin hukuka uygun olması gerektiğini vurgulayan Tanrıkulu şöyle konuştu:
“Rantçılar doğayı talan ederler, orada yaşayan insanların geçmişine saygı göstermezler, geleceklerini yok sayarlar. Gelirler, yıkarlar, yağmalarlar, tüketirler ve giderler. Biz burada buna izin vermeyeceğiz. O nedenle Diyarbakır Barosu'nun yaptığı çalışma çok önemlidir.
Çevre etki değerlendirme raporu alacaksınız. Onun süresi de 5 yıldır. 17 yıl önce o raporu alacaksınız, hiçbir çalışma yapmayacaksınız, bekleyeceksiniz ve 17 yıl sonra süresi geçmiş bir rapora dayanarak burada çalışma yapacaksınız, sahte belgeler üreteceksiniz. İdari makamları da bu yönde etkilemeye çalışacaksınız ve bunlarla yürümeye çalışacaksınız.
“Elimizden ne geliyorsa yapacağız”
Bu meselenin bir mücadele meselesi olduğunu bu mücadelenin canlı tutulması gerektiğini ifade eden Tanrıkulu şöyle konuştu:
Birlikte dayanışmayla bu gücü ortaya koyarsak bu şirket de en azından konuşmaya, hukuka uygun bir noktaya gelmeye çalışır. Diyarbakır'da da bu işin sahipleriyle, kurumlarıyla, sivil toplumuyla, aktivistleriyle bir araya gelinecek, konuşulacak, müzakere edilecek, yol haritası çıkarılacak bir ortamın da oluşması lazım. Bu çevrenin, doğanın hemşehrilerimizin haklarının korunması için elimizden ne geliyorsa yurttaşlarımızla beraber yapmaya devam edeceğim."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.