Osman Ergün

Osman Ergün

Diyarbakır’da okul zili çaldı, Narin Güran’ın sessiz çığlığı yükseldi

Diyarbakır’da okul zili çaldı, Narin Güran’ın sessiz çığlığı yükseldi

Bugün Diyarbakır’da 467 bin 725 öğrenci, yeni bir eğitim öğretim yılına adım attı. Üç aylık tatilin ardından okulların kapıları, çocukların heyecanlı adımlarıyla açıldı. Ancak bu umut dolu başlangıcın gölgesinde, yaşanan acılar ve derin sorunlar yer alıyor. Diyarbakır’daki eğitim sistemi, hem mevcut zorluklarla hem de yeni düzenlemelerle karşı karşıya. Deprem sürecinin etkileri, okullardaki hasarlar ve sınıf kalabalıkları eğitim kalitesini etkileyeceği gözüküyor.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’na Türk eğitim tarihinde bir dönüm noktası oluşturacağına inandığımız Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile adım atıyoruz.” Fakat eğitmenler ve STK’lar bakan Tekin ile aynı fikirde değil. Bu yeni yönetmenlikle beraber eğitim sistemin nasıl olacağı belirsiz, eğitmenler de sistemi anlamaya çalışıyor.

Eğitimde yaşanan sorunlar, ailelerin üzerine ek yükler bindirirken, özel okul ücretlerinin astronomik rakamlara ulaşması ve diğer eğitim masraflarındaki artışlar, ekonomik krizle birleşince ailelerin belini büküyor. Kırtasiye malzemelerindeki yüzde yüzün üzerindeki artış, okul servis ücretleri ve yemek masrafları, ailelerin eğitim bütçelerini sarsıyor. Ücretsiz öğle yemeği desteğinin kaldırılması ise bu yükü daha da artırıyor.

Bütün bu karmaşanın içinde, Narin Güran’ın trajik ölümü, dünya çapında büyük yankı uyandırdı. 8 yaşındaki Narin Güran, okulun açıldığı sabah, köyüne defnedilmek üzere uğurlandı. 19 gün süren kaybolma sürecinin ardından derede bir çuval içinde bulunan Narin, ülke çapında büyük bir üzüntü yarattı. Narin Güran’ın ölümü, kayıp çocuklar meselesini yeniden gündeme taşıdı ve Türkiye’nin bu konuda ne kadar acı bir tabloyla karşı karşıya olduğunu gözler önüne serdi. Bütün Türkiye bu sabah ders başı yaparken ne Narin ne de köydeki arkadaşları okula gidemedi.

Eğitimdeki belirsizlikler ve zorluklar bir yana, Narin’in ölümü, eğitim ve güvenlik sistemlerinin yetersizliğini açıkça ortaya koyuyor. 2016 yılından bu yana Türkiye’de kaç çocuğun öldüğü veya kaybolduğu bilinmiyor. Uzmanlar, yıllık 20 bin çocuğun kaybolduğundan bahsediyor ve Türkiye, kayıp çocuklar konusunda üzücü bir şekilde ilk sıralarda yer alıyor. Narin Güran’ın cinayeti, bu sorunun ne kadar köklü ve ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Çocukların en mutlu olması gereken bir günde Türkiye Narin için ayakta, bir daha Narinler, Gülistanlar, Leylalar yaşanmasın diye. Maalesef dün akşam Diyarbakır’da Narin Güran için yapılan yürüyüş engellendi, Narin’in isminin, fotoğrafının bulunduğu pankartlar parçalandı. Oysa alanda tek ses vardı ‘Narin İçin Adalet’. Dünya gündemine büyük yer tutan Narin cinayetinde, cinayeti işleyen veya işleyenler, göz yumanlar, sessiz kalanlar bunların tamamın aydınlatılması bekleniyor.

Narin Güran cinayeti tüm ülkenin ortak acısı haline geldi. Eğitim sistemi ve güvenlik önlemleri, çocukların güvenliğini ve refahını ön planda tutacak şekilde yeniden değerlendirilmelidir. Bu çığlık, sadece Narin’in değil, kaybolan her çocuğun ve onların ailelerinin çığlığıdır. Toplum olarak, çocukların güvenliğini sağlamak ve eğitimdeki eşitsizlikleri gidermek için herkese büyük sorumluluk düşüyor. Narin Güran’ın cinayeti, bize bir kez daha hatırlatıyor ki, çocuklarımızın geleceğini korumak için daha fazlasını yapmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Osman Ergün Arşivi