Ahmet Aslan

Ahmet Aslan

Kürd’e keder kader mi?

Kürd’e keder kader mi?

Köyde her gün yapılması gereken işlerden biriydi. Sabahın erken saatlerinde annesi saç ekmeğin üzerine biraz kaymak bırakarak oğlunu hayvan otlatmaya gönderirdi. Köyden yarım belki de bir saat uzaklıktaki Gola Sor (kırmızı göl) diye tabir edilen yere götürüyordu.

Köyde okul olmadığı için yaşıtları gibi okula değil, o yavrulayacak koyunlarının, keçilerinin yavrularıyla okul okuyan bir öğrenciden çok daha fazla iyi çalışırdı derslerine. Tabi bu otlatma alanları mevsimlere göre değişirdi.

Kışın ve sonbaharda köye yakın yerlerde Meesra Sor ( kırmızı mehzen) yada Qula Bilbil ( bülbül yuvası) diye adlandırılan alanlardı.

İlkbaharda Tevya Henê yada Ser Bîra diye tabir edilen yerlerdi, çünkü hayvanların tuzlama dönemi suyun olduğu yerler tercih edilirdi. Yazın ise daha serin olan Çiyayê Sipî yani ak dağlar alanında berivanlar olarak gidilir, hem serin hem de kışa hazırlık olarak tereyağı peynir çökelek ve de çortan yapılırdı. Çortan kışın ayran çorbası için hazırlanırdı. Ta ki kahrolası köy boşaltmaları başlayıncaya kadar.

Bir gece ansızın ailesiyle birlikte o güzelim, gözü gibi baktığı keçi ve koyun yavrularından koparak hiç alışık olmadığı şehrin dar ve çekilmesi, yaşanması zor kuçelerînde hayata bir türlü alışamadan, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla gündelik işlerde çalışmaya başladı. Tabi köyündeki hayatı, şehrin dar kuçelerî birbirinden çok farklıydı. Köy hayatında her gece bir evde toplanılır Mem u Zîn yada Sîyabent ile Xecê'nin aşkları anlatılır hem sözlü hem de klam şeklinde. Kış geceleri ise hele ki kar yağdığında acaba kimin tazısı daha iyi avını yakalar sohbetleri yapılırdı. Şehir yaşamında bunlardan eser yoktu. Köyünde her şeyi üretip tüketirken şehirde ise sadece tüketim anlayışı hâkimdi. Onun içinde çalışmak zorunda kalmıştı. Tüm bunların yanında hakikati arıyordu. Köyden neden bir gecede ansızın çıktıkları yada çıkarıldıkları, bu düşüncelerin yanı sıra belli şehirlerde veya metropollerde çalışırken bile bu duygularından kopmadı. Geceleri bile rüyasında güzelim köy yaşantısına özlem duyuyordu. Ve düşler yolculuğuna koyulmak istiyordu. Kim bilir belki ilk baharda Gola Sor'da yada Meesra Sor'da yada sonbahar da Qula Bilbil'de kim bilir belki yazın berivanların kışlık tereyağı peynir çökelek ve çortanın yapıldığı Çîyayê Sipi'de düşleri gerçekleşir diye hakikatin peşinden yürüdü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Ahmet Aslan Arşivi