Bir öğretmenin sitemiyle başlıyorum…
“Keşke üniversiteye hazırlık ve üniversiteyi okuma aşamasında bu kadar zahmet etmeseydim. Asgari ücretle çalışan biri olsaydım. Üniversiteye hazırlık ve üniversite okuma döneminde benim için yapılan masrafla, bir daire alabilirdi ailem. Ancak şu an maaşımla kirada dahi oturmam çok zor.”
Bu ne demek?!
Asgari Ücret 11.402 TL (Okur-Yazar Olmanız Bile Şart Değil!)
İşçi Maaşı 24.000 TL (Okur-Yazar Olmanız; Bazı Durumlarda İlköğretim, Bazı Durumlarda İse Lise Mezunu Olmanız Yeterli!)
Memur Maaşı 11.500 TL (Eskiden DMS ile Lise Mezunu Olmanız Yeterliydi! Bir de, orta okul mezunu olup da sonradan kadro alanlar vardı…)
Öğretmen Maaşı 12.000 TL (4 YIL Üniversite Okumanız Şart!)
Mühendis Maaşı: 16.000 TL (4 YIL Üniversite Okumanız Şart!)
Doktor Maaşı: 19.975 TL (6+3 YIL Üniversite Okumanız Şart!)
Üniversite okumayı; akademik kariyer, entelektüel gelişim ve küresel bilgiye erişme olarak görenlerin sayısı ‰0,6 (binde sıfır virgül altı) iken çocuklarımıza nasıl “ÜNİVERSİTE OKU DA ELİN EKMEK TUTSUN” diyebileceğiz?! Ailelerin çok kaliteli eğitim vermesi gerekecek ve her ebeveyn zengin olmak zorunda… Zira çocuklarının üniversite okuması; akademik kariyer, entelektüel gelişim ve küresel bilgiye erişme gibi durumlardan ibadet olacak.
Ücret/Maaş artışlarına gelince…
%25 ile %45 arası. Ancak gayriresmi enflasyon artışı %130-%150 bandında. Kaldı ki, çalışana yapılan her ücret/maaş artışı sonrası, gıda ve teknoloji ürünlerine anında zam geliyor.
Peki, nasıl olacak?!
Alım gücü düşükken ve düzensiz zam artışları varken, asgari ücretin 30bin lira olması da fayda vermeyecektir.
Başta dövizin ve akaryakıtın korkunç yükselişini “bahane eden” ev ve iş yerleri sahiplerinin yaptığı zamları kontrol altına almamız gerekirdi. Üreticiden, reyona-pazara giden ürünlerin fiyat artışının ya da kâr marjının kontrol altına alınması gerekirdi.
Ayrıca işverene maliyeti, yaklaşık 16,000 (ON ALTI BİN) TL olduğundan, bazı işverenler küçülmeye gideceğinden işsizlik de artabilir ve “Ben eski asgari ücrete de razıyım,” demek zorunda kalanlar nedeniyle “nitelikli” ya da “memnun” çalışan sayısında da düşüş olabilir.
Kısacası, maaş/ücret artışlarındaki oranın yüksekliği değil; alım gücünün yüksekliği ve gelir dağılımının adaletli olması önemlidir. Her maaş/ücret zammı ile birlikte enflasyonun artacağını unutmayalım…
Ülkemizin sosyo-ekonomik ve sosyo-psikolojik olarak daha güçlü, daha ferah ve daha sağlıklı olması için; kamu yararına ve milletimiz lehine yapılan eleştirilerin, önerilerin ve itirazların dikkate alınması dileğiyle.
Selam, umut, sevgi ve dua ile…