Demokratik duruş ve demokrasiyi savunmak kişilerle alakalı bir ilke değil, ilkesel bir duruştur. Elbette İmamoğlu kararı bir hukuksal karar değil, bir siyasi darbedir. Bunu böyle okumak lazım. Bu hukuksuzluk Kürt bölgesinde son yedi yıldır devam ediyor. Gönül isterdi ki bugün Saraçhane'de demokrasi savunuculuğu yapanlar(2016 yılından beri Diyarbakır başta olmak üzere HDP'nin bütün belediye başkanlarına; hiç biri hakkında mahkumiyet kararı olmadan iki dönem kayyum atandı. 2019 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı %65 ile seçimi kazanmasına rağmen, yada Kürtlerin "rusipisi" olarak kabul gören ve demokrasi mücadelesine ömrünü adayan, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün yerine tekrar kayyum atandı. Mızraklı ve bir çok belediye başkanı hukuksuzca mahkum edildi.) O gün CHP ve muhalefet partileri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi karşısında bulunan lise caddesindeki gasp edilen belediyeler için direnen HDP ve Kürtlerin yanında dursaydı. CHP'nin şahsında tüm muhalefet partilerine, belki bugün hukuki kılıfa uydurulmuş darbe İmamoğlu'na uygulanmayacaktı.

"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" yaklaşımı sergilendi. Ya da Kürtler ve HDP olunca sessiz kalındı. Ama başkasına yapılan haksızlıklara ses çıkarmazsan bir gün gelir sana da aynısını uygularlar. Nitekim bugünkü kararı böyle okumak lazım. Yinede başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partilerinin HDP ve Kürt'lere olan yaklaşımlarına rağmen kendine demokratım diyenler, demokrasi mücadelesi verenler başta olmak üzere "bütün haksızlıklara karşı susan dilsiz şeytandır." şiyarı ile bu karara tepki verilmelidir.