Arslan ÖZDEMİR

Arslan ÖZDEMİR

Diyarbakır’da Uyuşturucu Operasyonlarının Sosyolojik Değerlendirmesi

Diyarbakır’da Uyuşturucu Operasyonlarının Sosyolojik Değerlendirmesi

"Bir toplumu güçlü kılan, gençlerini suçtan ve bağımlılıktan koruyacak adaletli ve umut dolu bir gelecek inşa etmesidir."

Diyarbakır'da gerçekleştirilen son uyuşturucu operasyonlarında 504 kişi gözaltına alınmış ve 68 kişi tutuklanmıştır. Bu olay, yalnızca bir adli vaka olarak değil, toplumsal dinamiklerle doğrudan ilişkili bir olgu olarak ele alınmalıdır. Uyuşturucu suçlarının artış göstermesi, bireylerin sosyo-ekonomik koşullarından, kentsel mekânın dönüşüme uğramasına kadar pek çok farklı faktörün bir araya gelmesiyle açıklanabilir.

Diyarbakır, uzun yıllardır yüksek işsizlik oranları ve ekonomik geri kalmışlıkla mücadele eden bir kenttir. Genç nüfus oranının yüksek olduğu bölgede, istihdam olanaklarının sınırlı olması, bireyleri yasa dışı faaliyetlere itebilmektedir. Uyuşturucu tüketimi ve ticareti, yoksulluğun etkisini en çok hissettirdiği bölgelerde daha fazla yaygınlık göstermektedir. Gelir elde etme umudu, bazı bireyleri uyuşturucu satıcılığına iterken, işsizlik ve gelecek kaygısı bağımlılık oranlarını da artırmaktadır.

Kent sosyolojisi perspektifinden bakıldığında, Diyarbakır'da belirli mahallelerin suç oranlarının daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir. Plansız kentleşme, mekânsal ayrışma ve ekonomik eşitsizlikler, suç işlenme oranlarının artmasına katkıda bulunmaktadır. Uyuşturucu kullanımı ve ticaretinin belirli mahallelerde yoğunlaşması, sosyal dokuya zarar vermekte ve buralarda yaşayan bireyler üzerinde psikolojik baskı oluşturmaktadır.

Modernleşme ve ekonomik sıkıntılarla birlikte geleneksel aile yapısında gözlenen değişimler de uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Ailelerin ekonomik baskılar nedeniyle sosyal kontrol mekanizmasını zayıflatması, özellikle ergen ve genç bireylerin suç ortamlarına daha açık hale gelmesine yol açmaktadır. Geleneksel mahalle dayanışmasının zayıflamasıyla, bireyler suç işleyen gruplara daha kolay dahil olabilmektedir.

Uyuşturucu ile mücadelede devlet politikalarının baskı ve cezalandırma eksenli olması, uzun vadede kalıcı çözümler üretmekten uzak kalmaktadır. Bu nedenle, sadece polisiye tedbirlerle değil, sosyal politikalar çerçevesinde de mücadele edilmesi gerekmektedir. Özellikle bağımlılığın tedavisi ve yeniden topluma kazandırma projeleri bölgede daha aktif hale getirilmelidir.

Uyuşturucu ile mücadelede, yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının rolü hayati önem taşımaktadır. Bilinçlendirme kampanyaları, eğitim programları ve rehabilitasyon merkezleri, bu sorunla başa çıkmanın en etkili yollarından biridir. Toplumun bütün bileşenleri, suçla mücadelede aktif roller üstlenerek bu sürecin bir parçası olmalıdır.

Diyarbakır'daki uyuşturucu operasyonları, görünüşte bir asayiş meselesi olsa da, arka planında çok boyutlu bir toplumsal sorun yatmaktadır. Bu nedenle, sadece kolluk kuvvetleri aracılığıyla değil, sosyal, ekonomik ve kentsel politikalarda da önemli değişiklikler yapılmalıdır. Gençlerin suçtan uzak tutulması, istihdam alanlarının artırılması ve aile içi dayanışmanın güçlendirilmesi, uzun vadede bu sorunun azalmasını sağlayacak temel adımlar arasında yer almaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arslan ÖZDEMİR Arşivi