Dünyanın bu karışık hali karşısında içimize bakmaya devam edelim. Tek umudumuz bu. Anlıyor musunuz? Şiddet tövbe edene kadar merhametle yanı başına oturalım.
“Dünyanın bu karışık halinde içe bakmaya devam. Kendi içimizdeki şiddet ile yüzleşmeye devam. İçimizdeki şiddetten öğrenmeye, şefkate dönüşene kadar yanında oturmaya devam. Madem gidip silahların önünde duramıyoruz, içimizdeki şiddetin önünde duralım…’’ diyor Carl.G. Jung.
Kalbimiz erinceye kadar merhametle şiddeti terbiye edelim. Merhametimiz, şiddetin köklerini kurutuncaya kadar sevgiyle kucaklayalım kötülüğü ki içimizdeki iyilik güneşin önünde eriyen kar tanesi gibi kötülüğü buharlaştırsın. Kovsun onu sevgi dünyamızın sınırlarından.
İçimize bakmadan şiddet son bulmaz. İçimizdeki şiddetle yüzleşmeden kötülük illeti yakamızı bırakmaz.
Dervişe sormuşlar ‘’El mi yaman, bey mi yaman?’’... Derviş yürüyüp gitmiş. Biz de yürüyüp gidelim. Yaman kim, sorusunun cevabına ihtiyacımız yok; çünkü bütün yamanlar can yakar. Ocak söndürür. Kimin yaman olup olmadığını anlamak için insan hayatını feda etmeye değer mi? Yamanın kim olduğunu merak etmeyeceğimiz bir hayata ihtiyacımız var. İçinde namerde yamana muhtaç olmadığımız o hayata, hepimizi huzurlu yapan o yaman hayata ihtiyacımız var.
Peki ama bunu nasıl başaracağız dediğiniz duyar gibiyim. Haksız sayılmazsınız. Bu kadar kara gürültünün içinde, bu kadar akıl çelen yalanın içinde içimize bakmak için nasıl bir yol bulabiliriz? Bu gücü ne verecek bize? Ben de bilmiyorum. Sanırım bunun genel geçer bir reçetesi yok. Hepimiz kendi vicdanımızın içinden bakabiliriz ancak kalbimize. Yol kalbinden geçendir. Eğer kalbin doğruysa yol da doğrudur. Burada asıl olan doğru bir kalbe sahip olmaktır.
Kalbimizin doğruluğu merhametin yoludur. Merhametin şiddetle hiç işi olmaz. Kalbimizin doğruluğu şefkatin yoludur; Şefkat kötülük barındırmaz. Kalbimizin yolu, sevginin yoludur, bu yolda kana gözyaşına yer yok: bu yol güneşli bir gelecek yoludur. Güneşli güzel yolun ilk patikasını kalp ilmik ilmik dokur.
Şiddetin panzehiri kalbi dolduran derin insani nefestir. Kötülüğün şeytan görmüş gibi arkasına bakmadan kaçtığı tek yer sevgiyle örülmüş sorumluluktur.
Şefkat, her gece başımızı huzurla koyduğumuz yastığımız olsun.
Merhamet, her gece üstümüzü örttüğümüz işlemeli yorganımız olsun.
Sevgi, bütün gece gördüğümüz tek rüya olsun.
İçimize bakalım ve içimizde gördüğümüz şiddetin yanına sevgiyle, şefkatle, merhametle oturalım, şiddet yoruluncaya kadar uykuya dalıncaya kadar sabırla bekleyelim. Ruhumuz başka türlü arınmaz. Başka türlü her şeyi ile şiddete karşı duramayız.
Şiddet terk etmeli köyümüzü. Bağımızda bostanımızda şiddete yer yok.
Şiddeti kovalım apartman boşluklarımızdan. Gecekondularımız, varoşlarımız hak etmiyor zebani yüzlü şiddeti.
Dünyanın bu karışık hali karşısında içimize bakmaya devam edelim. Tek umudumuz bu. Anlıyor musunuz? Şiddet tövbe edene kadar merhametle yanı başına oturalım.