Gençlik ve Sosyalleşmenin Önündeki Engeller: Geleceğe Nasıl Umutla Bakacağız?
Türkiye'nin toplam nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişiye ulaşmışken, bu nüfusun %15,2'sini 15-24 yaş aralığındaki gençler oluşturuyor. Yani, ülkemizde yaklaşık 12 milyon 872 bin genç var. Bu genç nüfus, ülkenin geleceğini şekillendirecek olan dinamik bir potansiyele sahip. Ancak bu gençler, sosyal ve ekonomik koşulların baskısı altında büyümekte. İşsizlik, artan hayat pahalılığı ve sosyalleşme alanlarının daralması gençlerin yaşamını olumsuz yönde etkiliyor.
Gençlerin Sosyal Alanları Daralıyor
Türkiye'de 3 milyonun üzerinde işsiz varken, ekonomik şartların ağırlığı toplumun her kesimini etkiliyor. Fakat bu baskı, özellikle gençler üzerinde daha yoğun hissediliyor. Tiyatro ve sinema gibi kültürel etkinliklere katılım, geçmişe kıyasla belirgin şekilde azalmış durumda. Bir zamanlar gençlerin ilgi odağı olan bu etkinlikler, artık ulaşılması zor lüksler hâline geldi. Bilet fiyatlarındaki artış, yaşam masraflarının büyümesi ve işsizliğin yarattığı ekonomik güvensizlik, gençlerin bu tür aktivitelerden uzaklaşmasına yol açıyor.
Sinema ve tiyatro izleyici sayısı, zamanla teknolojik gelişmeler, sosyal değişimler ve son olarak küresel pandemi gibi çeşitli faktörlerin etkisiyle büyük bir dalgalanma yaşadı. Artık dijital platformlar, gençlerin birincil eğlence kaynağı hâline gelmiş durumda. Netflix, Disney+, Amazon Prime, Blu TV ve Exxen gibi platformlar, geniş içerik arşivleriyle gençleri ekran başına çekiyor. Bu durum, sinema salonlarından uzak durmayı teşvik ettiği gibi, sosyalleşmeyi de kısıtlıyor.
Gençler Yalnızlaşıyor
Gençlerin bu dönemde en çok ihtiyaç duydukları şey, sosyal ortamlarda bulunmak ve kendilerini ifade edebilecekleri alanlar bulmak. Ancak ekonomik zorluklar ve yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden dolayı, pek çok genç kendini yalnızlığa çekiliyor. Bu yalnızlık, zamanla duygusal buhranlara ve sosyal izolasyona dönüşebiliyor. Kendi iç dünyasına hapsolan gençler, umutsuzluk, şiddet eğilimi ve tahammülsüzlük gibi duygularla baş başa kalıyor.
Bu tablo, yalnızca bireylerin değil, toplumun geleceği açısından da endişe verici bir durum yaratıyor. Umutsuz bir gençlik, sosyal ve ekonomik istikrarın teminatı olan sağlıklı bir toplumun önündeki en büyük tehditlerden biridir. Gençler geleceğe dair umutlarını kaybederse, bu umutsuzluk zincirleme şekilde toplumsal çatışmalar ve güvensizlik olarak geri dönebilir.
Gençler İçin Yeni Bir Gelecek
Peki, bu durumu tersine çevirmek için ne yapılmalı? Öncelikle, gençlerin sosyalleşebileceği, kendilerini ifade edebileceği ve kaliteli vakit geçirebileceği ortamlar yeniden inşa edilmelidir. Ekonomik koşulların baskısı altında kalan gençlere, uygun fiyatlı kültürel ve sosyal etkinliklere erişim sağlanmalı; tiyatro, sinema gibi sanatsal faaliyetler teşvik edilmelidir. Ayrıca, işsizlikle mücadele edilecek yapısal politikalar geliştirilmelidir. Gençlerin iş bulma umudunu kaybetmeden, ekonomik ve sosyal hayata katılabilecekleri projeler ve programlar oluşturulmalıdır.
Sosyal devlet anlayışı, gençleri yalnızca eğitimle değil, aynı zamanda sosyal yaşamla da güçlendirmeyi gerektirir. Gençlerin yalnızlaşmaması için sosyal destek sistemlerinin yanı sıra, kültürel ve sanatsal etkinliklerin daha erişilebilir hâle getirilmesi bir zorunluluktur. Ancak böyle bir ortamda, daha yaşanılır bir gelecek için umut taşıyan, üretken ve topluma katkı sunan bir gençlik yetiştirmek mümkün olabilir.
Gençlik, toplumun yarınını inşa eder. Bugünün gençlerine yatırım yapmak, aslında geleceğimize yapılan bir yatırımdır. Onların sosyalleşebileceği, hayata tutunabileceği ve kendini gerçekleştirebileceği bir dünya sunmak, hepimizin sorumluluğu. Daha iyi bir gelecek için gençlere umut olmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.