“Gülmek”

Şeyhmus Kaya

Gülme, beynin bazı uyaranlar karşısında verdiği ani tepkilerdir. Bu eylemi daha çok mutlu olma haliyle ifade ederiz. Gülmeye yol açan içsel ve dışsal çok sayıda faktör var. Güzel bir haber, komik bir espri gülmemize yetebilir. Bazen çok küçük ama anlamlı bir uyaran bizi kahkahalara boğabilmektedir.

Tıp çevresi, gülmenin endorfin dahil modu yükselten kimyasallar salgılandığını ve stres hormonu seviyesini azalttığını dolayısıyla gülmek stres duygularını ve depresyon semptomlarını azaltarak sıkıntılı durumlarla baş etmemizi sağlayabildiğini ifade etmektedir.

Aniden ortaya çıkan istem dışı gülme atakları bir rahatsızlığın dışa vurumu ya da duygusal ifade bozukluğu olarak ifade edilebilir. Üzüntülü durumları ifade eden ”acı gülme” bireyin çektiği sıkıntının dışa vurumudur. Bu duruma yol açan sebepler, özel durumlar olduğu gibi dışsal faktörler(aile, toplum, çevre…)de olabiliyor.

Gülmek ile ilgili en yaygın sözler arasında” bahtım hiç gülmedi” “ yüzümüz hiç gülmedi” şeklinde ifade bulanlar olarak sunulabilir. Burada gülme eylemi daha çok güzel günlerle ilişkili olarak ele alınır. Söz konusu ifadeler olumsuzu işaret ederken ”yüzün gülüyor” deyişi de her şeyin yolunda gittiğinin delilidir.

Gülme eylemi, uyaranların niteliğine göre değişkenlik göstermektedir. Sinir bozukluğundan kaynaklı olarak ta görülebilir. Bu duruma sinir boşalması da denilebilir. Sinir boşalmasıyla ağlamanın yanında gülme krizleri şeklinde duyguların dışa vurumu da gerçekleşebilmektedir.

Gülme meselesi çok farklı anlamalarda algılanabilir. Sözgelimi olaya konu olan bir mesele için şaşkınlık belirtisi, sinir boşalması, komik bir durum, mutluluğunun yansıması, alay etme şeklinde kendini gösterebilmektedir.

Toplumsal yaşantının içinde birey, yaşamını sürdürürken hareket alanını etkileyen çok fazla dinamikten söz edilebilir. Bunlar; normlar, kurallar, ekonomik şartlar olarak sıralanabilir. Nasıl yaşamak istediğiniz belirler bu sınırları. Ya bireysel özgürlüğünüz eksenli davranırsınız ya da mevcut düzenin akışına bırakırsınız kendinizi. Burada belirleyici olan şey nasıl yaşamak istediğiniz ile bize dayatılanlar arasındaki yerimizdir. Sanırım gülme şeklimizi en temel yönüyle etkileyecek olanlar, yani gülme şekline(iyi gün görme, huzurlu olma hali)içinde bulunduğumuz şartlar, sahip olduklarımız, olamadıklarımız ve bizi çevreleyen toplumsal sistemdir. Bu açıdan bakınca “yüzü gülen bireyler” ya da “yüzü gülen toplum” olmanın koşulları çok önemlidir. Gülme eylemi etki-tepki meselesiyle izah edildiğinde bu etki-tepkinin niteliğini yaşadığınız şartlar belirler.

Politik çevreler, gülmenin bir duruş olduğunu ve karşıt fikirlere “güçlüyüz ve buradayız” mesajını verdiğini ifade ederler. Burada gülme eylemi bir gücü, iradeyi yansıtmaktadır.

İşin özü, tatlı gülüş ile acı gülüş nasıl bir hayat sürdürdüğünüz ve içinde bulunduğumuz ülke koşulları büyük oranda etkiler(refleksif olmayan, olumlu şartların etki ettiği huzurlu haller) Huzurlu olmayı yansıtan “gülme halleri” her ne kadar bireysel olsa dahi toplumsal yaşantının önemli etkilerini de görebiliriz. Ekonomik şartların herkes için iyi olduğu, herkesin için adaletin tecelli ettiği, özgürlüklerin evrensel hukukla teminat altında olduğu toplumlarda yüzlerin gülmemesi mümkün değildir.

Umarım, şartların dayattığı acı gülmelerin yerini huzurlu gülmelerin aldığı günler yaşarız. Bununda kendiliğinden olmayacağı ortada…

Öyle bir gül ki gülüşün hayat aksın,

Bin söze bedel olsun,

Ve sahte gülüşlere tokat olsun

Öyle gül ki gülüşün hak getirsin,

Namerde duruş olsun

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.