Ahmet Çelik

Ahmet Çelik

Barışa sevdalı bir gün 10 E K İ M

Barışa sevdalı bir gün 10 E K İ M

Ankara Garı; barışa sevdalı barış güvercinlerinin çoluk çoçuğumuzun gelecekte huzur ve güven içinde yaşamalarını teminat altına almak için gerçekleştirmek istedikleri ANKARA’daki “Barış mitingini” kana bulayan katliam ve o korkunç katliamda yitirdiğimiz, şehitlere ve onların geride bıraktıkları eş ve çocuklarına, sevdiklerine, yoldaşlarına bir minnet borcudur bu yazı...

90 li yıllardan beri yürütmekte olduğum sendikacılığımın 2015 yılına kadarki bölümünde Ankara, İstanbul, Gaziantep, Şanlıurfa, Batman, Van ve Diyarbakırda düzenlenen mitinglere sayısını hatırlayamacağım kadar çokça katıldım. Bir sendikacı ve bir barış sevdalısı olarak sendikamız KESK ve diğer sivil ve barışsever kitle örgütleri ile ortaklaşa düzenlenen hemen hemen bütün mitinglerde yer aldım. Bütün bu mitinglere giderken sevgili eşimin mutlak desteğini ve duasını alarak yola çıkıyordum. Hayatım boyunca İlk kez gideceğim bir miting için Ankara’ya gidiyorum diye ağlamıştı. Oysa daha önce defalarca Ankara’ya bu tür mitingler için gitmiştim. Gitme diye çok ısrar etmişti. Sanki kötü bir şeyin olacağı içine doğmuştu eşimin. Ona, gitmem gerektiğini, bunun bir barış mitingi olduğunu eğer biz barış için üzerimize düşeni yapmaz ve bu topraklara barışı hakim kılmaz isek çocuklarımızın gelecekte bizden bunun hesabını soracaklarını dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Eşimin gözyaşları arasında ve zorlu bir vedalaşmadan sonra yola çıktım. Yaklaşık 15 saatlik yorucu bir yolculuktan sonra Ankara’ya vardık. Türkiyenin dört bir yanından gelen Barış sevdalısı yoldaşlarımızla karşılaşmamız ve onlarla hasretle kucaklaşmamız bu yorgunluğumuzu unutmamıza yetmişti. Daha önceki mitinglerimizde görmeye alışık olduğumuz yoğun güvenlik önlemlerinin bu sefer olmayışı ve hemen hemen hiç polisle karşılaşmamamız benim dikkatimden kaçmamış olduğu gibi konuştuğum diğer arkadaşlarımında dikkatinden kaçmamıştı. Bu işte bir tuhaflık vardı. Konvoyumuz Ankaraya vardıktan sonra diğer yoldaşlarımızla kolkola Kortej oluşturarak miting alanına doğru yürüyüşümüz başlamıştı. Coşkulu ve büyük bir kitle şarkılar, türküler, halaylar ve sloganlarla Kızılay meydanına doğru yürüyorduk. Ankara Garının önüne kadar hiç bir sorunla ve hiç bir noktasında bir güvenlik aramasıyla karşılaşmadan yürüdük. Tren garının tam önünde kitlenin bir araya gelebilmesi, geride kalanların kitleye ulaşması ve kitlesel bir şekilde toplu olarak yürüşe devam edilebilmesi için kitlenin önünde gidenler duraksamış ve duraksamadan kaynaklı kortejde bulunan gençler coşkulu bir şekilde bu sürede Halay çekiyorlardı. Biz Mardin’den gidenlerde garın önüne ulaşmıştık ve maalesef büyük çoğunluğu şu anda hayatta olmayan o güleryüzlü gençlerin yanında durarak onları bir süreliğine seyretmiş ve sevinçlerine ortak olmuştuk. Bende Halaylarını ve çektikleri zılgıtlarını zevkle izlemiştim.

Ölüme 10 Dakika ve 15 Metre Mesafedeydim:

Sonra benim telefonum çaldı ve Yapı Yol Sen Genel Başkanı nerde kaldığımızı soruyordu. Bende garın önünde olduğumuzu söylediğimde biraz ilerde olduklarını ve bizi beklediklerini ve onlara yetişmemiz gerektiğini yürüyüşe birlikte devam edeceğimizi söyledi. Telefonu kapattıktan sonra yanlarına gitmek için yaklaşık 10-15 metre ileriye gittik. Genel Başkan ve Genel Merkezden arkadaşlarla kucaklaştık, hasbıhal etmeye başladık. Bu sohbet yaklaşık 10 dakika kadar sürmüştü. Diğer yoldaşlarımızında bize ulaşmasını bekliyorduk.

Hepsi bukadar, yani o halay çekenlerden yaklaşık 10-15 metre mesafede ve insanlık düşmanlarının, barbar ve tecavüz ordusunun zebanilerinin kendilerini patlamadan 10 dakika önce o Barış Güvercinlerinden, o Barışa Sevdalı yüreklerden, o hayat ve neşe dolu İnsanlardan uzaklaşmıştım. Onlardan ayrılarak Yapı Yol Sen Genel Merkezinin bulunduğu yere gitmiştim. Bir anda o korkunç patlama, o mahşeri gürültü ve o mel’unların vahşi saldırısı ve ardından ikinci bir patlama daha ve…

Tam anlamı ile bir vahşet.

