ORGENERALLİKTEN VATANDAŞLIĞA TERFİ EDEN PAŞA
ORGENERALLİKTEN VATANDAŞLIĞA TERFİ EDEN PAŞA
Vatandaş olmak mümtaz bir rütbedir.
Bu ülkede 85 milyon vatandaş yaşıyorsa 1/85.000.000 düzeyinde bu ülke benimdir, senindir. Burada olup biten her şeyden hepimiz sorumluyuz, hayırlı işlerinde ortak, günahlarından da mesuluz.
2013 yılında Ankara’da ODTÜ tesislerinde “Sivil Düşün” projesi dahilinde 28 ilden 162 kişi iki gün “savunuculuk” temalı bir çalışmaya katılmıştı. Beyin fırtınası masalarından birinin sorumlusu bendim, bir oturumda masamın ortak görüşünü özetlerken şöyle demiştim.
“Duyduk duymadık demeyin, iki kavram bir deyimi tedavülden kaldırdık bunları dile getirmek artık yasaktır “bana ne?”, “sanan ne?”, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” bu kavramları kullanmak doğru değildir.” Demiştim. Aynen bu gün de diyorum ki vatandaşsanız her bir şey sizi ilgilendiriyor, Türkiye’nin yeni yüzyılında “vatandaş rıza“ dönemi kapanmıştır.
Kurtuluş mücadelesinden sonra bu ülke üzerinde kimi oyunlar oynandı, bir çoğumuzun atası ya şehit ya gazi, kalanlardan da çoğu ya darağacında asıldı, ya da öz vatanında esaret hayatını yaşadı. Bu ülkede seçilmiş Başbakan dandik sebeplerle asılmışsa gerisini siz düşünün!
Anadolu’yu bir sirk alanına çevirdiler, Laik antilaik, sağcı solcu, Kürt Türk …vs. bir sürü meseleler üzerinde bizi bir birine düşürdüler, şimdi %3-5 kendini bilmez melez Kürtler ve Türkler dışında artık bu oyuna gelen kalmadı.
Yeminle söylüyorum bu ladini değerler üzerinde siyaset yapan CHP ve HDP’nin iç yüzü vatandaşlarımıza anlatılsa bunların sokağa çıkacak yüzleri kalmaz.
Zaman artık nitelikli vatandaş zamanı, eskisi gibi birilerinin öz vatanımızda at koşturmaya fırsat vermeyiz.
Bu devlet bize atalarımızdan kalma bir miras, birleri o gücü üzerimizde kamçı olarak kullandı, ama biz onu vatandaşın hizmetine/huzuruna katkı için araç edineceğiz.
“insanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü kitabın ortasından söylenmiş bir söz olsa gerek. Bir karanlık akıl “insanı öldür ki devlet yaşasın” şeklinde devleti idare etti. Artık bu serserilere fırsat veremeyiz!
İnsanımız hür ve huzur içinde yaşamayı hak ediyor.
*Devlet her şeyden önce “İlahi Nizam” ile barışık hale gelmeli,
*İnsanımız; edep- haya, helal-haram, sevap- günah kavramlarından haberdar olarak yaşamalı,
*Kanaat, cesaret, fedakarlık, iyilik … gibi değerlerle barışık yaşamaya alışmalı,
*Avrupa’nın edepsizliğine aşık olan varsa buyursun oralarda pineklesinler ama bin yılın intikamını Anadolu insanından almak için yaptıkları bu zulmü ortadan kaldırmak vazifemiz ve hakkımızdır. Hiç kimsenin “bana ne?”, “Sana ne?” Demeye hakkı yoktur.
*Talim terbiyemiz ABD’in gözetiminden kurtulmalı,
*Anayasa ve yasalarımız inanç ve kültürümüzle uyumlu hale getirilmeli,
*Moda ve kozmetik sanayi bizim ülkenin kadınları üzerinden el çekmek durumunda bırakılacak kadar ilgisiz bırakılmalı,
*Aile kavramı yeniden canlandırılmalı, evlenen çiftlere kayda değer bir pozitif ayırımcılık yapılmalı, unutmayalım bu topraklarda insan yaşıyorsa bir değeri vardır.
*Ahlaksız ve edepsiz tv.program ve dizilerine son verilmeli,
*Ülkemizde yaşayan tüm halkların inanç, dil ve kültürlerine değer verilmeli.
*Sosyal adalet anlayışı gereği kazanımlarımız aritmetik ortalama tarzında tabana dağılmalı, açsak aç, toksak birlikte tok olmalıyız. Fakir ile zengin arasında uçurum olmamalı,
*Devletin imkanlarıyla servetini birden bine çıkaranların mal varlığına el konulmalı,
*Asgari ücret geçinebilir düzeyde olmalı, en düşük emekli maaşı asgari ücretin altında olmamalı, en yüksek emekli maaşı ise an çok asgari ücretin iki katı olmalı.
*Bu ülkede en yüksek rütbe “vatandaşlık” olmalı, cumhurbaşkanımızdan tutun okul hizmetlisine kadar hepsi bu ülkenin maaşlı çalışını ve vatandaşın hizmetkarıdır, bu böyle bilinmeli. Onlar işini iyi yaptıkça kendilerine minnettariz.
2003’li yılında İstanbul’da Bil Holdingin özel Dershaneler toplantısında iki günlük bir koordinasyon toplantısına katılmıştım. Aramızda bir emekli orgeneral vardı, 1.ordu komutanlığından emekli Necdet Timur beyefendi. Hayattaysa Allah uzun ömür versin, vefat etmişse Allah rahmet eylesin, katılımcılar ona “sayın paşa.. sayın paşam” deyince selamlama konuşmasında dedi ki; “arkadaşlar ben emekli olduğumda konuşmamın içinde şöyle bir paragraf vardı, ben Orgenerallikten Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına terfi ediyorum” işte duyarlılık budur.
Yani biz vatandaşsak hak adına taleplerimizi dile getireceğiz, vazifeli kimseler de “emredersiniz” dedikçe değerleri artar, takdir ve dualarımızı alırlar değil mi?
Aksi takdirde bu cennet misal yarım adada daha çok çekeceğimiz var!
Türkiye’nin ikinci yüzyılı deyip geçmeyin, medeni bir tarzda içini doldurmak lazım, medeni derken Avrupa’nın mimsiz medeniyetinden bahsetmiyorum tabi, bize Medine’nin medeniyeti lazım.
Benden söylemesi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.