Arslan ÖZDEMİR

Arslan ÖZDEMİR

Diyarbakır’ın temel sorunu: Kentlileşme ve çevre bilinci eksikliği

Diyarbakır’ın temel sorunu: Kentlileşme ve çevre bilinci eksikliği

“Bir kenti temiz yapan, sokaklarını süpürenler değil;

yere çöp atmama bilincine sahip insanlardır.”

Diyarbakır, binlerce yıllık geçmişi, çok katmanlı kültürel yapısı ve Mezopotamya coğrafyasındaki özgün konumuyla yalnızca bölgesel değil, evrensel ölçekte de önemli bir kenttir. Ancak kentlerin tarihsel derinliği ve kültürel zenginliği, tek başına sağlıklı bir kentleşme sürecinin göstergesi olmaya yetmemektedir. Diyarbakır da son yıllarda hızlı nüfus artışı, yoğun göç hareketleri, ekonomik dönüşümler ve plansız büyüme gibi dinamiklerin etkisiyle ciddi bir kentlileşme süreciyle karşı karşıya kalmıştır. Bu süreç, yalnızca fiziksel mekânın değişimini değil, aynı zamanda toplumsal ilişkilerin, yaşam alışkanlıklarının ve bireylerin kentle kurduğu bağın dönüşümünü de beraberinde getirmiştir. Kentlileşme, bireyin sadece şehirde yaşaması değil; ortak yaşam kültürünü içselleştirmesi, kamusal alanlara karşı sorumluluk üstlenmesi ve çevreyle uyumlu bir hayat pratiği geliştirmesi anlamına gelmektedir.

Diyarbakır’da birçok noktada bu bilincin yeterince oluşmadığı görülmektedir. Bu bağlamda Diyarbakır’da yaşanan temel sorun, bireylerin kentte yaşama deneyimlerini yeterince kent bilinciyle bütünleştirememesidir. Bu durum ise en görünür biçimde çevre kirliliği, kamusal alanların amaç dışı kullanımı ve ortak yaşam alanlarına yönelik duyarsızlık olarak ortaya çıkmaktadır. Sokaklara gelişi güzel atılan çöpler, yeşil alanların tahrip edilmesi, tarihi dokunun korunmaması ve hava-su kirliliği, bu bilinç eksikliğinin en somut göstergeleridir.

Çevre kirliliği, sadece kötü bir görüntü yaratmakla kalmaz; insan sağlığını tehdit eder, yaşam kalitesini düşürür ve kentin geleceğini tehlikeye atar. Oysa bu sorunun çözümü yalnızca belediyelerin, kamu kurumlarının ya da temizlik görevlilerinin sorumluluğu değildir. Asıl sorumluluk, o şehirde yaşayan her bir bireyin omuzlarındadır. Bir çöpü yere atmamak, tarihi bir yapıya zarar vermemek, yeşil alanları korumak, aslında kentli olmanın en temel gereğidir.

Diyarbakır’da çevre kirliliğiyle mücadele etmenin en etkili yolu, kentlileşme konusunda toplumsal farkındalık oluşturmaktır. Okullarda çevre bilinci derslerinin yaygınlaştırılması, mahalle bazlı temizlik ve bilinçlendirme kampanyaları, sivil toplum kuruluşlarının daha aktif rol alması ve yerel yönetimlerin halkı sürece dâhil etmesi büyük önem taşımaktadır. İnsanlar yaşadıkları kentin sadece bugünün değil, yarının da emaneti olduğunu kavradıklarında, çevreye karşı davranışları da değişecektir.

Sonuç olarak Diyarbakır’da gözlemlenen kentlileşme eksikliği, bireysel tercihlerden çok, tarihsel süreçlerin, göç hareketlerinin, sosyo-ekonomik şartların ve hızlı nüfus artışının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle çevre kirliliği sorununu yalnızca bireysel davranışlara indirgemek yerine, toplumsal yapı ve yaşam koşullarıyla birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Sorunun çözümü de yalnızca fiziki düzenlemeler, altyapı yatırımları ve denetimlerle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda bireyin kentle kurduğu ilişkinin niteliğini dönüştürmeyi hedeflemelidir. Zihinsel ve kültürel dönüşüm, yani “kentli olma bilinci”, kuşaklar arası aktarımla güçlenen uzun soluklu bir süreci ifade eder.

Eğitim kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi kent sakinleri bu sürecin doğal paydaşlarıdır. Diyarbakır halkının sahip olduğu dayanışma kültürü, aidiyet duygusu ve güçlü toplumsal bağlar, doğru yönlendirildiğinde çevre bilincinin gelişmesi açısından önemli bir potansiyel taşımaktadır. Bu potansiyelin ortak bir sorumluluk anlayışıyla harekete geçirilmesi, kenti yalnızca daha temiz değil, aynı zamanda daha adil, daha sağlıklı ve daha yaşanabilir bir yaşam alanına dönüştürecektir. Gerçek ve kalıcı değişim, bireyi suçlayan değil, bireyi sürecin aktif öznesi hâline getiren bir toplumsal farkındalıkla mümkün olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arslan ÖZDEMİR Arşivi