KHK ile İşten Atılanların Görünmez Çilesi: Hukuk ve Vicdanın Sessizliği
"Adalet, sözle değil eylemle anlam kazanır; geciktikçe vicdanları yaralar."
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile işten atılan yüzbinlerce insanın yaşadığı mağduriyet, Türkiye’nin son yıllardaki en büyük hukuki ve insani krizlerinden biri olmasına rağmen, toplumun büyük bir kesimi ve siyaset kurumu tarafından görmezden geliniyor. Haksız ve keyfi gerekçelerle işlerinden edilen, sosyal hakları ellerinden alınan ve damgalanan bu insanlar, ekonomik, psikolojik ve sağlık sorunlarıyla baş başa bırakılmış durumda.
Hukuk devleti ilkesinin en temel unsurlarından biri, bireylerin adil yargılanma hakkına sahip olmasıdır. Ancak KHK ile ihraç edilenler için bu süreç tersinden işlemiştir. Delil sunulmadan, mahkemeye savunma yapma şansı verilmeden, yalnızca idari kararlarla işlerinden edilen binlerce kişi, suçlu gibi muamele görmüştür.
Hukukun evrensel ilkelerine göre bir kişi, suçluluğu kanıtlanmadığı sürece masum kabul edilir. Ancak KHK’lılar, haklarında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bile olmadan toplumdan dışlanmıştır. İşten atılmalarının yanı sıra pasaportları iptal edilmiş, özel sektörde iş bulmaları zorlaştırılmış, sağlık ve sosyal güvenlik haklarından bile mahrum bırakılmışlardır. Sivil ölüme mahkûm edilen bu insanlar, açlığa, yalnızlığa ve umutsuzluğa sürüklenmiştir.
KHK mağdurlarının yaşadığı zorluklar, toplumun büyük bir kesimi tarafından görmezden geliniyor. İhraç edilenlerin önemli bir kısmı, öğretmenler, akademisyenler, doktorlar, mühendisler ve kamu görevlileriydi. Yıllarca devlet kurumlarında çalışmış, topluma hizmet etmiş bu insanlar, bir gecede hain ilan edilerek yok sayıldı.
Siyaset kurumu ise bu konuda büyük oranda sessiz kalmayı tercih etti. Muhalefet partileri dönem dönem KHK meselesini gündeme getirse de somut bir çözüm üretme konusunda yetersiz kaldılar. Medyanın büyük kısmı bu insanların sesi olmaktan kaçındı. Hukuki süreçlerde ise büyük bir belirsizlik yaşandı. İnsanların suçsuz olduklarını kanıtlamaları gerekirken, onları suçlayan makamlar herhangi bir delil sunmak zorunda bile kalmadı.
DEM Parti, seçim bildirgesinde KHK ile ihraç edilen emekçilerin yeniden istihdam edilmesi için çalışmalar yapacağını vaat etmişti. Ancak seçimin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bu konuda somut bir adım atılmış değil. Haksız yere işlerinden edilen ve yıllardır ekonomik ve sosyal zorluklarla mücadele eden binlerce insan, verilen sözlerin tutulmasını bekliyor. Adaletin sağlanması ve mağduriyetlerin giderilmesi için siyasi iradenin daha hızlı ve kararlı hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, toplumun adalet duygusu daha da zedelenecek ve bu insanlar için umut yerini tamamen çaresizliğe bırakacaktır.
Bu süreç sadece ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik ve fiziksel sağlık sorunlarına da yol açtı. İşini ve sosyal statüsünü kaybeden birçok insan depresyona sürüklendi. Kendini değersiz ve umutsuz hisseden kişiler arasında intihar edenler oldu. Ağır hastalıklara yakalananlar tedavi olamadı ve hayatını kaybetti. Bir hukuk devletinde, insanların ekmeğiyle oynayarak onları yaşama tutunamaz hale getirmek kabul edilemez bir durumdur.
Ne Yapılmalı?
KHK ile ihraç edilen herkesin bireysel olarak yargılanma hakkı olmalıdır. Suçlu olup olmadıkları bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından incelenmelidir.
Haksız yere işten atılanların itibarları iade edilmeli, kamu görevlerine dönme hakları tanınmalıdır.
İş bulamayan ve sağlık hizmetlerinden mahrum kalan KHK mağdurları için ekonomik ve sosyal destekler sağlanmalıdır.
KHK mağdurlarının yaşadığı adaletsizlik, sivil toplum kuruluşları, medya ve akademisyenler tarafından daha fazla gündeme getirilmeli, toplumsal dayanışma sağlanmalıdır.
KHK ile ihraç edilenler, hukuki güvenceye sahip olmayan, hakları gasp edilmiş bir kitle olarak görmezden geliniyor. Bir hukuk devletinde, insanları yargılamadan cezalandırmak, onları ekonomik ve sosyal hayattan dışlamak kabul edilemez. Adaletin en temel ilkesi, insanlara kendilerini savunma hakkı tanımaktır. Bu ilke ihlal edildiğinde, sadece KHK mağdurları değil, tüm toplum zarar görür. Çünkü adaletin olmadığı bir yerde, hiçbir bireyin güvende olması mümkün değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.