BİR ÖĞRETMEN KOLAY YETİŞMİYOR!
BİR ÖĞRETMEN KOLAY YETİŞMİYOR!
En basit deyimiyle; Öğretmenler olmazsa, ben bu yazıyı yazamazdım, sizlerde okuyamazdınız. Bir harf öğretenin kırk yıl kölesi iken, bir harf öğretenin katili olmaya başladık.
Son yıllarda artan bir endişe kaynağı olarak karşımıza çıkan olaylardan biri, öğretmenlere yönelik şiddet vakalarıdır. Eğitimcilerimiz, geleceğimizi şekillendiren kişilerdir ve bu şiddet vakaları sadece öğretmenlere değil, tüm topluma zarar vermektedir.
Bir ülkenin; doktorunu, polisini, hakimini, savcısını ve dahi bütün meslek gruplarını yetiştiren yine öğretmenlerdir. Ancak ülkemizde öğretmenlere karşı gösterilen saygı önemini yetirmiş durumdadır.
Dünyada eğitimin önemi sıralamasında 213. sıradayız. Özellikle öğretmenlerin adeta bir alay konusu haline getirilip, sanal medya gibi mecralarda araç olarak kullanılması; eğitimdeki disiplinsizliğin ve başarısızlığın bir diğer göstergesidir.
Öğretmenlere şiddetin sonuçları sadece eğitim sistemiyle sınırlı değildir. Toplumun her kesimine zarar vermektedir. Toplumun eğitim seviyesini de olumsuz etkiler, öğretmenlerin mesleklerine duyduğu saygıyı azaltır ve nitelikli öğretmenlerin eğitim sisteminden ayrılmalarına yol açabilir. Bu da gençlerin eğitime bakışını olumsuz etkiler. Eğitimcilerimize saygı göstermek ve onları desteklemek, toplumumuzun geleceği için önemlidir. Unutmayalım ki, öğretmenler geleceğin liderlerini yetiştirirler.
Bir öğretmen kolay yetişmiyor! 4 yıl ilkokul, 4 yıl ortaokul, 4 yıl lise, 4 yıl üniversite okuyup bitirdikten sonra KPSS ye giriyorsunuz. Formasyon eğitimi alıyorsunuz. Kamuda öğretmenlik için bir KPSS P121'den yeterli puanı alıp, bir yıllık zorunlu mesleki stajı tamamladıktan sonra öğretmen olarak atanıyorsunuz. Yani ömürden ömür gidiyor.
Öğretmen olarak atandıktan sonra insanlara hele de bir çocuk grubuna bir şeyler öğretmek gerçekten çok zordur. Öncelikle çocukla çocuk olmanız gerek. Olaylara nasıl bakıyor, olaylar ona ne ifade ediyor bunları onların gözlerinden görmek gerekiyor. Sonra öğreteceğiniz bu bilgiyi bu bakış açısına göre tekrardan yorumlayıp düzenlemek gerekiyor. Ve en son düzenlediğiniz bu bilgiyi öğrencinin zihin şemasından geçirmeniz gerek. Öğrenemezse tekrar etmeniz gerekiyor. Bu sabrı ve tahammülü kimse sergileyemedez.
Hiç bir öğretmenin menfaati merhametin önüne geçmemiştir. Fedakarlıkları her daim söz konusu olmuştur. Atatürk’ün çok güzel bir sözü vardır. “Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.” Kadına, çocuğa, doktora, öğretmene ve tüm meslek erbablarına şiddeti reva gören zihniyeti kınıyoruz. Çünkü şiddet bir çözüm değil, bir psikolojik bozukluktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.