TARİH BÖYLE YAZILIR ARKADAŞ!
TARİH BÖYLE YAZILIR ARKADAŞ!
Adalet bakanlığı komisyonunda yeni anayasa ile ilgili milletvekillerinin görüşleri alınıyor. Söz sırası Mehmet Sait Yaz hocamıza gelince; adına, hayat tarzına, ilmi düzeyine yakışır bir eda ile şunları dile getiriyor.
“Esselamu aleyküm ve rehmetullahi ve berekatuhu, başta zati aliniz olmak üzere ekibinizi, vekil arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. Ben Mehmet Sait Yaz Diyarbakır milletvekiliyim.
Geçen yüzyılda anayasamız dindar insanlarımıza kan kusturdu. Benim babam Diyarbakır’ın büyük alimlerindendi; Silvanlı Seydayi Molla Ali olarak biliniyordu, gözümüzü açtığımızda babam gibileri ahırlarda okuyarak, çok ağır şartlarda ilim tahsil ettiklerini öğrendik.Bizim zamanımızda dahi Kur’an, Tefsir, Hadis kitapları ve diğer dini kitaplar gizli muhafaza ediliyordu.
Arapça ezan yasaklandı, Arapça alfabe yasaklandı, kılık kıyafet yasaklandı, dini ne kadar semboller yasaklandı, uymayanlara çok sert müeyyideler uygulandı, buna şahit olduğumuz için biz çocuklar, gençler devletten soğuduk, anayasaya karşı devlete karşı düşmanca duygularla büyüdük, kin ve nefret taşıdık. O günden bu güne ne devlet dindarlarla barıştı, ne dindarlar devletle barıştı, ta Ak Parti iktidarı gelinceye kadar.
Yüzyıl boyunca hakaret gördük, baskı gördük, sindirildik, camiler medreseler, tekeler hep baskı altındaydı.Şeyhlerin alimleri cübbeleri, sarıkları dahi yasaklandı.Şehit olan bir sakallı babanın, şehit olan bir çarşaflı annenin cenazesi çocukları tarafından korkudan sahiplenilmiyordu.
Önümüzde yeni bir yüz yıl var, benim milletvekili olarak sizden ricam yeni anayasada din ve ahlak dikkate alınmalı, önemsenmelidir.
Devlet adeta din ile barışmalıdır, din denildiği zaman devlet gücenmesin, devlet denildiği zaman halk irkilmesin, Devlet halka merhametle yaklaşsın, Merhamet eli de İman ve İslam köprüsü üzerinde gidebilir.
Ahlaki değerlerimiz yozlaştırıldı, gençliğimiz harıl harıl ateizme doğru kayıyor, Milli Eğitim Bakanlığının müfredatında yapılacak değişikliklerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi mecburi olduğu gibi, Kur’an dersi de mecburi olmalıdır. Bir vatandaşımız “ben çocuğuma Kur’an dersi vermek istemem” derse ona da saygı duymamız lazım.
Toplumuzun geneli müslümandır, bu iki dersin çocuklarımıza verilmesi lazımdır. Müslüman çocuklarına Kur’anı, Vahyi, Sünneti, İslam ahlakını öğretmekle yükümlüyüz. Bunu da ancak okullarda verebiliriz. Çünkü dışarıda da, medreselerde de çocuklarımıza bunu öğretemedik. Dinimizi birilerini yanlış öğretme tarzına bırakamayız, devletin eliyle doğru bilgiler ışığında bunu öğretmeliyiz. Dolayısıyla bunu Anayasal bir güvenceye kavuşturmalıyız diye düşünüyorum.” Dedi ve Bakana teşekkür etti.
İnşallah diğer vekillerden de bu düşünceye katkı gelmiştir.
Mehmet Sait Yaz hocamız iyi bir alim, iyi bir adalet adamıdır, menfaat ve hazzın onu değiştireceğine inanmıyorum, umarım hep böyle hakkı tavsiye edecektir.
O, sahip olduğu manevi dokunulmazlığını milletvekili dokunulmazlığı ile değişmeyecektir inşallah. Vekil olduğundan beri böyle bir duruş sergiliyor, umarım bu tarzla vazifesine devam edecektir.
Ulu camide Baş İmam-Hatipken bir gün imam odasında sohbet etmiştik, sohbet esnasında şunları söylemişti.
Bizimkiler bir kişiyi tanımak için sorunca; “Nasıldır? Namazını kılıyor mu? Diye sorarlar, behey adam sor sana, “Dürüst müdür? Helal harama dikkat ediyor mu? Adalet anlayışı nasıl?” ben de ona göre onu tanıtayım.
İşte bu vasfıyla Meclise gitti ve orada duygularımıza tercüman oluyor, Adalet Bakanlığı komisyonunda gücü nispetinde hak olanı dile getiriyor. Vekillik bu tür insanları bozamaz, ben bu kanaati taşıyorum.
Konuşmasını dinlerken göğsüm kabardı, iftihar ettim ve yazının başlığı dilimden döküldü; ”Tarih Böyle Yazılır Arkadaş!” dedim.
Umut ediyorum ki her fırsatta böyle hakkı dillendirecek ve sözleri muhatabında etki bırakacaktır. Hele bir süre Meclis onu tanısın, Meclis kürsüsünde ne faydalı konuşmalar yapacak? bir de onu görelim.
Hayırlısı olsun tabi,
Konuşmasına katkı olsun diye şunu eklemek isterim
“Alman eğitim sisteminin mecburi süresi 9 yıldır, bu süre içinde daima dört ders mecburidir;
Alman Dili, Alman Dini, Alman Tarihi, Alman kültürü… onun dışında öğrenci istediği dersi seçmeli olarak alır, devlet eliyle öğretilen bu mecburi dersler sayesinde 9 yıl sonra “Alman gibi alman yetişiyor” bizde bu dört dersle yakın tarihe kadar mesafeli duruluyordu, hatta bu derslerle kavgalıydık, maalesef!
Zaman hakkı dillendirme ve hayata geçirme zamanıdır, buna karşı duran birileri varsa halka bırakın, halk onların kulağından tutup Meclisten atmasını da bilir, fazla ileri giderse hapse de atılırlar.
Benden söylemesi.
Eyüphan Kaya
İnsan Hakları Cemiyeti Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.