Bir 28 Haziran sabahı
Sabah ezanı vakti güneşin tepelerden yavaş yavaş süzüldüğü anlar
Biçerdöverin mazot kokusu ile buğday tanelerinin hafif ama bir o kadarda iç rahatlatıcı yumuşaklığının iç içe geçtiği o zaman diliminde.
Aşağılardan bir yerlerde kulakları sağır edercesine yoğun silah sesleri ile uyandım. Gayri ihtiyari başımı öne eğdiğimde bu silah seslerinin bize yönelik değil de bulunduğumuz tepenin altında bulunan köyden geldiğini anladım.
Bir kaç saniyelik şaşkınlık ve korkudan sonra aşağıya doğru baktığımda askerlerin köyün etrafını sardığını ve rastgele havaya ateş ettiklerini gördüm. Bir sinema filmini izler gibi bizde olup bitenleri izlemeye başladık.
Aradığım yıllardı o yıllar ve askerlerin sürekli köyleri bastığı insanları köy meydanlarında topladığı, kimi zaman insanlık dışı işkenceler ve hakaretler ettiği 1983’lu yıllar..
İşte yine böyle bir yıl ve bir Haziran ayı
Gece köyde kalmamak için ekipleri biçen biçerdöverlerin yanına giderdik. Köyden uzak kalırdık ve genellikle de askerler sabah ezanı ile köylere baskına gelirlerdi daha gün ağarmadan.
Böyle günlerden bir gündü yine
Aşağımızda bulunan köyün adı " biriva" köyüydü Türkçe adı ise " mağara " köyüydü.
Ahmet ağanın yaşadığı köydü Biriva köyü
Devlet yanlısı bir köydü aslında
Ama Askerler için fark etmiyordu demek ki. O yoğun silah seslerinden sonra askerler köyün bütün insanlarını köy meydanına topladı. Kadınlar ve çocukları farklı bir yerde topladılar ama erkekleri ve yaşlı, genç ayırmadan hepsini bir yerde topladılar.
Bizde acaba ne yapacaklar diye sessizce izlemeye devam etmeye başladık
Düdük sesi ile beraber. Erkekler soyunmaya başladı. Üzerlerinde sadece iç çamaşırları kalıncaya kadar. Sesleri duymuyorduk ama düdük sesleri bize kadar geliyordu
Sonradan erkekleri birbirlerinin sırtlarına bindirmeye başladılar. Kimi zaman çömelerek yürütüyorlardı, kimi zaman ise birbirlerini taşıtıyorlardı
Galiba Ahmet ağa buna itiraz ediyordu
4 yada 5 jandarma onu dipçiklerle dövmeye başladılar. Bayıltıncaya kadar dövdüler onu. Yere yığılıp kaldı. Ama ne kimseyi sırtına aldı, ne de kimsenin sırtına bindi. Ama saatlerce köylülere bu işkenceyi yapmaya devam ettiler
Sonradan hiçbir şey olmamış gibi, havaya ateş açarak araçlarına binip gittiler. Onlar gittikten sonra kadınların ve çocukların feryatları hala kulaklarımda
Sonradan öğrendik ki sırayla yol üzerindeki bütün köylere bunu yapmışlar. Yeni bir komutan gelmiş ve bu komutan ne kadar güçlü ve yetkili olduğunu böyle göstermiş oldu
Mardin/ Savur Köylerine
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.