Ahmet Kaya 22 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Dostluğumuzu bilenler için rutine bindi, yıldönümlerinde benden yazı isterler.
Ropörtajlarda bildiğim bazı mevzuları anlattım, bazılarını kendime sakladım. Onlar çok özel anılar. Öylece kalsınlar.
Saza niye gelmedin türküsü bildiğimiz gibi merhum Celal Güzelses’e ait. Emin Taşın tavsiye etmişti. Bekir Murat Öztemir’in bürosunda haftanın her günü buluşurduk. Ahmet Kaya, türkünün sözlerini çok tutmuştu, ama müziği tarzıyla örtüşmüyordu. Kararsızdı. Tam da o günlerde Bodrum’a gittik. Sevgili Ferhat Tunc da Didim’den geldi.
Türkü üzerinde epeyce çalıştı. Sonradan adını “şarkılarım dağlara” koyduğu albümün ilk ismi “cinayet saati”ydi. Attila İlhan’ın meşhur şiiri. Albümün hit parçası olarak da “kum gibi”yi seçmişti. En çok onun üzerinde çalıştı. Saza niye gelmedini de ihmal etmedi. Ben çaldım o söyledi, o çaldı ben söyledim. Türkünün melodisi değişti. Keyifli bir iş çıktı ortaya. Ama gene de kararsızdı.
Sıtkı Acim ve Osman İşmen’le Arı stüdyosunda çalışırdı. Bir gece Dicle restorantta demlenirken, gece yarısına doğru Stüdyoyu ayağa kaldırdı. Gittik. Türküyü üç beş kez daha okudu. Kayıtlardan birini seçti. Saza niye gelmedin son parça olarak albüme eklendi. Klip çekildi. Müzik kanallarında dönmeye başladı. En popüler kral tv’ydi o zamanlar.
Albüm çıkalı iki ayı geçmişti. Ankara’dayız. Benim evimde kalırdı. Kahvaaltıdan önce günlük gazetelere göz atıyorduk. Sonradan Ahmet Kaya’nın ipini çeken aynı Ertuğrul Özkök, saza niye gelmedin türküsüne yere göğe sığdıramamıştı.
Ve türkü patladı. Herkesin dilindeydi. Klipteki alkış çalma biçimi barlarda, meyhanelerde taklit edilmeye başlandı. Sacit Suha Dilek’in Piyasaya sürdüğü kaset dört milyondan fazla sattı.
Ahmet abi yaşasaydı 65 yaşından gün alacaktı. Cesareti her daim başına bela oldu. Gidişi çok erkendi. Rüyalarımda beni ziyaret etmeyi ihmal etmez. Çok özlüyorum herkes gibi.