Vartinis Katliamı davası zaman aşımına uğratılmak mı isteniliyor?
15 temmuz 2016 sabahı Başbakan Binali Yıldırım, aynı zamanda son başbakan olan Yıldırım, meclisteki konuşmasına şöyle başlamıştı:
"Bazı üniforma giymiş alçaklar meclisimizi bombaladı."
Yıllardır hukuk mücadelesi veren vartinis katliamı avukatları ve katliamdan evde olmadığı için tesadüfen kurtulan Aysel Öğüt...
Peki ne diyor Aysel Öğüt:
"Ailemin katili yüzbaşı Bülent'tir."
Aysel Öğüt şöyle diyor, yüzbaşı Bülent gelip köyü yakacağını bizzat söyledi. Ailemin kaldığı evin etrafını sardılar, o evi tarif etti ve herkesi öldürttü. Bülent Karaoğlu canidir. Allah her iki cihanda ona huzur vermesin.
Peki o talimatı verdiği iddia edilen Bülent Karaoğlu nerede ve neden yakalanamıyor?
Onu ve vartinis katliamını baştan beri takip eden Avukat Öztürk Türkdoğan'dan dinleyelim.
Vartinis davasını takip eden avukat Öztürk Türkdoğan'da hakkında tutuklama kararı verilen, ancak bu kadar zamandır yakalanamayan dönemin ilçe jandarma alay komutanı Bülent Karaoğlu'nun emekli maaşı aldığının tespit edildiğini söyledi. Düşünsenize dokuz insanın yakıldığı iddiasıyla aranan şahıs emekli maaşı alabiliyor, ama yakalanamiyor.
Adaletin kestiği parmak acımaz bu olsa gerek.
Tekrar olaya dönelim
Muş'un Korkut ( Têli) ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 3 Ekim 1993'te Öğüt ailesinin evi, köye baskın düzenleyen askerler tarafından ateşe verildi.
Kamuoyunda "Vartinis Katliamı" olarak bilinen bu olayda baba Nasır Öğüt, anne Eşref Öğüt , çocuklar Sevda, Sevim Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Aycan, Cihan, ve Cinal yanarak can verdi.
En küçüğü 2 en büyüğü 14 yaşında olan ailenin çocukları içerisinde o gün evde olmadığı için tesadüfen kurtulan tek kişi Aysel Öğüt oldu. Aysel Öğüt hem mahkeme hem de bazı basın yayın organlarına verdiği demeçlerde ailesinin katili yüzbaşı Bülent Karaoğlu'na dair beyanatlarda bulunuyor. İddiaları okuyuca insanın tüyleri diken gibi oluyor yangın esnasında anne can havliyle çocuklarını kurtulması için pencereden dışarıya atıyor, iddia o ki çocuklar tekrar pencereden içeriye atılıyorlar.
Tabi bunlar hepsi iddia.
Sanık yakalanmadığı için mahkeme karar veremiyor.
Ama Mahkeme ismi geçen komutan için ne kırmızı bülten çıkarıyor nede tesadüftür ki yakalanmadığı gibi birde emekli maaşı alabiliyor.
Çünkü yakalandığında ve mahkum edildiği taktirde doksanlı yıllarda bölgede yaşanan katliamların üzerindeki sis perdesi aralanacak.
Çünkü doksanlı yıllarda bölgede bunun gibi onlarca katiliamın olduğu biliniyor. Fakat mahkemelerin sümen altı ettiği için ya zaman aşımına uğradı yada takipsizlik kararı verildi.
Yoksa söz konusu Kürt bölgesi olunca hak, hukuk, adalet rafa kalkıyor, Başbakan Binali Yıldırım'ın söylediği üniformalı alçaklar meclisimizi, meclisi bombalıyorlarsa bölgede yaşananlarla ilgili doğruluk payı nedir bir bakalım demeleri gerekmez mi?Hukuk devletinde iddialar kimin için söylenirse hukuk çerçevesinde bakılması gerekmez mi?
Yada son Başbakan'ın dediği üniformalı alçaklar, devletin gücünü arkasına alıp böyle suçlar işlemiş olabilirler mi?
Söylenen doğruysa Bunları ortaya çıkarıp cezalandırmak gerekmez mi?
DAVANIN GEÇMİŞİ
Öğüt ailesinin büyük kızı Aysel Öğüt olaydan hemen sonra mahkemeye başvurdu. Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, “terör suçu” diyerek dosyayı görevsizlik kararıyla Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı’na gönderdi. DGM Başsavcılığı, olayı “terör eylemi” olarak nitelendirdi ve “failleri belli olmadığı” gerekçesiyle dosyayı kapattı.
Aysel Öğüt 2003’te yeniden suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık, bu kez olaya ilişkin soruşturma başlattı. Savcılık, iddialarda ismi geçen kişilerin askeri görevde oldukları gerekçesiyle Elazığ 8'inci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dosya bu kez de 7 yıl askeri savcılıkta bekledi.
2011 yılında aile avukatlarının yeniden başvurusu üzerine Muş Başsavcılığı, dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Üsteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Gökyazı Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan hakkında “kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan dava açtı.
Güvenlik sebebiyle Kırıkkale'de görülen davanın 10 Haziran 2015'te yapılan duruşmasında, savcı esas hakkındaki mütalaasında, ihmal sebebiyle ölüme sebebiyet vermek suçundan her 9 ölüm için 25'er yıl olmak üzere, toplamda tüm sanıklara 180 yıldan 225 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi.
1 Mart 2016'daki duruşmada tüm sanıklar beraat etti.
Aysel Öğüt'ün avukatları karara itiraz etti, dosya Yargıtay'a taşındı.
26 Ocak 2021 tarihinde Yargıtay 1. Daire, temyiz edilen dava dosyasını inceledikten sonra sanıklar Turhan Nurdoğan, Hanifi Akyıldız, Şerafettin Uz hakkındaki beraat kararını onadı.
Bu karar üzerine Öğüt'ün vekilleri Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı.
Yargıtay, sanık Bülent Karaoğlu hakkındaki beraat kararını, tanık ve mağdurların ortak anlatımıyla olay günü "Bu gece gelip köyü yakacağız" dediği ve operasyonda üst rütbeli olarak sorumlu olduğu için yaşanan olayın emir verenin talimatları doğrultusunda meydana geldiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle bozdu.
Yargıtay'dan dönen davanın ilk duruşmasında mahkeme sanık hakkında tutuklama kararı verdi.
Vartinis katliamı davası 3 Ekim'de 30 yılını doldurdu. sanık avukatları davanın zamanaşımın dan kaynaklı düşürülmesini talep etti,ancak mahkeme bu talebi kabul etmedi.
Temennimiz odur ki hukukun üstünlüğünün herkes için uygulandığı bir yaşam dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.