Bir barbarlık.

Bir katliam.

Bir can pazarı.

Havada uçuşan o güzelim insanların vucutlarından kopan parçalar üzerimize yağıyordu. Bağrışmalar, feryatlar, Yardım edin çığlıkları.

Gar Meydanı bir anda kan gölüne dönmüştü. Kandan beslenen vampirler, Güvercin düşmanları, barış yürüyüşünü kana bulayarak amaçlarına ulaşmışlardı ulaşmasına ama içimize korku salınması bir yana daha büyük bir inanç, öfke ve kararlılıkla barışı haykırma azmi yerleştirmişti. Bu barış yürüyüşünün bir son olmadığı, barış düşmanları için sonun başlangıcı olduğu inancını içimize yerleştirmişti. Hepimiz kendi içimizde şu sözü vermiştik şehitlerimize “and olsun ki uğruna canınızı verdiğiniz barışı, bedeli ne olursa olsun bu ülkeye getirinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz.”

Ambulansların patlamadan yaklaşık 40 dakika sonra geldiği alana her nedense yürüyüş boyunca tek bir tanesini bile görmediğimiz yüzlerce çevik kuvvet mensubu 10 dakika içinde olay yerine gelerek yaralılara yardım eden arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza gaz bombaları ile saldırdılar. Ben de bu gazlardan nasibimi aldım. O katliam sırasında beni arayan aile fertlerime, dost-akraba ve arkadaşlarıma utanarak iyiyim diyebiliyordum. Yüzlerce yoldaşım ölü, yüzlercesi de yaralı olarak can çekişiyorken. Nasıl iyi olabilirdim ki.

Hayatını kaybedenlerin isimleri:

1. Abdülkadir Uyan

2. Metin Kürklü

3. Gökhan Akman

4. Orhan Işıktaş

5. Gülhan Karlı Elmascan

6. Yılmaz Elmascan

7. Nevzat Sayan

8. Bilgen Parlak

9. Hacı Kıvrak

10. Rıdvan Akgül

11. Fevzi Sert

12. Hacı Mehmet Şah Esin

13. Gökmen Dalmaç

14. Elif Kanlıoğlu

15. Hakan Dursun Akalın

16. Ercan Adsız

17. Ayşe Deniz

18. Berna Koç

19. Fatma Esen

20. Gülbahar Aydeniz

21. Eren Akın

22. Canberk Bakış

23. Tayfun Benol

24. Nizamettin Bağcı

25. Kasım Otur

26. Başak Sidar Çevik

27. Nilgün Çevik

28. Resul Yanar

29. Mehmet Ali Kılıç

30. Tekin Arslan

31. Sezen Vurmaz

32. Dilaver Karharman

33. Umut Tan

34. Onur Tan

35. Sarıgül Tüylü

36. Dilan Sarıkaya

37. Ali Kitapçı

38. İsmail Kızılçay

39. Muhammet Demir

40. Korkmaz Tetik

41. Veysel Atılgan

42. İbrahim Atılgan

43. Emine Ercan

44. Kübra Meltem Mollaoğlu

45. Meryem Bulut

46. Seyhan Yaylagül

47. Ebru Mavi

48. Ali Deniz Uzatmaz

49. Ziya Saygın

50. Vahdettin Özgan

51. Cemal Avşar

52. Ahmet Katurlu

53. Selim Örs

54. Azize Onat

55. Dicle Deli

56. Güney Doğan

57. Binali Korkmaz

58. Mehmet Zakir Karabulut

59. Leyla Çiçek

60. Metin Peşman

61. Mesut Mak

62. Adil Gür

63. Gökhan Gökbönü

64. Şebnem Yurtman

65. Osman Turan Bozacı

66. İdil Güneyi

67. Abdullah Erol

68. Mehmet Hayta

69. Özver Gökhan Arpaçay

70. Şirin Kılıçalp

71. Uygar Coşkun

72. Ahmed Alkhadi

73. Nurullah Erdoğan

74. Gözde Arslan

75. Aycan Kaya

76. Yunus Delice

77. Sevgi Öztekin

78. Mehmet Tevfik Dalgıç

79. Sevim Şinik

80. Emin Aydemir

81. Fatma Karabulut

82. Ramazan Tunç

83. Erol Ekici

84. Feyyat Deniz

85. Necla Duran

86. Osman Ervasa

87. Ramazan Çalışkan

88. Vedat Erkan

89. Abdülbari Şenci

90. Niyazi Büyüksütçü

91. Gazi Güray

92. Sabri Elmas

93. Erhan Avcı

94. Ümit Seylan

95. Serdar Ben

96. Hasan Baykara

97. Fatma Batur

98. Bedriye Batur

99. Nevzat Özbilgi

100. Ata Önder Atabay

101. Esfet Duran

102. Mustafa Budak

103. Ağa Bayar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Çelik Arşivi