Yerel Seçimler Sonrasında Anayasa Tartışmaları ve Kürtler
Genel seçimler üzerinden bir yıl, yerel seçimlerin üzerinden de yaklaşık kırk günlük bir zaman geçti.
Ama seçimlerin yankıları hala sürüyor. Çünkü genel seçimlerde başarı elde eden iktidar partisi ve ortakları yerel seçimlerde al aşağı oldu.
Cumhur ittifakı bir önceki yerel seçimde kaybettiği belediyeleri kazanayım derken daha önce elinde olan kimi büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere elindeki çoğu belediyeleri de kaybetti.
Ve seçimlerde ikinci parti konumuna düştü. AKP 22 yıl sonra yerel seçimlerde yaşadığı bu yenilginin sersemliği ile bir an evvel toparlanmak, yurt içi ve yurt dışında eski gücüne kavuşmak için temaslarda bulunuyor, iktidarını korumak için gereken her yolu deniyor. Buna dair bütün hesaplarını Kürt siyasi hareketi üzerinde yapıyor. Bu nedenden dolayı 8 yıl aradan sonra CHP genel başkanı ile görüştü. Akabinde on gün içinde Cumhur ittifakı ortağı Bahçeli ile iki kez görüştü. Bu görüşmeler yeni anayasa tartışmaları adı altında yapılsa da temel meselenin bu olmadığı anlaşılıyor. Öncelikle kendi iktidar ortağı ile seçimde aldığı yenilginin nedenlerini sorguluyor aslında. Bir diğer konu bütün baskılara, taşımalı seçmene rağmen DEM Parti'nin kayyumlardan aldığı belediyelerin yanı sıra daha önce almadığı yerleri almasıyla birlikte elde ettiği başarı ve kazandığı yeni belediyelerdir. Yani sözün özü kiminle görüşürse görüşsün gündeminde Kürtler var. Kürtlerde bir söz vardır.
33 kilamê hirçênin tevek li ser nîvê hirmênin
''Ayının bilip söylediği 33 türkünün tümü armudun yarısıyla ilgilidir "Onun için AKP ve Cumhur ittifakı kiminle görüşürse görüşsün gündeminde Kürtler vardır.
Yenilginin bedelini hem içerde hem dışarıda Kürtlere ödetmek isteyecektir. Güneye kapsamlı bir harekat için Irak merkezi hükümeti ve Kürdistan bölgesel yönetimi ile görüştü ve görüşmeye devam ediyor. İçerde ise DEM parti dışında neredeyse bütün partilerle görüşüyor. Ama DEM parti ile görüşmüyor, çünkü kendisine kaybettirenin Kürtler ve DEM parti seçmenleri olduğunu biliyor. Bu ülkede iktidarları alaşağı edecek tek örgütlü yapının Kürt seçmeni ve DEM Parti olduğunun da farkında. CHP'ye gelirsek birçok yerde Kürt seçmenin desteğini alarak hem elindeki mevcut belediyeleri korudu hem de bir çok ilde yeni belediyeler kazandı. CHP'nin bu desteği iyi değerlendirmesi gerekiyor. Özellikle iktidar partisinin kuyruğuna takılmamalıdır. Kürt meselesine doğru yaklaşmayanların tarihin tozlu raflarında yerini aldıklarını görmelidir. Yeni dönem siyasetini ona göre belirlemelidir. Demokratik Türkiye'nin ancak Kürtlerle birlikte hareket edilirse hayat bulacağını aksi durumda demokrasinin bir ayağının hep eksik kalacağını anlamalıdır. Özellikle yeni anayasa tartışmaları başta Kürtler olmak üzere herkesi dikkate alarak yapılırsa demokratik olur. Yoksa yamalı bohça olur. DEM partiye gelirsek. Genel seçimlerde beklentinin çok altında kalan DEM Parti yerel seçimlere yeni bir yöntem ile hazırlanınca istenilen düzeyde olmasa da azımsanamayacak kadar belediyeler de kazandı. Ancak bunu başarı olarak görmek doğru değil.
Nedeni ise DEM parti klasik bir siyasi parti olmamasıdır. DEM Parti'nin bir mücadele gerçekliği var. Kaç belediye aldığı, kaç milletvekili çıkardığı önemli olsa da mücadele bunlarla sınırlı değil. Öyle anlaşılıyor ki erken seçim olmasa Türkiye'nin gündeminde seçim falan yok. Fakat sorunlar olduğu gibi yerinde duruyor. DEM Parti'nin biran evvel bu yerel seçimde başarılı olduk söylemlerini bir kenara bırakarak Türkiye gündemine ilişkin ciddi planlamalar yapması gerekiyor. Hatta açlık grevleri DEM Parti gündeminin ilk sıralarında olmalıdır. Şimdilik dönüşümlü süren açlık grevleri ve görüşe çıkmama, telefon etmeme gibi eylemler yarın ölüm orucuna dönüşmeden çözüme kavuşturulmalıdır. Siyasi tutukluların bunu yapma nedeni ise kamuoyuna yaptıkları açıklamalarında belirttikleri gibi 38 aydır Öcalan ile görüşme yapılmaması.
Her ne kadar Bursa Cumhuriyet savcısı İmralı'daki durumu disiplin cezası olarak anlamdırsa da, İmralı'daki tecrit ve açlık grevleri DEM Parti'nin ivedilikle gündemine oturmalıdır. Çünkü Öcalan'ın DEM Parti'nin kitlesi ve seçmenin üzerindeki etkisi herkesçe bilinen bir gerçekliktir. Hatta (HDP )DEM Parti'nin fikriyatının oluşmasında önemli katkı sunmuştur. Geçmişte bu tür açlık grevlerinde zamanında yapılması gerekenler yapılmadığı için bir çok kez cezaevlerinde tabutlar çıkmıştır. Onun için DEM Parti seçim başarılı mı başarısız mı gündeminden sıyrılıp Türkiye'nin gerçek gündemindeki yerini almalıdır, yoksa cezaevlerinde çıkacak bir tabutun vebali ağır olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.