Sonu belli olan ‘savaş’
7 Ekim 2023 saat 06.30 da işgal altında, açık cezaevi niteliğinde bulunan Filistin toprağının Gazze şeridinden, işgalci İsrail "topraklarina" Hamas ve İslami cihat örgütü tarafından saldırı düzenlenerek, bugüne kadar her iki taraftan da binlerce masum sivil insanların ( çocuk, yaşlı, kadın) maalesef ölümüne sebebiyet vermiştir.
Konu ile ilgili düşüncelerimi yazmadan önce, İsrail’in kuruluşu ve Hamas ile ilgili kısa bilgi verelim. İngiltere, Rusya, Amerika ve diğer Batalı devletlerin desteği ile 14 mayıs 1948’de kurulan işgalci İsrail devleti, bölgeye kan gözyaşı ve ölümden başka bir şey getirmedi.
İşgalci İsrail devleti ile Müslüman Araplar arasında, 1967 ve 1973 yıllarında yapılan savaşlarda Filistin ve Arap ülkeleri toprak kaybetmeye, devam ettiler. Bu süre zarfında BM tarafından , bir çok kınama ve 1967 sınırlarına dönme kararı verilmesine rağmen, işgalci İsrail devleti bu kararları uygulamayarak, topraklarını genişletmeye devam etmiştir.
İsrail’in soykırım uygulamalarından bahsederken, intifada döneminde, Filistinlilere destek vermek amacıyla 2003 yılında İsrail buldozeri altında ezilerek can veren ABD vatandaşı Yahudi asıllı Rachel Coriye’yi anmadan geçmek istemedim.
Hamas ile ilgili kısa bilgi vermek gerekir ise: 1987 yılında Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz el Rantisi ve Muhammed Taha tarafından ilk intifadanın başlangıcında Mısır'daki Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kurulurken, bazı kaynaklarda, Amerikanın desteği ile İsrail tarafından kurulduğuna dair bilgiler olsa bile, neticede bir şey değişmeyecektir.
Mahir kaynağın deyimiyle bu olay kime yaramıştır:
1- İran
2- İsrail
Bölgedeki “Müslüman” devletlerin, İsrail - Filistin meselesine bakışlarını ayrıca incelenmesi gereken önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
3’üncü Haçlı Seferi döneminde (1187) bölgedeki siyasi yapıya baktığımızda, Abbasilerin dağılmasıyla birlikte, Fatımilerden Selçuklulara, Zenginlerden, Safarilere kadar toplamda 8 devlet bulunmaktaydı. İslam tarihçisi Mısırlı Mahmud Şakirin (1909- 1997) 8 ciltlik İslam Tarihi adlı eserinde Kudüs’ün işgali döneminde bölge devletlerinin tamamı Kudüs’ün kurtarılması için, topu birbirine attıklarını, Kudüs’ü ancak Kürtleri kurtarabileceğini yazar.
Sosyal medyada "Mehmetçik Gazzeye " sloganı atanların, Türkiye’nin gücünün farkında olmadıkları çok açıktır. Eğer Kemalistler 28 ocak 1920 Osmanlı Mebusan Meclis’nin oy birliği ile aldığı Misak-ı Milli kararını "delmeselerdi", bugün belki de bu konuları konuşmuş olmayacaktık. Yani anası Türk babası Kürt bir Selahaddin Eyyubi’nin yeniden doğmasını istiyorsak, Amasya Tamimi’ne, Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarına uyarak yeni bir Misak-ı Milli yaratıp Kürtler ve Türkler olarak barışı getirebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.