Deliler Çölü
Ben deli değilim.
Hiçbirimiz deli değil aslında.
Çöl hiç mi hiç deli değil.
Müstesna, bir şeylerin çölüne nazır
ve kendi halinde bir hayattır yaşadığımız.
Hepsi bu .
Susuz değil mesela.
Ağaçsız, aşksız hiç mi hiç değil.
Dünya değil derdimiz.
Dünya kadar dert yüklenmemiz de
işte bu yüzden.
Bir damla akıl uğruna
bir ceviz kabuğuna hapsolunduk o kadar.
Yüzölçümü: Beş yüz on milyon yüz bin kilometrekare içinde
bir damla sevinçtir aradığımız.
Hiçbiri deli değil.
( ki deli olsalardı gözlerinden tanırdım. )
İlkin bir odada başladı.
Bir kapı, bir pencere.
Başlarda epey bir zorlandık.
Sayımız her geçen gün artı.
Ta ki onu fark edinceye kadar.
Odanın ortasında büyük bir çember.
Kim çizmiş olabilir?
Benden öncekiler mi?
Belki de onlardan da daha öncekiler çizmiştir kim bilir?
Peki
Nedir bu geçip geçmemekte
Kararsız kaldığımız akıl işi?
Bir durup bin düşünüyorum.
Bir şeylerin korkusu sarıyor hafiften.
Tenim üşüyor hissedebiliyorum.
Tüylerim diken diken oluyor görebiliyorum.
Etafında dönmeye başlıyorum.
Bir, iki, beş belki de on yüz beş kez.
Beni görenler ilkin anlamsız bakıyor.
Deli olduğumu düşünüyorlar belki de.
Sonra birer birer dahil oluyor bu seremoniye.
Halay başı, halay sonu aldırmaksızın dönüyoruz.
Dönüşümüzle zaman dönüyor,
Mekan dönüyor, çöl dönüyor,
Başımız da dönüyor.
Düşenler, kalkanlar, ölenler,
Bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi
Kapıyı açıp kaçmaya çalışanlar.
İyiden iyiye hipnoz, iyiden iyiye itaat.
Odaya sığmaz oluyoruz artık.
Akıl sahibi biri duvarı kırmaktan bahsediyor.
İlkin saçma geliyor.
Israra diretince kavgaya tutuşuyoruz.
Çok ölü, çok yaralı ama hiçbirimiz deli değil.
Bir müddet sükunet, bir müddet korku.
Sonra başka biri,
duvarı yıkmanın mantıklı olacağından söz ediyor yanındakine kısık bir sesle
yani dedikodu edasında.
Sesler çoğalıyor.
Mantıklı geliyor bu yeni fikir.
Duvar yıkılıyor.
Oda salon ile birleştiriliyor.
Daha büyük bir çember gerekli artık
Daha çok akıllı...
Durup düşünülüyor bir müddet.
Sonra biri gözünü karartıp
daha büyük bir çember çiziktiriyor.
Bir salon bir oda büyüklüğünde.
Peki ne olacak bundan sonra?
Trencilik oynamaya başlıyor üç beş kişi.
Kavga çıkmadan katılıyoruz peşlerine.
Bir , üç , on belki de yüz on bin kere.
Başımız dönüyor iyice, soğuk soğuk terliyoruz.
Ayılan, bayılan derken.
Evi yıkmaktan söz ediyor akıl yoksunu biri.
Ev yıkılır mı hiç?
Saçma geliyor kurşuna diziyoruz.
Ortalıkta büyük bir sessizlik...
Sonra başka biri,
evi yıkıp daha büyük bir çember çilizilirse
daha iyi olurdan söz ediyor.
Önce üç beş sonra sesler haykırıyor.
Kabul görülüyor bu yeni dumanı üstünde fikirde.
Evi yıkıyoruz.
Yıkıyoruz yıkmasına da.
Daha büyük çemberler gerekecek,
daha çok akıllı.
Çember günden güne büyüyecek.
Cevize sığmaz olunacak.
Başka yerler gerek,
başka akıl sahipleri.
Tutup bir bir kurşuna diziyorum.
Yedi milyar sekiz yüz otuz yedi milyon küsur insanı.
Sonra bir odaya hapis ediyorum kendimi.
Ve en acısı.
Ben deli değildim
Hiç birimiz deli değildi aslında.
Çöl hiç mi hiç deli değildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.