Esas konuya girmeden önce, laikliğin tanımı ve tarihi üzerinden çok detaya girmeden, bilgi vermek isterim.

Laiklik ,etimolojik olarak Latince ( laic) kelimesinden türetilmiş olup, din adamlarına/ ruhban sınıfına ait olmayan, halka ait olan manalarını içermektedir. Esas itibariyle laiklik ile ilgili tartışmalar, 1789 Fransız devrimine dayandırılsa da, İsa’nın "Tanrının hakkı tanrıya Sezar’ın hakkı Sezar’a" sözünden de anlaşılacağı üzere tartışmanın Roma dönemine kadar gittiğini söyleyebiliriz.

Avrupa'daki Devlet, Burjuva ve Ruhban sınıfının çıkar çatışmasını, Magna Carta (1215) ya kadar götürebiliriz. Osmanlı İmparatorluğu’nda buna benzer çıkar çatışması göremiyoruz. Çünkü Osmanlı’da hem ruhban sınıfı yok hem de burjuva sınıfı yok. Sistem meşruiyetini "İslam’dan ve Halifelikten" almaktadır.

Kemalistler Osmanlı'dan aldıkları Şeria ve Evkaf Vezaretini hiç dokunmadan Cumhuriyet’e "entegre" ettiler. Çünkü "Kurtuluş Savaşını" verebilmek için İslam ve halifeliğe ihtiyaçları vardı.

Şeria Vezareti’nin adını değiştirerek, Başbakanlığa bağlı bir kurum olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Amaç, “İslam dinini ve Müslümanları" kontrol altında tutmak. Bunda da başarılı olduğunu görmekteyiz.

Anayasaya laiklik maddesini koyarken, laikliğe aykırı bir kurum, oluşturuldu. İttihatçılardan alınan bir projeydi. Müslümanlara ve Kürtlere gömlek olarak giydirildi. Halen sancılarını çekiyoruz. Yani laikliğimiz gerçek laiklike uymuyor. Müslümanlığımız Kuran-a uymuyor.

Bana göre DEVLETİN ne DİNİ nede MİLLİYETİ olmalı. Devletin ADALETİ olmalı.

Peki CHP’nin ve Kemalistlerin dediğini yapıp hepimiz laik olduğumuzda, Türkiye’nin KÜRD meselesini çözebilecek miyiz? HAYIR. 1960’lı ve 70’li yıllarda, Türk solu Kürtlere şunu diyordu: “Sosyalizmi kuralım sizin haklarınızı o zaman konuşuruz”. Sonuç ne sosyalizm geldi ne de demokrasi. Şahıslar üzerinden çok konuşmak adetim değil ama, Kılıçdaroğlu seçimden önce " Ben Kürdüm" diyemedi. Kürtlerin sosyolojisi, CHP ve Kemalistlerin sosyolojisine uymuyor. 2015’ten bugüne kadar HDP, Türkiye’deki Kürd sosyolojisini ve Türk milliyetçi muhafazakar sosyolojisini okuyamıyor. Bu durum maalesef başta Kürtler olmak üzere, herkese zarar veriyor. Sonuç olarak bu paradigma değişmek zorunda. (Hakim Aytek)