27 Mart'ta "Liyakat esas alınmalıdır." başlıklı yazımızda 14 Mayıs'ta başarısız bir tablo yaşanmasın diye, önerilerde bulunma adına bir yazı yazmıştık. Yeşil Sol Parti'nin (HDP) gücünü halktan alan parti aday adayları sürecinde, aday adaylarının kimler olduğunu son iki güne (Amed için bunu rahatlıkla söyleyebiliriz) kadar gizlenmiş ve gösterilen bu tavır taban tarafından ciddi anlamda tartışma konusu olmuştu. Ama buna rağmen, adaylar açıklandıktan sonra canla başla çalışan saha çalışanları, merkezde uygulanan bu yanlış yöntemler yüzünden istenilen sonucu ortaya çıkaramadı.

Bir değişim umudu, isteği vardı ve buna uygun aday profili ile seçimlere gidilseydi belki sonuç çok daha iyi olabilirdi.

Bu arada tespitlerimizde mevcut şahsiyetlerle alakalı bir durum söz konusu değildir.

Tavan ile taban arasında ciddi bir kopukluk ortaya çıkmıştır. Başta Amed olmak üzere bir çok ilde aday profili hem sahada çalışanları zorladı hemde beraberinde başarısız sonuç getirdi. Aday adayları sürecinde aday isimlerinin halktan gizlenmesi ayrı bir handikap ortaya koymuştu zaten. Şimdi 27 Mart'ta ne demişiz, bu köşede yazdığım yazının bir bölümüne bakalım. "Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan bileşenlerinden TİP ( Türkiye İşçi Partisi) Kendi logosu ile seçimlere girmek gibi yaklaşımları var kendince doğru yanları olabilir. Ama bu yaklaşım demokrasi mücadelesini sıkıntıya sokma ve göz göre göre bu bileşenlere kaybettirme yaklaşımı gibi bir sonuca evrilme tehlikesi oluşturmaktadır.60 yıl meclise milletvekili gönderemeyen, kendine sosyalistim diyen bu partiler, Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesi sayesinde meclise vekil gönderdiler. Şimdi ittifakın içerisinde kendi logolarıyla seçimlere girmek istemek kendi egolarını tatmin etmekten başka bir şey değildir.

Şu bilince çıkarmak daha sağlıklı olur.

Bizim bir belediye meclis üyesi çıkaramadığımız yerde, Kürt halkının mücadelesi sonucunda TBMM'de temsili yet hakkı elde ettik deyip, şimdi Kürt halkının yanında olup onlara dayatılan soykırım politikalarını sonlandırıp, demokratik güçlerin mecliste en yüksek temsiliyeti sağlaması olmalıydı.

Ama geçmişteki yapılarından ve anlayışlarından kurtulamadıkları anlaşılıyor. Bu yaklaşım bir çok ilde milletvekili kaybına neden olabilir. Buda günümüz için ve gelecekte demokrasi mücadelesi açısından büyük kayıp olacaktır. HDP'ye gelirsek büyük bedeller ödenerek, varlığını devam ettirerek bugünlere gelmiş, hala bedel ödeyen, yapacağı listeleri ince eleyip sık dokuyarak önümüzdeki süreçte tartışmalara mahal vermemelidir.Elbette tanınmış popüler adaylar olabilir. Ama duruş ve liyakat daha çok esas alınarak listeler oluşturulmalı.

Tabii ki demokrasi mücadelesi çok renkli olmalı ve doğrudur yarını düşünerek hareket edilmelidir.

Şimdi Hasan Cemal gibi belli kişilere teklif götürüldüğü söyleniyor. Hasan Cemal Kürtlere soykırım dayatılırken, ( belediye başkanı vekiller tutuklanırken, Kürt şehirleri yıkılırken, çocukları katledilirken) Sadece saraya muhalifliği üzerinden eleştiri yapan bu yazar, Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında yüz yıllık resmi ideoloji sistemini hep savundu.

Şimdi milletvekilliği verilecek. Ahmet Şık gibi ayrılınca yerden yere vuracak. Tabii bunlar HDP içerisinde yer alan Kürdistan'i parti bileşenleri içinde aynı olmalıdır.

Bu tür kişiler yerine Silopi'de yedi gün yerde yatan Taybet Ananın çocuğuna Cizre'de Amed' de Gever' de yakınları katledilen, kaybedilenler unutulmamalıdır.(Örnekler çoğaltılabilir.) Bunlar esas alınarak listeler oluşturulmalı ki önümüzde ki yüzyıl halkların özgürlük yüzyılı olmalı.Özellikle şu anlayıştan kaçınmak lazım, yaptığım yanlışta olsa doğruda olsa,Halk desteği arkamdadır anlayışından kaçınmak lazım."

Evet yazı böyle bitiyor. TİP payına düşen dersi aldı sanırım. Kürtlerin desteğini almadan esamelerinin okunmayacağını anlamışlardır sanırım.

HDP'ye gelirsek halkla bütünleşme olmadan, halkın gönlünde taht kuran kadroları katmadan halktan sile yiyeceklerini anlamışlardır sanırım. Onun için çıkıp ciddi bir şekilde kendilerini özeleştiri sürecinden geçirmeleri gerekiyor.

‘