ADALET Mİ, EŞİTLİK Mİ?
ADALET Mİ, EŞİTLİK Mİ?
Eşitlik, iki şeyin her yönden denk olması demektir.
Adalet ise, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir.
Bazen bu kavramların karıştığını görebiliyoruz.
Susuzluk hissi aynı olmayan 10 kişiye birer şişe su dağıttığınızda eşitlikten söz edilir. Bazıları suyunu bitirip doymazken, bazıları suyunu artırabilir. Oysa herkese ihtiyacı kadar su verilmesi mümkünse bu şekilde yapılması adildir. Eldeki su toplam ihtiyacın %80’ine yeterli ise, herkese ihtiyacının %80’i kadar su verilmesi yine adil olandır.
Örneğin; kimi çocuk yoksul bir ailede doğarken, kimisi zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir.
Kimisi fiziksel olarak çok güzeldir, kimisi ise değildir.
Bütün insanlar eşit olsaydı, herkes birbirinin kopyası olurdu. Böyle bir durumda bugünkü gibi bir mesleki çeşitlilikten söz edemezdik. Bazı meslekler açıkta kalırdı ve herkes tüm ihtiyaçlarını kendisi karşılamak zorunda kalırdı, ama yapamazdı.
Bütün ağaçlar tek çeşit olsaydı, ya hepsi sadece yakacak olurdu ya da hepsi mobilya. Mutlaka bir ihtiyaç açıkta kalırdı.
Bunlar birer eşitsizliktir ancak adaletsizlik değildir, doğanın dengesi gereğidir. Doğanın dengesindeki adaleti anlamak için, doğanın bütünündeki tüm unsurları sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Bu dünya ve ahirette sahip olacağımız maddi ve maddi olmayan değerlerin toplamını tüm insanlar için mukayese ettiğimizde ortaya adil bir sonuç çıkacağına inanıyorum.
Eşitlik, insanları toplu biçimde yönetme aşamasında onlara verilen haklarda söz konusudur. Bu haklar ülke yönetimi söz konusu ise devlet tarafından, şirket yönetimi söz konusu devlet veya şirket yönetimi tarafından belirlenir. Bu anlamıyla eşitlik, herkese eşit fırsatlar tanınması, özel ayrıcalıkların olmamasıdır. Örneklere bakalım:
- Oy kullanırken herkes eşittir.
- Eğitim sistemimizde herkes eşittir.
- Yargı önünde herkes eşit haklara sahiptir.
Eşit şekilde tanınan fırsatlardan bazı insanların kendi tercihi ile faydalanmıyor olması eşitliği bozmaz. Örneğin; devletin öğrencilere verdiği burslardan, istemeyen öğrenci yararlanmayabilir.
Adalet bağımsızlıkla sağlanabilir. Otoritenin adil diye tespit ettiği bir karar, vakanın tarafları açısından adil bulunmayabilir, çünkü onların çıkarları bu karardan etkilenmektedir. Adaleti sağlamakla mükellef karar vericiler, vakanın taraflarından bağımsız olmalıdırlar ki en azından bir tarafın memnuniyeti ya da diğer tarafın mağduriyeti üzerinden bir çıkar ilişkileri bulunmasın. Bu bağımsızlık bozulursa, konu kul hakkı ile ilişkilenir.
- Bir dava sonuçlandığında; suçlu cezasını yüksek bulup kararın adil olmadığını düşünebilir. Mağdur ise suçluya verilen cezayı düşük bulup kararın adil olmadığını düşünebilir.
- Cezanın artırılması, bir taraf için adalet tatminini artırırken diğer taraf için düşürecektir. Optimum nokta tektir ancak vakanın taraflarını o noktada buluşturmak zordur.
- Suçlu da mağdur da, suçu, başka suçlara verilen cezalarla karşılaştırarak değerlendirme yapacaktır. Bu nedenle adalete vaka özelinde değerlendirme yaparak ulaşmak yeterli değildir. Trafik ışıklarının süresi, bir önceki yeşil trafik ışığından sabit bir hızla gelen aracın her ışıkta yeşil ile geçmesini sağlayacak şekilde tasarlanır. Ancak birkaç caddenin kesiştiği kavşaklarda tüm caddelerdeki arabalar durmaksızın geçebiliyorsa o zaman bunu başaran mühendisi tebrik etmek gerekir. Farklı vakaların sonuçlarının da kendi içinde bir dengesi olması gereklidir.
Adalet ve eşitlik özdeş kavramlar olmayıp aslında adalet başka eşitlik başkadır.
Bazı eşitlikler adalet getirse de bazı eşitlikler vardır ki zulme bile dönebilir. Bazense tersine eşitsizlikler adalet sayılır.
O halde bizim tercihimiz mutlak olarak eşitlik değil “adalet” olmalıdır;
Zira her adalet eşitliktir, fakat her eşitlik adalet değildir.
Bu farkı en güzel anlatan resimlerden biridir.
Adaletten şaşmamamız dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.