Uzmanından uyarı: Diyarbakır’da akran zorbalığı sıradanlaştı
AMİDA HABER - Sosyolog, Eğitimci ve Yazar Arslan Özdemir, “Ne yazık ki akran zorbalığı artık sadece bireylerin değil, toplumun ortak davranış kalıplarının bir yansıması hâline geldi. Çocuklar, güç kazanmanın yolunu incitmekte arıyor. Sessiz kaldıkça, zorbalık toplumsallaşıyor” ifadelerini kullandı.

‘Evde sevgisizlik, okulda zorbalık doğuruyor’
Akran zorbalığının en önemli nedeninin aile içi iletişim eksikliği olduğunu belirten Özdemir, “Çocuk evde sevgi, saygı ve sınır görmüyorsa, bunu okulda telafi etmeye çalışıyor. Evde duygusal şiddet yaşayan bir çocuk, okulda fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulayabiliyor” diye konuştu.
Özdemir, bu döngünün ancak ailelerin çocukla kurduğu ilişki biçimini değiştirmesiyle kırılabileceğini vurguladı.

‘Her okulda bir sosyolog şart’
Okullarda rehberlik hizmetlerinin yetersiz olduğuna dikkat çeken Özdemir, çözümün yalnızca psikolojik değil, sosyolojik bir yaklaşım gerektirdiğini söyledi:
“Her okulda en az bir psikolojik danışmanla birlikte bir sosyolog da bulunmalı. Zorbalık, bireysel bir öfke patlaması değil, toplumsal bir öğrenmedir. Bu yüzden hem bireyi hem çevreyi analiz eden profesyoneller sahada olmalı.”

‘Öğretmenler yalnız bırakılıyor’
Öğretmenlerin çoğu zaman zorbalığı fark ettiğini ancak sistemin sessizliğe ittiğini ifade eden Özdemir, “Bazı öğretmenler idari baskıdan veya veli tepkisinden çekiniyor. Bu durum, ‘görmezden gelme kültürü’nü besliyor. Oysa okulun ilkesi net olmalı: Zorbalığa sıfır tolerans.” dedi.

‘Veliler savunma değil, farkındalık göstermeli’
Velilerin çoğu zaman çocuklarının zorba olabileceğini kabullenmek istemediğini belirten Özdemir, şu çağrıyı yaptı:
“Veliler, ‘Benim çocuğum yapmaz’ yaklaşımını bırakmalı. Zorbalığı inkâr etmek, çocuğu korumak değil, yalnızlaştırmaktır. Çocuğa sınır koymak ceza değil, sevginin biçimidir.”

Diyarbakır için çözüm önerileri!
Sosyolog Arslan Özdemir, Diyarbakır özelinde akran zorbalığıyla mücadele için şu önerileri sıraladı:
• Her okulda en az bir sosyolog ve psikolojik danışman görevlendirilmeli,
• Yerel yönetim destekli “Akran Dayanışma Kulüpleri” kurulmalı,
• Basın sadece şiddeti değil, dayanışma örneklerini de görünür kılmalı,
• Mahalle ölçeğinde aile eğitim programları uygulanmalı,
• Sessiz kalmak yerine konuşmak teşvik edilmeli.

‘Sessizlik, zorbanın en güçlü silahıdır’
Sözlerini topluma çağrıyla bitiren Özdemir, “Her zorba, bir zamanlar incitilmiş bir çocuktur. Bu döngüyü kırmanın yolu cezadan değil, anlayıştan geçer. Eğer hepimiz bir adım atarsak, çocuklarımız birbirini değil, geleceği inşa etmeye başlar” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.