Arslan ÖZDEMİR

Arslan ÖZDEMİR

Çocuklarımız ölmesin: Narin’in ardından bir yıl

Çocuklarımız ölmesin: Narin’in ardından bir yıl

“Bir çocuğun suskunluğu, bir toplumun en büyük çığlığıdır; çocuklarımız ölmesin diye önce biz yaşadığımız hayata sahip çıkmalıyız.”

Bir yıl önce, 21 Ağustos 2024’te küçük Narin kayboldu. Günlerce arandı, umutlar yitirildi, gözyaşları döküldü. Ve 8 Eylül’de, en acı haber geldi: Narin artık aramızda değildi. O gün sadece bir aile değil, tüm toplum yaralandı. Çocuk gözler, çocuk gülüşler bir anda karardı.

Ama acı bununla da bitmedi. Çünkü aradan bir yıl geçti, sorular hâlâ yanıtsız kaldı. Narin nasıl öldürüldü, kim öldürdü? Cezalar verildi, ama hâlâ toplum vicdanı rahat değil. Hâlâ şüpheler, hâlâ belirsizlikler var. Ve biz hâlâ aynı soruyla yüz yüzeyiz:

Narin’in ölümü bize ne öğretti? Biz bu acıdan ders çıkarabildik mi?

Ne yazık ki cevap koskoca bir “hayır.”

Çünkü daha Narin’in yasını bile tutamadan, başka çocukların acı haberini alıyoruz. Daha dün Mardin’in Derik ilçesinde, Akçay Mahallesi’nde 12 yaşındaki Zeynep ölü bulundu. Denildi ki “kayalıklardan düştü.” Ama kimse inanmadı. Herkesin kalbinde aynı şüphe, aynı korku: Ya bu da bir başka karanlık hikâye ise?

Bir çocuğun ölümü sadece kendi evine düşmez. O evin kapısından taşar, mahalleyi sarar, şehri sarar, ülkenin dört bir yanında yankılanır.

Ama ne yazık ki biz bu yankıya kulaklarımızı tıkıyoruz. Komşular susuyor, akrabalar susuyor, mahalle susuyor… Ve çocuklar, en çok da bu sessizliğin gölgesinde kayboluyor.

Narin’in gözleri hâlâ üzerimizde değil mi? Zeynep’in çocuk gülüşü kulaklarımızda çınlamıyor mu? Onlar bize “beni koruyamadınız” demiyor mu?

Çocukların Ölmemesi İçin…

“bir daha olmasın” sözünü sadece cenazelerde söylemekten vazgeçmeliyiz. Çünkü her defasında söylüyoruz, her defasında unutuyoruz. Çocukların yaşaması için gerçekten bir şeyler yapmamız gerekiyor.

Evler güvenli olmalı. Çocuğun en çok korktuğu yer kendi evi olmamalı.

Okullar duyarlı olmalı. Öğretmenler, rehberler çocuklardaki en ufak değişimi fark etmeli, ciddiye almalı.

Toplum sessiz kalmamalı. “Bize ne” demek, suçlulara cesaret vermek demektir.

Adalet titiz olmalı. Soruşturmalar şeffaf yürütülmeli, gerçekler gizlenmemeli.

Bizler sorumluluk almalıyız. Çocuğun çığlığını duymazdan gelmek, aslında suçun bir parçası olmaktır.

Unutmayalım: Her çocuk bu toplumun geleceği değil, aynı zamanda bugünü, nefesi, umudu. Onların gülüşü olmadan hayatın tadı yok. Onların gözyaşı, hepimizin utancıdır.

Narin’in birinci ölüm yıldönümünde, Zeynep’in şüpheli ölümüyle sarsıldığımız bu günlerde şunu haykırmalıyız: Artık yeter! Çocuklarımız ölmesin, çocuklarımız kaybolmasın, çocuklarımız şiddetin, ihmalin, sessizliğin kurbanı olmasın.

Çocukların yaşaması için önce bizler değişmeliyiz. Onların sesini duymalı, onların gözlerindeki korkuyu fark etmeli, onların ellerinden daha sıkı tutmalıyız.

Çünkü bir çocuğun hayatı kurtulduğunda, aslında hepimizin hayatı kurtulmuş olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arslan ÖZDEMİR Arşivi