CUMA SAATİMİ VERİN ARKADAŞ!
CUMA SAATİMİ VERİN ARKADAŞ!
Ezan, Ezan-ı Muhammedi, bizim için Allah’ın bir lütfüdür; Allahu ekber, Allahu ekber…. nidaları insana güven, umut ve motivasyon veriyor.
Yeryüzünde bu sese hasret nice nice kimselere var.
Allah’ın yüceliğini vurgulamanın yanı sıra, namaz zamanlarını hatırlatıyor, müminleri camiye çağırıyor, 25-27 kat sevap kazanmaya davet ediyor.
Hele bir ezan var ki diğerlerinden bir hayli farklı, çünkü o ezan okunduğu zaman dünyevi işler bir kenara bırakılarak camiye doğru hareket etmek sünnetten öte farz-ı ayin oluyor, başka bir işle meşgul olursanız günah işlemiş olursunuz, eğer şeri bir mazeretiniz yoksa tabi.
İşte bu Ezan Cuma ezanıdır.
İslam toplumunda yaşamamıza rağmen birçok kimse Cuma namazının mahiyetini/hükmünü maalesef tam kavrayamadı.
*Cuma ezanı okunduktan sonra namazı eda edilene kadar erkek bir Müslüman için her türlü alış-veriş yasaklanmıştır,
*Cuma namazının kazası yoktur.
*Cuma namazı cemaatle kılınmak durumundadır.
*Cuma namazı münasebetiyle birçok kimse namaza giderek ya da gitmeyerek saffını belirlemiş oluyor.
*Cumaya gitmek istediği halde gitmeyi beceremeyen memleket evladı bir eziklik hissediyor.
Hal böyle olunca cumhuriyet döneminde günümüze dek Cuma namazına gitmek yasal bir düzenleme yapılamadığı için hep sorun olagelmiştir.
Cumaya gidenlerin soruşturması alındığı gibi Cuma’da kurum müdürünün sağında solunda saf tutarak bu kadar önemli bir ibadetle amirine yağ çekmeye neden olmuştur.
Bu sorunu ortada kaldırmak için Cuma günü öğle arasındaki molayı iki saate çıkarmak lazımdır diye düşünüyorum.
Bir ara cheng.or sitesinde bir imza kampanyası başlattım, “Cuma günü öğle arası olması iki saat olsun” talebiyle, pek rağbet görmedi, ancak daha sonra aynı sitede aynı amaçla başlatılan bir imza kampanyası on binlerce kişi tarafından imzalandı, demek ki her şeyin bir zamanı varmış.
Böyle bir düzenleme topluma barışçıl bir hava kazandıracak, vatandaş da “Devletim, dinime saygı duyuyor” düşüncesiyle bir açıdan mutlu olacak.
Bir devlet düşünün İslam toplumunda hüküm sürsün ve haftada bir saatliğine dahi toplumun inancının hesabını yapmasın. O devleti idare eden akıldan ne çıkar? Üstelik Yahudiler için kutsal gün olan Cumartesi tatil, Hiristiyan için kutsal olan Pazar tatil ama İslam dinine göre Mübarek olan Cuma günü tatil olmadığı gibi Cuma saatine dahi tam olarak müsaade edilmiyor.
Bu sorundan tarihi bir anekdot paylaşmak istiyorum, Cumhuriyetin ilk yıllarıdır, hafta sonu tatili için perde arkasındaki bir akıl cumartesi/pazarı düşünüyor, fakat dindar vekiller oy vermezler diye endişeleri var.
Ne yapalım ne edelim derken, bir an Cuma saatinde bu yasayı getirirsek geçirmek daha kolay olur diye düşünüyorlar. Bu haberi alan Mehmet Akif, sofi meşrep vekillere diyor ki, “Gelin bu gün Cuma’ya gitmeyelim, yoksa ömür boyu Cumasız kalacağız.” Buna rağmen vekillerin bir kısmı Cumaya gidiyor. Yapılan oylama sonucu hafta sonu tatili bu günkü haliyle kabul ediliyor. O gün bu gündür bir türlü bu yanlış düzeltilmedi, maalesef.
Bu kadar önemli bir sorunun şimdiye kadar Türkiye Müslümanları tarafından sorun haline getirilmemesi de halkın sağ duyulu olmasının bir işretidir. Türkiye Cumhuriyeti bu millette bin bir açıdan borçludur. Bu borcun ödeme zamanı geldi de geçiyor.
Cuma Saatimi verin arkadaş!
Bu en doğal hakkım değil mi?
Buna karşı duyan kimselerde vicdan olur mu?
İslam toplumunda Yahudi ve Hiristiyan’ların mukaddes günleri tatil olacak, ama Müslüman Cuma namazını kılmakta zorlanacak?
Olmuyor, olmuyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.