Arslan ÖZDEMİR

Arslan ÖZDEMİR

6 Şubat Depremi ve Diyarbakır: Toplumsal dayanıklılık ve geleceğe hazırlık

6 Şubat Depremi ve Diyarbakır: Toplumsal dayanıklılık ve geleceğe hazırlık

"Diyarbakır sadece taşlarıyla değil, dayanışmasıyla da ayakta kaldı."

6 Şubat depreminin üzerinden iki yıl geçti. Bu süre zarfında, felaketin yarattığı yıkımın izleri silinmeye çalışılırken, afet yönetimi, toplumsal dayanışma ve kentsel dönüşüm konularında ne kadar ilerleme kaydedildiği sorgulanıyor. Deprem, yalnızca binaları değil, insan hayatlarını, güven duygusunu ve geleceğe dair planları da derinden sarstı. Bugün, kayıplarımızı anarken, alınan dersleri ve atılması gereken adımları değerlendirme sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Peki, geçen iki yılda ne değişti? Yeni bir felakete karşı ne kadar hazırız?

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, 11 ili etkileyerek büyük bir yıkıma ve can kaybına neden oldu. Diyarbakır da bu afetin etkilerini hisseden illerden biri oldu. Peki, Diyarbakır bu sınavı nasıl atlattı? Toplumsal dayanışma ne düzeydeydi? Kriz yönetimi ne kadar etkiliydi ve gelecekte benzer felaketlere ne kadar hazırlık yapıldı?

Diyarbakır, depremde en çok Bağlar, Kayapınar ve Yenişehir ilçelerinde yıkım yaşarken, özellikle bazı binalarda ölümler ve yaralanmalar görüldü. Diyarbakır'daki yıkım, bölgenin deprem riskine ne kadar hazırlık sız olduğunu da gözler önüne serdi. Depremin ardından kurtarma çalışmaları, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların dayanışmayla harekete geçmesiyle desteklendi.

Afet sonrasında devlet kurumlarının, yerel yönetimlerin ve STK'ların rolü çok kritik bir noktada durmaktadır. Diyarbakır'da kriz yönetimi konusunda bazı eksiklikler olsa da, sivil toplumun büyük bir dayanışma örneği sergilediği görüldü. Özellikle depremzedeler için yardım kampanyaları düzenlendi ve gönüllü yardım ekipleri organize edildi. Ancak, ilk müdahale sürecinde bazı aksaklıklar yaşandı ve yardımın belirli bölgelere daha hızlı ulaşması gerektiği ortaya çıktı.

Diyarbakır'daki binaların büyük bir kısmı eski ve risk taşıyan yapılar olup, bazısının yıkılması veya ağır hasar alması da bu gerçeği doğruluyor. Kentsel dönüşüm projelerinin etkinliği tartışma konusuyken, Diyarbakır'da yeni yapılan binaların da depreme dayanıklı olup olmadığı konusunda endişeler mevcut. Kentin zemin yapısı da bazı yerlerde riskli olup, bu nedenle yeni yapı projelerinin daha titizlikle planlanması gerekmektedir.

Deprem sadece fiziksel yıkım yaratmadı, aynı zamanda toplumsal yapıyı da etkiledi. Deprem sonrasında insanlar arasındaki dayanışma artarken, aynı zamanda birçok kişi de geleceğe dair kaygıya kapıldı. Devlete kurumlarına olan güven sarsılırken, STK'lar ve bireysel yardım çalışmaları toplumun birbirine bağlılığını artırdı. Ancak, psikolojik travmalar uzun vadede bireylerin yaşamını etkilemeye devam edebilir.

Diyarbakır'da depreme karşı alınan önlemler artmış olsa da, bu yeterli düzeyde değil. Afet eğitimlerinin artması, şehirdeki binaların denetimlerinin sıkılaştırılması ve acil müdahale planlarının daha organize hale getirilmesi gerekiyor. Özellikle kamu binaları, hastaneler ve okullar gibi kritik yapıların güçlendirilmesi hayati önem taşıyor. Yerel yönetimler, halkın bilinçlenmesini sağlayacak kampanyalar düzenlemeli ve afet senaryolarına dayalı tatbikatlar yapmalıdır.

6 Şubat depremi, Diyarbakır'ın afetlere ne kadar hazırlıksız olduğunu ve kent yönetiminde ciddi reformlar yapılması gerektiğini gözler önüne serdi. Toplumsal dayanışma ve sivil toplumun hızlı tepkisi olumlu bir örnek olsa da, afet yönetimi konusunda eksikliklerin giderilmesi şart. Diyarbakır'ın gelecekte benzer felaketlere karşı daha dirençli olabilmesi için hem bireysel hem de kurumsal düzeyde daha bilinçli ve organize bir yaklaşım benimsenmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arslan ÖZDEMİR Arşivi