Zarê 1926
Zarê, 1926 yılında çekilmiş Kürt Ezidileri konu alan sessiz drama filmidir. Kürtlerin sosyolojisini beyaz perdeye taşımış ilk film olarak kabul edilir. Film ilk kez 9 Kasım 1926 da gösterimi girmiş, yönetmenliğini Hemo Beknazaryan yapmıştır.
Zarê filmi, Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti tarafından yapılmış olup her ne kadar orijinal şekli sessiz olsa dahi Ermenice seslendirilen versiyonuna arşivlerde ulaşmak mümkün.
Filmin detaylarını ele almadan önce genel temasına baktığımız zaman ana hatlarıyla Kürt toplumunun, aşiret reisi olan Temur Beyin dini lider olan şeyh ile Yerel bürokratlarında desteğiyle nasıl ezildiği ve her yönüyle nasıl sömürüye maruz kaldıkları tematik olarak işlenir.
Filmin ana karakterleri olan Zarê, aşiret ağası Temur ile Çoban Seydo ekseninde olaylar gerçekleşmektedir. Filmin ana karakterlerinden olan Zarê ile Çoban Seydo üzerinden ağalık, başlık parası,kumalık ile rüşvete dayalı ilişkiler ele alınmıştır.Ayrıca ana konuya paralel olarak arka planda da zengin fakir ayırımı ile Ermeni bürokrasisinde yaygın olan rüşvet ve dönemin toplumsal sorunlarına da işaret edilmektedir.Özellikle bunu oluşturulmak istenen Kürt birliklerine asker seçilirken daha çok yoksul kesimin alınmasında görüyoruz.
Filmdeki diğer önemli bir detayda tarihsel bir gerçeklik olan dini liderlerin toplum üzerindeki etkilerinin otorite tarafından nasıl bir baskı aracı olarak kullanılmalarıdır.
Hayvancılıkla geçimlerini sağlayan ve yarı göçebe bir şekilde yaşamlarını sürdüren köyün genç ve güzel kadını olan Zarê ile çobanlık yapan Seydo birbirlerine sevdalanırlar. Aşiret ağası Temur ise Zarê yi kuma olarak istemektedir.Temur ağa köyün şeyhi ile yerel bürokratların desteğini alarak Zarê yi zor kullanarak kaçırıp düğün yapar. Temur, Zarê ye zor kullanır fakat Zarê buna karşı gelerek direnir. Temur amacına ulaşamayınca Zarê ye iftirada bulunarak bakire olmadığını ve namustan yoksun olduğunu dile getirir.Bu iftiraya dayananan ağa, Zarê yi eşeğe ters bindirerek köyde dolaştırır.Sevdiğine yapılanları haber alan Seydo, askeri birlikten yaralı olarak kaçtıktan sonra saklandığı yerden onu destekleyen arkadaşlarıyla beraber bu durum karşısında harekete geçer ve ağayı vurup öldürerek Zarê yi onun elinden kurtarır.
Tatlı sonla biten film bölümler halinde çekilerek birleştirilmiştir. Bu yönüyle baktığımızda o dönemin ilk dizi filminin birleştirilmesiyle oluşturulduğunu söyleyebiliriz. 1920' li yılların teknik imkânlarını dikkate aldığımızda filmin çekimlerinin iyi yapılmış olduğunu söylemek yerinde olur.
Filmde Kürt toplumunda feodal yapı içinde din figürünün nasıl bir baskı aracı haline getirilerek insanların istismar edildiği vurgusu iyi bir şekilde ortaya serilmektedir. Öte yandan İktidarı elinde tutanların çıkarları için her yolu çekinmeden kullanabildiklerini hem rüşvet döngüsü hem köyün şeyhi ile bazı geleneksel unsurların kullanma biçimlerinde görüyoruz.Filmin çekiminden bu yana yarım asra yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen ne yazık ki günümüzde de halen gücü elinde tutanların dini ve bazı geleneksel unsurları kullanarak halkı baskılamaya devam ettiklerini görmekteyiz.Başka bir deyişle onca yıl geçmesine rağmen iktidarlar halen Kürtlerin yaşadığı coğrafyalarda inanç ve feodal unsurları çeşitli şekillerde, Kürtleri istedikleri gibi yönetmek için birer silah gibi kullanmaya devam etmektedirler.
Zarê filmini değerlendirirken önemli olan şey teknik olarak nasıl çekildiğinden ziyade, içerik bakımından ve taşıdığı anlam yönüyle neyi ifade ettiğidir.
Zarê filmi yüzyıl önce çekilmiş olsa dahi ele aldığı konular yönüyle güncelliğini korumaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.